Restorasyon Forum

Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Restorasyon Forum - Reklam Alanı

Gönderen Konu: Konya Sarayları Çeşmeleri ve Kütüphaneleri  (Okunma sayısı 8124 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

iBRaHiM
  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 30
Konya Sarayları


Sultan Kılıçaslan Sarayı (Alâeddin Keykubat Köşkü) (Karatay)

Konya Sultan II. Kılıçaslan (1156-1192) tarafından, İç Kale sur kulelerinden biri genişletilerek 10 m. Yüksekliğinde bir köşk yapılmıştır. Bu köşkün yalnızca doğu duvarı günümüze gelebilmiştir. Sonraki yıllarda, Evliya Çelebi’den öğrenildiğine göre depremden yıkılan bu köşkü Alâeddin Keykubat bu köşkü genişletmiş ve onarmıştır. Bu nedenle de Alâeddin Keykubat ismi ile tanınmıştır. Alâeddin Köşkü Konya Selçuklu Sarayı’nın bir parçası olarak düşünülmektedir.

Alaeddin Köşkü Konya’nın ortasındaki Alaeddin Tepesi denilen höyüğü çeviren Selçuklu surlarının bir burcu üzerine oturtulmuştur. Bu köşk Alaeddin Sarayı’nın bir cihannüması şeklinde idi.

Bu köşk Alâeddin Köşkü ismi ile tanınmakta ise de Kâtip Çelebi Seyahatnamesi’nde Konya’da Kılıçaslan’ın yaptırdığı bir köşkten söz etmiştir. J.H.Löytved 1907’de Konya kitabelerini yayınlamış, burada pencere etrafındaki çini kitabelerde de Kılıçaslan’ın isminin geçtiğini belirtmiştir. Ardından Max van Berchem köşkün II. Kılıçaslan tarafından yapıldığını ileri sürmüştür. F.Sarre, Abdülkadir Erdoğan, Mehmet Önder ve Prof.Dr. Oktay Aslanapa da sarayın II. Kılıçaslan’a ait olduğu görüşünü benimsemişlerdir. Evliya Çelebi de II. Kılıçaslan’ın 1173-1174’te Konya Kalesi ve bu arada kemerli büyük bir köşk ile divanhane yaptırdığını ileri sürmüştür.

Köşk kesme taş ve tuğladan yapılmış olup, etrafı balkonlarla çevrilmiştir. Bu balkonlar dışarıya taşan büyük tuğla konsollar üzerine oturmuş kare bir mekândan meydana gelmiştir. Kesme taş kaplamalı bu kulenin altındaki iki niş içerisine mermerden oturmuş durumda birer aslan figürü yerleştirilmiştir. Balkonla çevrili üst kattaki sivri kemerli balkon kapısı üzerine bir kitabe yerleştirilmiştir. Lacivert üzerine beyaz kabartma harflerle yazılı olan bu kitabede, Kılıçaslan adını F.Sarre 1896 yılında okumuş ve yayınlamıştır.

Köşkün içerisi ve dışarısı son derece zengin çini ve ştükolarla bezenmiştir. Bu çinilerin ve ştükoların günümüze gelebilen bazı parçaları Konya Müzeleri’nde bulunmaktadır. Buradaki doğancı süvari figürü ile büyük kare çiniler minai tekniğinde yapılmıştır. Ayrıca bu çiniler geometrik çerçeveler içerisine alınmıştır. Yerel gri hamurdan yapılmış olan bu çiniler Büyük Selçukluların Rey ve Keşan’da yaptırmış oldukları keramiklerle aynı tekniktedir. Anadolu’da bu tür çini yapım tekniği XIII. yüzyılda ortaya çıkmış ve XIII. yüzyıl boyunca da devam etmiştir. Sekizgen yıldız ve baklavalardan oluşan bu tür çiniler yapıların tüm duvarlarını kaplamıştır. Bu çiniler üzerinde insan tasvirleri görülmektedir. Ayrıca minai tekniğinde bağdaş kurmuş halde karşılıklı oturan, çalgı çalan insanlar, simurg (kanatlı aslan) figürleri bulunuyordu. Bu çinilerden bir bölümü Almanya, Fransa, Amerika ve İsveç’teki müze ve koleksiyonlara kaçırılmıştır. Çini yüzeylerinin etrafını şerit halinde dolaşan alçı kabartmalarda çeşitli süs motifleri, zencerekler, kaçan av hayvanları, onları kovalayan av köpekleri, at üzerinde ejderle çarpışan insanlar, çeşitli hayvanlar ve kuşlar bulunuyordu.

Bu köşk Selçuklulardan sonra Karamanoğulları tarafından da kullanılmış, XVII. yüzyıla kadar da Osmanlı Beylerbeylerinin ikametgâhı olmuştur. Ardından terk edilen köşkün taşlarının alınmaması için 1672 yılında bir ferman çıkarılmıştır. Ch.Texier XIX.yüzyılın başlarında köşkün harap halde olduğunu belirtmiştir. 1905-1908 yıllarında yapılan bütün karşı koymalara rağmen Konya Valisi Cevat Bey’in emri ile yıkılmıştır.


Kubadabad Sarayı (Beyşehir)

Konya Beyşehir Kubadabat Sarayı, İbni Bibi’ye göre; Sultan Sultan Alâeddin Keykubat Kayseri’den Antalya’ya giderken Beyşehir Gölü çevresinin güzelliğinden etkilenmiş ve buraya bir saray yapılmasını emretmiştir. Sultanın av emiri ve aynı zamanda da mimarbaşılık görevini sürdüren Vezir Sadedin Köpek denetiminde ve sultanın çizdiği kroki doğrultusunda bu saray 1236 yılında yapılmıştır. Alâeddin Keykubat bu sarayı yaptırırken çevresine de bir şehir kurulmasını emretmiştir.

Alâeddin Keykubat’ın burada yaptırdığı saray 1949 yılında Konya Müzesi Müdürü Zeki Oral tarafından bulunmuş, ön kazıları yapıldıktan sonra yayınlanmıştır. Konya Müzesi Müdür Mehmet Önder 1956 yılında kazı çalışmalarını sürdürmüştür. K.Otto-Dorn 1965 yılında burada kazılara başlamış, 5.200 m2’lik alana yayılan ve sarayları da kapsayan Selçuklu şehrinin planını ortaya çıkarmıştır. Prof.Dr.Rüçhan Arık 1980 yılından itibaren kazıları yönetmekte ve yapıların ana birimlerini ortaya çıkarmaktadır.

Saray değişik amaçlı birimlerden meydana gelmiş bir yapı topluluğudur. Burada büyük ve küçük saray gibi yapıların dışında 16’ya yakın yapı kalıntısı, birbirlerinden çitlerle ayrılmış av hayvanları için bir park bulunuyordu. Ayrıca büyük sarayın altında göl kıyısında iki de küçük tersane yapılmıştı. Bütün bu yapı kompleksi bir surla çevrilmiştir. Bu yapıların en büyük özelliği de eyvanların yapılarda ön planda tutulmasıdır.

Büyük saray 50.00x35.00 m. Ölçüsünde olup, önünde Beyşehir Gölü’ne doğru uzanan geniş bir terası bulunuyordu. Sarayın güney ve doğusu odalarla çevrilmiş, oldukça düzgün taş döşeli büyük bir avlusu vardı. Buradan büyük salon ve tuğla döşemeli yüksek taht eyvanı ile harem ve misafirlere özgü odaların bulunduğu asıl saray bölümüne geçiliyordu. Sarayın planı simetrik bir düzen göstermemektedir. Burada yapılan kazılarda sarayın son derece zengin çini süslemelerle kaplı olduğunu gösteren buluntularla karşılaşılmıştır. Çinilerin bazıları duvarlar üzerinde, yerinde kalmıştır. Bu çiniler sekizgen yıldız ve haç biçiminde levhalar halinde 2 m. Yüksekliğe kadar tüm duvarları kaplamıştır. Ayrıca aralarına yer yer dört köşe levhalar da yerleştirilmiştir.
 Buradaki çinilerde ayakta veya oturur vaziyette insan figürleri, büyük olasılıkla Sultan Alâeddin Keykubat’ın portresi, sirenler, çeşitli kuşlar, çift başlı kartal, hayvan ve sembolik figürler bulunuyordu. Bunların yanı sıra ilk defa Kubadabat’ta görülen sır altına yapılmış çok renkli dekorlu çiniler perdah tekniğinde yapılmıştır. Yıldız levhalar halindeki çinilerde ise sır altı tekniğinde firuze, yeşil, mor ve mavi renkler ağırlık kazanmıştır. Ayrıca saray kazılarında figürlü alçı kabartmalara da rastlanmıştır. Kazılarda ele geçen çiniler ve ştükolar Konya Çini Eserleri Müzesi’nde sergilenmektedir.

Büyük sarayın yanındaki ikinci saray simetrik planlı olup, çok küçük ölçüdedir. Duvarları ve tonozları kısmen ayakta kalan bu saray yeterince incelenememiştir. Bununla beraber sarayın küçük bir planı çıkarılmış ve bu plana göre dikdörtgen planlı dış avlunun iki yanına odalar sıralanmıştır. Dış avludan içeriye girilen bölümde küçük taşlık bir avlunun çevresinde iç içe geçmiş odalar bulunmaktadır.

Kubadabat Sarayı’nın tamamlandığı yıl Alaeddin Keykubat ölmüş ve bu sarayda oğlu II.Gıyaseddin Keyhüsrev oturmuştur.


Konya Çeşmeleri


Konya’da Selçuklu, Karamanoğlu ve Osmanlı döneminde yapılmış çeşmeler bulunmaktadır. Osmanlı döneminde şehrin su gereksiniminin artması üzerine yeni su kaynakları bulunmuştur. Yavuz Sultan Selim zamanında şehre Dutlu Suyu getirilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde de su kaynakları daha da arttırılmıştır. XIX.yüzyılda Vali Ferit Paşa Kızılviran Dağları’ndan Çayırbağ Suyunu demir borularla şehre getirmiştir.

Konya ile ilgili kaynaklarda 1344 yılında şehirde 404 çeşme, 3 havuz ve beş şadırvan olduğu yazılıdır. Ancak bunların çoğu mimari değeri olmayan bezemesiz çeşmelerdir. Bazıları kitabeli olan bu çeşmeler köfeki taşından yapılmıştır. Onarımlar sırasında ve yol yapımı nedeniyle birçoğu ortadan kalkmış, kimileri de özgünlüğünü yitirmiştir. Bu çeşmeler arasında en önemlileri; şehrin en eski çeşmesi olan Yavuz Sultan Selim Çeşmesi (1519), Uluırmak’ta Gevraki Çeşmesi (1537), Kapu Çeşmesi (XIII.yüzyıl), Nakiboğlu Çeşmesi (1444), Topraklık’taki Ak Çeşme (1555), Fakih Dede Mahallesi’ndeki Ali Paşa Çeşmesi (1555), Piri Mehmet Paşa Cami yanındaki Mehmet Ağa Çeşmesi (1589), Fakih Dede Çeşmesi (1555) ve Şemiş Çeşmesi’dir (1519).

Konya çeşmeleri değişik tiplerde yapılmıştır. Daha çok köşe başlarında, meydanlarda meydan çeşmeleri olarak ve iki cepheli çeşmeler olarak yapılmışlardır. Düz cepheli olan çeşmeler de ayrı bir grup meydana getirmiştir. Bu çeşmelerin çoğunun üzerinde ahşap sundurmalar vardır. Konya’da kitabeli çeşme sayısı yüzün üzerindedir.

Konya’da çeşmelerin yanı sıra şadırvanlar da bulunmaktadır. Bunların başında; Mevlana Dergâhı Şadırvanı (1512), Şerafeddin Cami Şadırvanı, Aziziye Camisi Şadırvanı gelmektedir.



Konya Kütüphaneleri


Konya Türkiye’de ilk kitaplıkların, kütüphanelerin kurulduğu bir ildir. Kitaplık çalışmaları Selçuklular döneminde başlamış, Karamanoğulları ve Osmanlılar döneminde de daha gelişerek devam etmiştir. Bu dönemlerde medrese ve dergâhlarda kitaplıklar kurulmuştur. Cumhuriyet döneminde ise bu konuda 1930-1950 yıllarında halkevleri yoğun bir etkinlik göstermiştir. Ayrıca okullarda da bu konuda çalışmalar yapılmıştır. Kız Öğretmen Okulu, Karma Ortaokul ve Lise kitaplıkları bunların başında gelmektedir.

Halk Kitaplıkları

Selçuklular döneminde başlayan ve XX.yüzyılın başlarına kadar gelen çalışmalarda şehirde birçok kitaplık açılmıştır. Bunların en önemlileri İplikçi Medresesi’nde Selçuklu Veziri Altunapa’nın ve Sadreddin Konevi Medresesi’nde Sadreddin Konevi’nin, Atabekiye Medresesi’nde Kutlu Melek Hatun’un kurduğu kitaplıklardır. Karamanoğulları döneminde ise Darülhüffazlarda, medreselerde, dergâhlarda kitaplıklar oluşturulmuştur. Bunların başında da Yusuf Ağa Kitaplığı ile Mevlana Müzesi’ndeki Dergâh Kitaplığı gelmektedir.


Yusuf Ağa Kitaplığı (Karatay)

Konya’da Selimiye Camisi’nin batı köşesinde bulunan Yusuf Ağa Kütüphanesi’nin yapımına Mihrişah Sultan’ın kethüdası Yusuf Ağa 1794 yılında başlamış, Mehmet Sadık da 1795 yılında tamamlamıştır.

Kütüphane kesme taştan, kare planlı olup, üzeri sekiz köşeli bir kasnağa oturan kubbe ile örtülmüştür. Kütüphanenin üç yanında iki dizi halinde iki renkli taştan yapılmış 22 penceresi bulunmaktadır. İç mekânı bir okuma salonu ile bir memur odasından meydana gelmiştir.

Kütüphanede Sadreddin Konevi, Zaferiye Medresesi Kütüphanesi, Türkocağı Kütüphanesi, Hadımi Kütüphanesi, Müftü Abdullah Efendi Kütüphanesi, Mümtaz Bahri Koru’nun kitaplıkları bulunmaktadır. Bu kütüphane 1927 yılında kapatılmış ve içerisindeki kitaplar Mevlana Dergâhı Kütüphanesi’ne gönderilmiştir. 1946 yılında Konya İl Halk Kütüphanesi’nin bir bölümü olarak yeniden hizmete girmiştir.


Mevlana Dergâhı Kütüphanesi (Karatay)

Konya Mevlâna Dergâhı içerisinde bulunan bu kitaplıkta Mevlana ve Mevlevilik ile ilgili kitaplar bulunmaktadır.
 Kütüphane külliyenin avlusunun sağında bulunmaktadır. XIX.yüzyılda yenilenmiş olan kütüphanenin cephe görünümü dikdörtgen plan düzenindedir.İ ki sıra halindeki kesme taş kaide üzerine cepheye mermer yuvarlak sütunlar yerleştirilmiş, bunların araları da ahşap doğramalarla kapatılmıştır. Burada sıralanan pencerelerin üzerine de küçük kareler halinde ikinci bir dizi olarak camlar yerleştirilmiştir. Kütüphanenin üzeri meyilli ahşap bir çatı ile örtülmüştür.
 Muallim Ferit Uğur, Uluırmaklı Mehmet Dışsöken, Abdülbaki Gölpınarlı’nın kitaplarının bir bölümü de burada toplanmıştır.


İl Halk Kitaplığı (Karatay)

İl Halk Kitaplığı Muammer Bey’in öncülüğü ile 1910 yılında Rehberi Hürriyet İlkokulu’nda kurulmuştur. Uzun süre Özel İdare’ye bağlı olan bu kütüphane 1947’de Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlanmış ve Konya Umumi Kütüphanesi ismini almıştır. Kütüphanede çeşitli kitapların yanı sıra gazete ve dergi bölümleri de bulunmaktadır.


Muallimhane (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesinde, Hükümet Meydanı’nda bulunan Muallimhane’yi Pir Mehmet oğlu Hacı Recep 1529 yılında yaptırmıştır. Bu yapıda Kuran okutulmakta ve dinsel eğitim verilmekte idi.

Muallimhane, moloz taştan dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür. Yanında kesme taştan silindirik gövdeli tek şerefeli bir minare bulunmaktadır. Aynı zamanda mescit olarak kullanılan bu yapının bitişiğinde Pir Mehmet oğlu Hacı Recep’in türbesi bulunmaktadır.

Kaynak : kenthaber.com

 

* Bizi Takip Edin

Son Mesajlar

Ynt: KKTC Lefkoşa Selimiye Camii (Aya Sofya Katedrali) Gönderen: karacanenes
[25 Mart 2024, 12:09:22]


Teknik Personel Gönderen: TAŞYAPI
[24 Mart 2024, 16:13:27]


ÖN MUHASABE VE MİMAR PERSONEL ALIMI Gönderen: osman.blnk
[24 Mart 2024, 10:19:47]


Restorasyon alanında iş arıyorum Gönderen: Sudenur uysal
[22 Mart 2024, 19:19:58]


RESTORASYON ALANINDA DENEYİMLİ İNŞAAT TEKNİKERİ Gönderen: cabiyotlu
[22 Mart 2024, 11:02:48]


Ynt: NAKKAŞ/KALEMİŞİ/RESTARASYON EKİBİ Gönderen: nAKkaŞBey38
[22 Mart 2024, 01:59:53]

SimplePortal 2.3.7 © 2008-2024, SimplePortal