Restorasyon Forum

Türkiye Ve Dünya’dan Doğal, Kültürel Miras Alanları => Türkiye'den örnekler => Konuyu başlatan: Restorasyon - 29 Aralık 2009, 19:25:43

Başlık: Türk Evleri - Türk evlerinin genel görünüşü - Türk evi plan tipleri - Tasarım ve Yapım yöntemleri
Gönderen: Restorasyon - 29 Aralık 2009, 19:25:43
Türk Evleri - Türk evlerinin genel görünüşü - Türk evi plan tipleri - Tasarım ve Yapım yöntemleri
EVLERİN BÖLGELERE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ

Tarihi kaynaklara göre, Türk evinin belirli bir tasarım ve süsleme programına 16.yüzyılda kavuştuğu söylenilebilir. Evlerin avluları, zemin katlarındaki servis hacimleri, oda ve sofaları hakkında yeterli ayrıntı verilmektedir. Bu yüzyıldan sonra her dönemde plan ve süsleme bakımından belirli üsluplar, konut mimarisine de yansımıştır. 19.yüzyıla gelindiğinde bütün Osmanlı kentlerinde evlerin belirli özellikler taşımaya başladığı görülmektedir. Kullanılan mekanlar, süsleme programlarının ortaklığına rağmen, iklim ve yapı malzemesine bağlı bölgesel özellikler, farklı plan tipleri ortaya çıkarmıştır.  Bu bölgesel özelliklerin sınırları kimi yerde iç içe geçmiştir, kesin sınır yoktur.

Marmara Bölgesi Gelenekli Türk Evi

(http://img340.imageshack.us/img340/9062/99764353.jpg)

Bu bölgedeki evler, Türk evinin klasik yönde gelişmesine neden olmuş ve diğer bölgelere önderlik etmiştir. Bu evler klasik Türk evinin özelliklerini taşımaktadır.

Marmara evi dolayısıyla Türk evi; İstanbul, Edirne, Bursa, İzmit, Tekirdağ'da meydana getirilmiştir. Bu evlerin 17. ve 18.yüzyıldan kalma ender bulunan tipleri dış sofalı idi. 17.yüzyıldan kalma tuğla dolgulu ve sıvasız örneklerin taşralı ve rustik özellikleri vardır. 19.yüzyıldan itibaren  ise tahta kaplamalı evler yaygınlaşmıştır.

Plan tiplerinin ise 18.yüzyıldan itibaren iç ve orta sofalı olduğu bilinmektedir. Türk evinin en tipik ve en güzel örnekleri İstanbul'da idi. Ama bugün bunların çoğu maalesef ayakta değildir. Her türlü teknik ve modanın gelişiminin burada olmasından dolayı İstanbul bölgenin merkezi idi.


Karadeniz Bölgesi veya Kuzey Anadolu Gelenekli Türk Evi

(http://img300.imageshack.us/img300/7630/53757653.jpg)

Bu ev tipi, Akçakoca, Göynük, Nallıhan, Ankara, Çankırı, Çorum, Tokat ve Kelkit vadisini takiben Kopdağ ve Akdağ'ın kuzeyinde Batum ve Poti arasında ve tüm Karadeniz sahillerini kapsayan bölgede görülmektedir. Bu bölgenin güneyindeki yerlerde İç Anadolu ev tipinde evler de bulunmaktadır.

Karadeniz evi ormanlık ve nispeten bol yağışlı bir bölgenin ürünüdür. Bu bölgede evlerin planları, 18.yüzyılın sonlarına kadar açık sofalı (dış sofalı) şeklinde olmuş, daha sonraki dönemlerde ise iç ve orta sofalı yönünde gelişmiştir. 17.yüzyıla kadar inen örnekleri tespit edilebilmiştir.

Karadeniz evinin en önemli özelliği plandan çok yapı tekniğindedir. Kerestenin ve dolayısıyla geniş çapta direk ve kiriş malzemenin bulunması, binaların oldukça masif bir çatkı sisteminde inşa edilmelerine imkan vermiştir. Dış sofalar, çıkma köşk ve sekilikleri, dış merdivenleri ve oldukça geniş saçaklarıyla zengin bir ahşap görünüme sahiptir. Çıkmalar bazen düz desteklere oturtulmuştur. Saçaklar çok geniş ve bazen iki kattır. Yani mertekler çıkıntı aşıklar üzerine oturtulmuştur. Çatı örtüsü şehirlerde kiremit, kırsal bölgelerde tahta kaplamadır. Binalar çoğunlukla masif ve yüksek bir zemin katı üzerine yapılmıştır. Üst katın duvarları dolma, daha eski evlerde sıvasız tuğladandır. Bu evlerin bir özelliği de duvar yüzeyleri çoğu zaman tahta kaplanmasıdır.

Üslubun değişimine bağlı olarak bu evlerde de klasik üslubun baroklaşması, kendini göstermiştir. 19.yüzyıl başlarında ise baroktan ampir üslubuna geçiş bu evlere de yansımıştır.

Ankara evleri bundan farklı olarak çoğunlukla iç sofalı ve daha klasik bir üslupta yapılmıştır. Karadeniz evlerinin rustitesi ve taşralığı yoktur. Ankara evlerinin tahta satıhlar üzerine yapılan nakışları ünlüdür.

Ege Bölgesi veya Batı Anadolu Gelenekli Türk Evi

(http://img148.imageshack.us/img148/8935/71758503.jpg)

Ege evleri, kuzeyde Çanakkale, Balıkesir, doğuda Uşak, Sandıklı, Eğridir'den geçen, güneyde Antalya'ya varan bir hat, içerisinde görülmektedir.

Ege evlerinin planları daha çok dış sofalı, yapı tarzları da kagir zemin üzerine ahşap çatkı ve kiremit örtülüdür. 17. Ve 18.yüzyıl ortalarına tarihlenen çok az örnek günümüze gelebilmiştir. Daha çok 18.yüzyıl sonları ve sonralarına ait barok ve ampir üslupta örnekler bulunmaktadır.

Bu evler tuğla ve dolma duvar olarak inşa edilmiş ve sıvanmıştır. Bu sıva yüzeyler kalem ve nakış işleriyle süslenmiştir. Sofaların revakları da çoğunlukla kemer şeklinde bağlanmaktadır. Ahşap direklerin üzerleri geniş göğüslemelerle üst atkıya kenetlenip, göğüslemeler kemer şeklinde kesilmiş bağdadi yüzeylerle örtülmektedir.


Saçaklar oldukça geniş ve ahşap kaplı oldukları gibi, bağdadi üzerine sıvanmış da olabilmektedirler. Cumaların altları eli böğründelerle desteklenmiş oldukları zaman, bunlar çoğunlukla küçük ve kıvrık olmaktadırlar.

Genellikle görülen bir şekil, bu desteklerin aralarının bağdadi ile kapanarak sıvanmasıdır. Bu durumda görülen sıvalı yüzey bir-iki yönde kıvrımlı ve çoğunlukla zengin nakışlıdır. Bu motif, cumbalar ve onların altlarında da sık sık uygulanmıştır. Bütün bu beyaz ve ince kalem işleriyle süslenmiş sıva ve alçı yüzeyleri, kaide ve yan duvarların koyu taş örgüleriyle zarif bir tezat oluşturmuştur. Taşlar yerine göre koyu yeşil ve kırmızı olabilmektedirler. Derzler, aralarına küçük taş çelikler sıkıştırılarak canlandırılmaktadır. Bazen üzerleri tarakla çizilmiş olmaktadır. Hatıllar, duvar için bağlayıcı görevini yapmaktadır.

Akdeniz Bölgesi veya Güney Anadolu Gelenekli Türk Evi

(http://img148.imageshack.us/img148/3808/12167816.jpg)

Akdeniz Bölgesi evleri, Antalya’dan başlamak üzere Adana ve çevresini de içine alan bölgede görülmektedir. Torosların güney yamacından sahile kadar olan bölgedeki evler ile daha yüksekte ve yaylada bulunan evler arasında farklılıklar vardır.

Sahil şeridindeki evler hafif bir ahşap çatkı şeklinde yapılırken, dağdaki evler masif yığma taştır. Her iki tipte de planlar dış sofalıdır. Sahil evleri teras şeklinde taş kaideler üstüne oturtulmuştur. Evlerin yapısı hafif bir ahşap iskelet üzerine bağdadi ve sıva şeklindedir. Örtü ahşap kalaslar arasında tutulmuş az çıkmalı kerpiçten yapılmıştır. Bu evlerin en karakteristik özelliği bu kerpiç silmenin altındaki büyük saçaktır. Saçak bir çatı sathının devamı değildir. Sadece cephelere ve daha çok pencereleri bol olan cephelere eklenmiştir. Bu saçak aslında gölge vermek içindir.

Bu evlerin başodaları büyük çıkıntı teşkil ederek adeta boşluk üzerine oturtulmuş, üç tarafı pencereli ve ferahtır. Pencereler iki kattır. Üst pencereler nispeten küçüktür. İkisinin arasında içte ve dışta raf şeklinde bir ahşap silme yapılmıştır. İçerde duvar, dolap ve tavanlardaki ahşap kaplamalar işlemeli ve boyasızdır. Bu türdeki evlerin daha yenilerde (100-150 senelik evlerde) kerpiç yerine kiremit örtülü çatı kullanılmıştır. Aradaki saçak da kaybolmuştur. Yeni evlerin sıva yüzeyleri çoktur. Revaklar kırık, bağdadi kemerlerle örtülüdür ve onların üzerleri de nakışlarla bezenmiştir. Bu evlerde sofa, oda dizilerinin arasına alınmış ve iç sofa oluşmuştur.

Daha yükseklikte yayla evlerinin planları dış sofalıdır. Bu sofalar direklidir ve kafes şeklinde tahta ve çaprazlarla çevrilmişlerdir. Örtüleri ahşap ve bu örtünün önünde sahildeki evlerdeki gibi ahşap saçaklar vardır. En büyük özellikleri duvar örgüleridir. Duvarlar kırma taştan ve sıvasızdır. Harçsız olan örgü güçlü bir hatıl sistemi ile tutulmuştur. Hatıllar en fazla her metrede bir aksi yöndeki bağlama ağaçlarıyla bir ızgara teşkil etmektedir. Evin direk, tırabzan ve kafes gibi diğer  ahşap kısımları ile hatıllar güzel bir uyum içindedir.

İç Anadolu Evi

(http://img340.imageshack.us/img340/2726/41732019.jpg)

İç Anadolu evleri Anadolu'nun ortasında olan ve kuzeyde Köroğlu Dağları, batıda Ege Bölgesi, güneyde Toros Dağları ve doğuda Kayseri, Niğde ile Akdağları tarafından sınırlanan bölgede bulunmaktadır.

Bölge karasal iklimdedir ve yağışı az, ağaçları seyrektir. Bölgenin yapı malzemesi sınırlıdır. Duvarlar yığma kerpiç tuğla, damlar kavak atkılar üzerinde kerpiç topraktır.

Yapı malzemesinin dayanıksızlığı yüzünden bu evleri ömürleri kısa sürmüştür, iki yüzyıldan eski örnekler azdır.

Güney Doğu Anadolu Evi

(http://img340.imageshack.us/img340/7065/16118920.jpg)

Güneydoğu Anadolu Evi kuzeyde Güneydoğu Torosları, batıda Amanos Dağları ve Akdeniz ile sınırlanan ve içine Mardin, Diyerbakır, Urfa, Antakya'yı içine alan bölgede bulunmaktadır. Bu bölgede konut mimarlığına taş malzeme hakimdir.

Yazın çok sıcak olduğundan kaldırım döşeli daracık sokaklar etrafında, yüksek avlu duvarları içerisinde kalın taş duvarlı ve düz toprak damlı evler inşa edilmiştir. Genellikle sofasız planda inşa edilen bu evlerin odaları hayat etrafında dizilmiştir ve odalar arasında eyvanlar yer almıştır. Bu evlerde çok iyi taş işçiliği görülmektedir.

19.yüzyıldan itibaren bu bölgenin evleri de İstanbul'dan etkilenmiş ve sofalı evler yapılmıştır. Süslemeleri de o dönemin özelliğini yansıtmıştır.

Doğu Anadolu Evi

(http://img136.imageshack.us/img136/9018/52153048.jpg)

Erzurum, Erzincan, Kars, Muş, Van gibi şehirlerde bu tür evler görülmektedir. Bu bölgenin ana yapı malzemesi taştır. Doğu Anadolu Bölgesinin soğuk iklimi nedeniyle avlu kaplı olup, zemin kattaki diğer bölümlerin ortak geçiş mekanı durumundadır. Sofanın görevini de avluya bağlı bulunan tandırevi karşılamaktadır. Tandırevi oldukça büyük tutulmuş, içerisinde ocak bulunan, bütün aile fertlerince kullanılan bir nevi mutfaktır.

Doğu Anadolu'nun evlerinin plan tipi sofasız, iç avlulu, tandırevlidir. Bu evlerin üst örtüsü ise topraktır. Tandırevinin üst örtüsü kırlangıç örtüdür.


Bugün Türk evi kavramı Anadolu'nun coğrafi sınırlarının dışına taşmıştır.  Irak, Suriye, Mısır'da, Balkanlarda eski Osmanlı topraklarında Türk evleri bulunmaktadır. Bu birbirinden çok uzaktaki evler bulunduğu yerin malzemesi ve iklimi ile uyum sağlamıştır. Değişik iklim, malzeme ve bölge farklarına rağmen Türk evinin kendisine has mimari bir karakteri vardır.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Kaynağını Orta Asya'dan gelen mimari miras, Anadolu'nun çevresel ve kültürel ortamı ile Türk kültürünün oluşturduğu Türk evi belirli bir tasarım ve süsleme programına 16.yüzyılda kavuşmuştur. Bu durumu ne yazık ki günümüze örnekleri gelmediği için, tarihsel kaynaklara dayanarak söylenebilir. Bu yüzyıldan sonra her dönemde plan ve süsleme açısından belirli üsluplar konut mimarisine yansımıştır. 19.yüzyılda ise Osmanlı  kentlerinin evleri belirli bir üslup özellikleri taşımaktadır. Artık Klasik Türk evinin kendine has karakteri oluşmuştur.

Cumhuriyet döneminde ise ekonomik nedenler ve yasal zorlamalarla ahşap terk edilmiş, yerini kagir malzemeye bırakmıştır. Bu kagir yapılar ise Türkiye'ye 1930'larda girmiş olan çağdaş mimari akımlarının etkisi altında biçimlenmiştir. II.Dünya savaşından sonra bu gelişme çok değişik boyutlarda apartmanlar şeklinde devam etmiştir.



(http://img205.imageshack.us/img205/9773/52879883.jpg)

Türk evi tarih boyunca Türklerin içinde oturdukları ev tipleri olarak tanımlanabilir. Ama Türklerin tarih sahnesine ilk çıktıkları zamandan bu yana mekânları da çok değişmiş;

Orta Asya'dan Balkanlar'a Kuzey Afrika'dan Arabistan'a, oradan Karadeniz'in kuzeyine kadar uzanmışlar, ayrıca pek çok da devlet kurmuşlardır. Biz Türk evi olarak Osmanlı İmparatorluğu'nun bize miras bıraktığı, zamanımıza gelen örnekleri 17. yüzyıla kadar uzanabilen evlere bakarak şu niteliklere sahip olanlara Türk Evi diyoruz.


Özgün oda düzeni: Türk evinin en önemli öğesi odadır. İzleyebildiğimiz dönemler boyunca nitelikleri pek az değişmiştir.

Plan şeması: Plan şemaları içinde dış ve açık sofalı tipler, köşklü ve eyvanlı uygulamalarla dikkati çeker. Odaların birbirine bitişik olmasından çok, sofanın uzantılarıyla birbirinden ayrılarak özerklik kazanması plan şemalarının en özgün niteliğidir. Daha sonraki dönemlerde orta sofalı tip görülmeye başlar.

Çok katlılık: En az iki katlı olup üst kat yaşama katı olarak belirginleşir ve amaçlanan planı verir. Zemin kat sanki bir sur duvarı imişcesine sağır, yüksek ve kâgirdir. Üst kat çıkmalarla sokağa uzanır.

Çatı biçimi: Çatı dört yana eğimli olup girinti çıkıntılardan kaçınılmıştır. Saçaklar geniş ve yataydır.

Yapım: En belirgin yapım sistemi ahşap çatkı arası dolgu veya bağdadi olan örneklerdir.

Bütün bu özellikler halk evinde olduğu kadar yönetici evlerinde de aynıdır. Zenginlik, oda sayısına ve süslemeye etki eder. Bu ev tipi, Türk kültürünün gittiği her yere vurduğu bir damga gibidir. Diğer kültürlerin oluşturduğu evlerden hemen ayrılır, kendi ağırlığını ortaya koyar.

Türk evi konusuyla ilgilenen çok az kimse olmuştur. Bu alanda en geniş, en erken ve yetkin çalışmalar Türk evinin önemini daha genç yaşında farkederek belge toplayan ve araştıran Sedat Hakkı Eldem tarafından yapılmıştır. Eldem çalışmalarının bir kısmını ölümünden ancak çok kısa bir süre önce yayımlayabilmiştir.

Böylece biz Türk evinin son önemli örneklerini onun eserlerinden tanıyabiliyoruz. Arkeolog Mahmut Akok da çeşitli yöre evleri hakkında rölöve ve makaleleriyle konuya katkıda bulunmuştur. 1950'li yıllarda İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde önemli kentlerin konut mimarisi hakkında yeterlilik çalışmaları yapılmıştır. Bu konu yirmi yıl kadar unutulduktan sonra, özellikle küçük kentler hakkında, daha bilimsel yöntemlerle hazırlanmış, doktora tezler ve öğrenci çalışmaları görülmeye başlar.

Geleneksel konut dokusunun giderek yok olmaya başlaması ve yeni yapılarla yozlaşması bu yeni ilginin başlıca nedenidir. Yine de Türk evi konusu hâlâ şaşırtıcıdır. Türk evi bölgesi içinde dolaşırken hayran olabileceğiniz bilinmeyen evler bulabilirsiniz. Bunların çoğunun rölövesi yapılmamış, resmi bile çekilmemiştir.

TÜRK EVİNİN GENEL GÖRÜNÜŞÜ

(http://img407.imageshack.us/img407/4948/52183525.jpg)

Türk evi sınırları içinde gördüğümüz ev tipinde zemin kat taş veya kerpiç bir duvarla sokağa kapalıdır, üst kat ağır taşıyıcı duvarlar veya ahşap direkler üzerine oturur. Üst katlar ahşap çatkılıdır.

Orta kat, varsa, alçak tavanlı yarım veya tam kattır. Üst kat devirler içinde giderek çok pencereli ve çıkmalarla hareketli bir görünüm kazanmıştır. Pencereler önceleri camsızdır, camın yaygınlaşmasıyla iki yana kanat açılan çerçeveler yapılmıştır.

Batı etkilerinden sonra ise düşey sürme pencereler görülmeye başlar. Pencerelerin standart ölçülerde olması ortak bir ritm yaratarak tek eve olduğu kadar, sokağa ve kente de bütünlük sağlamıştır.

Tavan geometrik bölünmüş ve bazen boyayla bezenmiştir. Çatı daima dört yana eğimlidir. Bu özellik Türk evinin en önemli ayırıcı niteliğidir.

ODALAR

(http://img80.imageshack.us/img80/2955/86178730.jpg)

Türk evinde en önemli birim odadır. Her oda evli bir çifti barındıracak niteliklere sahiptir. Her odada oturulabilir, yatılabilir, yıkanılabilir, yemek yenilebilir ve hatta yemek pişirilebilir.

Bütün odalar aynı özelliklere sahiptir. Ölçüler değişebilir ama nitelikler değişmez. Bu özellikler geleneksel yaşama biçimiyle ilgili olup yaşama biçimi çok uzun yıllar değişmediği için oda tasarımı da aynı kalmıştır.

Odanın yukarıda saydığımız değişik eylemlere cevap verebilmesi için değiştirilebilir bir düzen geliştirilmiştir. Bu düzenek göçebelikten kalma alışkanlıklar üzerine kuruludur. Orada bir yaşama birimi olan çadır, burada odadır.

Çadırda da aynı mekân içinde değişik işlevler yüklenmiş ama sınırları konulmamış bölgeler vardı. Odada ise bu bölgeler bölmeler, yarı bölmeler ve kademelerle ayrılmıştır..


Çadırda ortada olan ocak, evde odanın bir duvarına dayanmış böylece dumanı kolaylıkla dışarı atılmıştır. Mangal ise tıpkı bir ocak gibi ortadadır. Oda iç cephesinin biçimlenmesi insan eylemlerinin gerektirdiği boyutlara göre sağlanmıştır. Odanın değişik işlevleri zaten çok olan taşınabilir eşya ile, eylem süresince sağlanır. Eylem bitince eşya ortadan kaldırılır.


Yataklar yüklük denilen dolaplar içinde durur, uyunacağı zaman yere serilir, sabah tekrar dolaba konur. Yemek yenileceği zaman dolaptan çıkarılan sofra bezi, altlık, bakır sini veya tahta tabla ile yemek düzeni kurulur. Yemekten sonra her şey tekrar yerine kaldırılır.

Bu amaçla odanın orta alanı boş bırakılmıştır. Oturmak için kullanılan sedirler duvar diplerindedir. Yemek ve yatma düzeni sarayda çadırda da aynıdır. Odanın çok amaçlı kullanımı ve ortada eşya bulunmaması Japon evinin de bir özelliğidir. Pek çok kültür ve kullanım öğesini Çin'den almış olan Japonya'nın Çin eşyasını almaması düşündürücüdür. Bu konuda Japon toplumunun iki kökeninden biri olan Orta Asya'yı hatırlamamak imkânsızdır.

TÜRK EVİ PLAN TİPLERİ

Türk evinde plan, odaların bir sofa çevresine dizilmesiyle oluşur. Oda, biçimi, büyüklüğü, nitelikleri pek az değişken bir yaşama birimidir. Odalar arası alan diyebileceğimiz sofa ise, her özelliğiyle değişkendir. Bu yüzden ev tipini sofa belirler.

Türk evi plan tipleri ilk kez yine S.H. Eldem tarafından sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmada en önemli olanlar, plan gelişim sırasına göre: Dış sofalı, iç sofalı ve orta sofalı tiplerdir.

Dış Sofalı Plan Tipi: Türk evinde eski ve çok güzel örnekleri olan bir tiptir, çeşitlemeleri çoktur, simetri az görülür. Sofa bir ya da üç cephesi duvarsız olarak dış dünyaya açıktır. Bu durumuyla Türk'ün doğa içindeki yaşamının ya da başka bir deyişle çadırlı göçebe yaşamının yerleşik düzene çok iyi bir yansımasıdır. Sofa iyi havalarda ve özellikle yazın yoğun bir yaşama ve üretim alanıdır. Bu şemada her oda çadır, dışa açık sofa ise biraz denetim altına alınmış doğayı simgeler. Çoğunlukla sofanın iki dar ucu yan duvarların uzantısı ile kapanmıştır. Eyvanlar iki oda arasında kalan korunmuş mekânlardır. Çok sonraları ise sofa direkliği camekânla kapatılmıştır. En zengin örnekler köşklü, eyvanlı tiplerde karşımıza çıkar. Köşe sofalı tip yakın zamana kadar sofası dışa kapalı olarak yapılagelmiştir. Bu tip 19. yüzyıla kadar devam etmiştir.

İç ve Orta Sofalı Tipler: 18. yüzyıldan itibaren belirginleşmiş, ancak 19. yüzyılda yaygınlaşmıştır. Kentlerin kalabalıklaşması, arsanın küçülmesi ve değer kazanması daha içe dönük ve sıkışık planlamaları gerektirmiştir. Daha rahat yaşama biçiminin arzulanması, tozdan, soğuktan kaçılması, sofa alanını da her zaman kullanma ihtiyacı, bu tipin tercih edilmesinin sosyal nedenleri arasındadır. Bu derli toplu plan, daha çok sayıda odaya yer veriyor, yanyana gelen odalar sayesinde duvarlar azalıyor ve ekonomi sağlanıyordu. Bir başka görüşe göre ise orta sofalı plan tipi, Orta Asya'dan beri kullanılan bir tip olup Anadolu Türk mimarisinde daha çok medrese, cami, köşk gibi yapı türlerinde uygulanmışken 18. yüzyıldan itibaren önce büyük kentlerde yönetici evlerinde sonra da çevresinde tekrar uygulama alanı bulmuş bir ev tipidir. İç   sofalı tipte bir yönde, orta sofalı tipte ise genellikle birbirine dik iki yönde simetri görülür (Çiz. 6, 7).

TASARIM YÖNTEMLERİ

(http://img148.imageshack.us/img148/1965/13677860.jpg)

Türk evi tasarımını şekillendiren çeşitli etkenler Tarihsel Etkenler ve Biçimsel Gelişim bölümlerinde incelendi. Bütün bu etkenler Türk evi karakterinin oluşmasına yol açmıştır. Bu ev tipi ortaya çıktıktan sonra aralarında büyük iklim farklılıkları olsa bile sınırlarını daha önce belirlediğimiz yörelerde aynen uygulanmıştır.

Bir Antalya evi ile bir Kütahya evinde aynı açık sofanın görülmesi güçlü bir tasarım geleneğini gösterir. Bu tasarımda aynı evde hem kışlık hem yazlık yaşam için çözümler bulunması, aynı ev tipinin çeşitli iklim bölgelerinde uygulanmasına imkân vermiştir. Yine de Türk evi, belirli bir şablonun aynen uygulandığı bir yapı değildir.

Yörenin yaşama ve üretim biçimi, mevcut yapı malzemesi ve ona göre oluşmuş yapı teknolojisi, topografyanın ve arsanın özellikleri, ailenin yapısı ve zenginliği, ev tasarımını etkiler. İkinci etken yörenin kültür merkezine olan uzaklığıdır. En etkin kültür merkezi, başkent olan İstanbul'dur. Daha sonra Edirne ve diğer önemli kentler gelir. Merkez modasının taşraya yansıması, o yöredeki ev sahipleri ile merkezler arasındaki yönetim ve iş ilişkilerinin yoğunluğuna bağlıdır.

Böylece daima başkent modası taklit edilmeye çalışılmıştır. Bu taklit her yerde eş zamanda olmamış, özellikle son zamanlarda çoğu kez taşra, eski bir modaya ayak uydurmaya çalışırken, başkent mimarlığı başka bir üsluba yönelmiştir.

YAPIM YÖNTEMLERİ

Türk evinde ana yapım malzemesi ahşap, yapım yöntemi olarak da ahşap çatkı seçilmiştir. Bu yöntem bir geleneğin devamı olduğu kadar, Anadolu ve Rumeli'nin ormanlık bitki örtüsüne uygun olduğu gibi, bölgenin deprem alanı olması dolayısıyla da yararlıdır. Yığma ahşap yönteme göre daha az ahşap malzeme istediğinden ahşabı az yöreler için de uygundur. Dolgu malzemesi yörede kolay bulunan bir malzeme olabilir.

Ayrıca bu yöntem çadır gibi çabuk kurulmaya elverişli olduğundan devamlı hareket ve yayılım halinde olan bir toplumun ihtiyaçlarına kolay ve hızlı cevap vermekteydi. Yine aynı nedenle ahşap yapı detayları basit olup, karmaşık geçme detayları yerine kolay geçmeler ve çivili birleşimler tercih edilmiştir. Alman, İngiliz, Japon toplumlarındaki kalın kesitli ahşap elemanlar ve özenle tasarlanmış detaylar Türk evinde görülmez. Aynı basit yapım yöntemini tarihte devamlı hareket halinde batıya yayılmış olan Amerikan toplumunun yapı detaylarında izlemek rastlantı değildir. Bu yapım tekniği aynı zamanda, yangınlar sonucu bir anda yok olan mahallelerin, kısa sürede yapılmasını da kolaylaştırıyordu.

Ahşap yapım tekniğinde, ayrıca toplumun hayata bakış açısının da rolü vardır. İnsan hayatı geçicidir. O zaman evinin de geçici olması normaldir, mala tamah etmek yersizdir. Toplum yapıları ve dini yapıların ise kalıcı olması gerekir, onun için kâgir yapılıyordu. Böylece eskidikçe yenilenen evler zamanın sanatına uyum sağladığı kadar ailenin yeni ihtiyaçlarını da karşılıyordu.

Ahşap çatkı inşaat, dış ortama daha çok açılmaya imkân veriyor böylece açık sofalar yapılmasına, daha çok pencere açılmasına, çıkmalar ve geniş saçaklara da olanak sağlıyordu. Böyle bir ev, iklim denetimi sağlıyor, rutubetli ortamda iyi nefes alıyor, nemin yoğuşmasına izin vermiyor, oda içleri fazla nemli olmuyordu.

Ahşap çatkı çok beğenilen bir sistem olmalıdır ki yüzyıllar boyu devam etmiş, gelişmiş ve sanat akımlarına kolaylıkla cevap verebilmiştir. Barok döneminde eğri çizgiler ahşaptan oyularak kolaylıkla elde edilmiş, eğri yüzeyler ise bağdadî yöntemle en doğru şekilde uygulanmıştır. Neo- Klasik dönemde yarım gömme sütunlar, üçgen alınlıklar, daire ve düz kemerler, iri silmeler ahşap evlere de kolaylıkla uygulanır. Abdülhamid döneminin süslü, dekupajlı yapıları ahşap için tam bir rönesans olmuş evler adeta bir dantel gibi işlenmiştir. Art-Nouveau Türkiye'de ahşaba büyük bir başarıyla uyarlanmıştır. Erenköy üslubunun hemen arkasından gelen bu yeni kıvrımlar hem çok sevilmiş hem de ustaca ve yeniden yaratılırcasına ortaya konulmuştur.

Çatı katı balkonları, korkuluklar, yaşmaklar çok güzel örnekleri sergiler. 19. yy'ın sonlarında bütün bu son dönem akımları ve Neo-Klasik Osmanlı üslubu birbirine katılmış olarak ahşap evlerde çok iyi uygulanmıştır. Birbirine eklenen tahta, çıta ve profillerle bütün ve detay arasında oranlamalar, ritmik bölünmeler, gölge ve ışık etkileri yaratılıyor, bunlara bazen renkli nakışlar, resimler ve silmeler de katılıyordu.


• Türk Evlerinden Örnekler

(http://img300.imageshack.us/img300/3056/50859614.jpg)

Bu bölümde Kültür Bakanlığı katkılarıyla Reha GÜNAY tarafından hazırlanan "Türk Ev Geleneği ve Safranbolu Evleri" adlı eserden faydalanılmıştır.

İç Süsleme

(http://img340.imageshack.us/img340/2159/20123455.jpg)

Türk evinin iç süslemesine daha çok önem verilmiştir. Daha çok oda ve sofalar tezyin edilmiştir. Taş iç süslemede, ocaklarda, dolaplarda uygulanmıştır. Stilize bitkisel motifler, figürler, yazılar, geometrik silmeler taş malzeme üzerine gerçekleştirilmiştir. Madeni süslemede ise, büyük başlı çivilerle dolap kapakları, tavanlar, çiçekler üzerinde süslemeler yapılmıştır.

Ahşap süslemeye evlerin iç kısmında çok yer verilmiştir. Sofalar ve odalarda değişik tekniklerle yapılan süslemeler gerçekleştirilmiştir.

Bu teknikler oyma, geçme, kakma ve çakma teknikleridir ve oda ile sofa tavanlarında, çiçekliklerde, dolap ve yüklüklerde, ocaklarda kullanılmıştır. Ahşap süslemede geometrik, stilize ve natüralist bitkisel kompozisyonlar ile sekizgen rozet, çarkıfelekler, yıldızlar, stilize ağaçlar, çiçeklerden oluşan kompozisyonlar yer almaktadır.

(http://img407.imageshack.us/img407/6333/44461423.jpg)

İç süslemede ayrıca, nakış ve resim de görülmektedir. Bu kalemişi süslemeler; geometrik ve bitkisel motifler, edirnekari motifler, natürmortlar ve manzara resimleri ile insan ve hayvan figürleri şeklinde oluşturulmuştur.

Alçı süslemeye, ocak davlumbazlarında, çiçekliklerde, dolaplarda, revzenlerde ve tavanlarda yer verilmiştir. Çini süslemelerine ocak yaşmaklarında ve duvarlarda pano olarak rastlanmaktadır.

Bunlardan ayrı hat sanatının levhaları, halılar, silahlar da bu süsleme programına dahil edilebilir.
Başlık: Ynt: Türk Evleri - Türk evlerinin genel görünüşü - Türk evi plan tipleri - Tasarım ve Yapım yöntemle
Gönderen: aslan38 - 29 Aralık 2009, 20:53:23
teşekür ederim Restorasyon bu paylaştığın bilgilerin ve çalışmaların yeni gelen arkadaşlara büyük bir fayda sağlayacak özellikle dumlupınar üniversitesi geleneksel yapı sistemleri dersi içinse bulunmaz bir nimet henüz arşivlerinde bilgisi olmayan arkadaşlara burdan bu sayfayı şiddetle öneriyorum  hemen arşivlerine koysunlar gerçekten güzel bir paylaşım tekrar teşekürler.
Başlık: Ynt: Türk Evleri - Türk evlerinin genel görünüşü - Türk evi plan tipleri - Tasarım ve Yapım yöntemle
Gönderen: ömer yüksekay - 18 Ocak 2010, 21:15:32
Oldukca doyurucu ve faydalı bilgiler... Bilhassa mesleki kavramlara henüz aşina olmaya çalışan biz çömezler için hakikaten önemli bir metin. Paylaşım için teşekkürler...
Başlık: Ynt: Türk Evleri - Türk evlerinin genel görünüşü - Türk evi plan tipleri - Tasarım ve Yapım yöntemle
Gönderen: everest-7 - 05 Aralık 2010, 21:36:56
benim bildiğim,türk evi odalarının çok amaçlı bi kullanımlarının olma nedeni,geniş aile hayatının yaşanması ve mahremiyete gösterilen hassasiyet.orta asya geleneğinin daha arka planda olduğunu  düşünüyorum.saygılar.
Başlık: Ynt: Türk Evleri - Türk evlerinin genel görünüşü - Türk evi plan tipleri - Tasarım ve Yapım yöntemle
Gönderen: fatmanur - 06 Ocak 2011, 15:21:20
Çok daha iyi olabilirdi lütfen daha iyi yapınız.
SimplePortal 2.3.7 © 2008-2024, SimplePortal