Restorasyon Forum

Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Restorasyon Forum - Reklam Alanı

Gönderen Konu: RÖLÖVE  (Okunma sayısı 21108 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

sentimental
  • mimar zydrsn
  • Restorasyon Forum
  • ****
  • İleti: 328
  • Cinsiyet: Bay
RÖLÖVE
« : 18 Eylül 2009, 11:15:05 »
RÖLÖVE
Rölöve: Bir yapının, kent dokusunun veya arkeolojik kalıntının yakından incelenmesi, belgelenmesi, mimarlık tarihi açısından değerlendirilmesi ve restorasyon projeleri hazırlanabilmesi için binanın iç ve dış mimarisine, özgün dekorasyonuna ve taşıyıcı sistemi ile yapı malzemelerine ait mevcut durumunun ölçekli çizimlerle anlatımıdır.
Rölöveler yapıyı ve konstrüksüyonu tam olarak anlatacak şekilde plan, kesit ve görünüşleri kapsamalıdır. Yapıya ait iç ve dış fotoğraflar, çekildikleri yer ve yönleri plan üzerine işaretlenir. Rölövelerde malzeme türleri ve mimari bileşenlerin korunma durumları açıklamalarla belirtilir. Bezemelerle ilgili fotoğraf ve ayrıntılı çizimler dosyada yer alır.
Tarih kitaplarından, arşiv belgelerinden, özel monografilerden ve gözlemlerden yararlanılarak derlenen bilgiler ışığında tarihi yapının dokusunun daha iyi kavranıp anlaşılması mümkün olur. Binanın daha önce yapılmış rölöveleri, eski fotoğrafları, yöreyle ilgili hava fotoğrafları, haritalar, kent planları, gravürler, yapıyla ilgili vakfiye ve vakfa ait gelir gider kayıt defterleri, onarım keşifleri veya onarım harcamalarının kaydedildiği defterler, gezginlerin notlarında yer alan gözlemler de sağladıkları bilgilerle bazı karmaşık noktaların çözümlene-bilme-sine olanak sağlarlar. Bozulma süreçlerinin ve malzemelerin incelenmesi sonrasında derlenen bilgilerle yapılacak restorasyonu yönlendirecek temel veriler derlenmiş olur.
Bu bilgiler ışığında onarım olasılıkları tartışılır ve çabalar binalar mümkün olduğu kadar yıkılmadan ve en az müdahaleyle koruma ilkesine uygun öneri geliştirme üzerinde yoğunlaşır.
Rölövenin yapılış amacı onun çizim tekniğini, çalışma ölçeğini etkiler. Bir sokak üzerinde yer alan binaların genel görünümünü, plan ve kütle özelliklerini anlatacak bir rölövenin 1/200 ölçekli olması yeterlidir. 1/100 ölçekteki bir rölöve çalışması yeniden kullanım projeleri için uygun olabilir. Restorasyona yönelik rölöveler ise 1/50 ölçekli olur ve 1/20 ve daha büyük ölçekli plan, kesit ve görünüşlerle desteklenir.
Çizim Teknikleri:
Yapının her katı için bir plan çizilir. Ara katlar olduğunda ek çizimlerle bu mekanların da anlatımı sağlanır. Plan yatay düzlemi döşemenin 90-100 cm üstünden geçecek şekilde alınır. Eğer karmaşık bir yapılar gurubunun planı birlikte çizilecekse, yaklaşık aynı seviyede olan mekanları ifade edecek şekilde yatay düzlem aşağı yukarı hareket ettirilerek geçirilir, görünüş ve kesitler üzerine plan düzlemleri işaretlenir. Planlar belli kat düzenlerine göre (bodrum, zemin vb. gibi) veya kotları verilerek adlandırılır. Eğrisel örtü izdüşümleri kesik çizgilerle gösterilir. Beşik veya sivri tonoz izdüşümlerinin profilleri, dayandıkları duvarla 90 derece oluşturacak şekilde yatırılarak çizilir.
Tavan izdüşümleri, kesik çizgilerle veya noktalarla gösterilir. Eğer planla karışması istenmiyorsa, tavan izdüşümleri ayrı çizilir. Planın geçtiği düzlem üstünde yer alan öğeler de kesik çizgilerle veya noktalarla belirtilir. Kesik çizgiler yok olan, görülemeyen öğelerin anlatımı için de kullanılır; bir sütun dizisinin yok olan kaidelerine ait izlerin yerlerinin belirtilmesi veya kalınlığı ölçülemeyen fakat mevcut diğer duvarlara dayanılarak sınırı tahmin edilen bir duvarın doğrultusunu göstermek için kullanılabilir. Girilemeyen, ölçülemeyen mekanlara -girilemedi, ölçülemedi- açıklaması konur. Tahmine dayalı çizimler kesin olmadığını belir-ten bir not veya (?) konularak açıklanır.
Bütün görünüşler, cephelere paralel düzlem üzerinden dik bakılarak projeksiyonla çizilmelidir. Duvarları kırık çizgiler üzerine oturan yapılarda, genel görünüşün yanı sıra, her yüzeyin açılımı çizilir.
Kesitler yapının bütün özelliklerini anlatacak biçimde, değişik özelliklere sahip mekanlardan, iki yöne bakacak şekilde geçirilir. Kesitlerin geçtikleri yönler ve bakış doğrultuları plan üzerine harf veya numara ile işlenir.
Bezemeler ve özel ayrıntılar gerçeğe daha yakın ölçülerde, 1/10-1/5-1/2 veya 1/1 öl-çekli olarak çizilir. Yazıt, kabartma gibi özel ayrıntıların mulajları alınır.
Plan, kesit ve cepheler üzerinde alınan tüm ölçüler, kotlar düzenli bir biçimde gösterilir. Ölçülerin kolay anlaşılabilir biçimde ve iç mekanlar köşegen ölçülerle tanımlanarak verilmeleri önemlidir.
Yapının yapım tekniğini, özel mekan düzenini, strüktürel tasarımını daha iyi açıklayabilmek amacıyla gerektiğinde izometrik perspektiflerden yararlanılır.
Her paftanın sağ alt yanına yapının ve paftanın adının yazılması, bir anahtar şema yardımıyla çizimin yapının hangi seviye-sine, cephesine vb. ait olduğunun gösterilmesi, ölçeğinin, hazırlanış tarihinin, kimler tarafından yapıldığının ve çizildiğinin belirtilmesi gerekir.
Fotoğrafla Belgeleme:
Rölöveler yapının veya yapılar gurubunun genel konum ve ayrıntılarını açık bir biçim-de gösteren fotoğraflarla desteklenir. Çizimler bir yapının bezeme ayrıntılarını, renklerini, genel etkisini anlatmakta yeterli olmaz. Bu nedenle ölçek, yer, yön ve tarih belirten işaret ve yazılar konularak çekilen fotoğraflar rölöveyi destekleyen önemli belgelerdir. Hasar görmüş yapıların genel durum ve ayrıntılarının anlatımı için de fotoğraflar yardımcı olur.
Fotoğraflar bütün mekanları ve önemli ayrıntıları kapsayacak sayıda olmalı, çekimlerin yakın plandan, cepheye paralel yapılmasına özen gösterilmelidir. Genelden ayrıntıya giden bir düzende dizilerek bir albüm oluşturulur. Sıra numarası verilen fotoğrafların çekildikleri yerler ilgili çizim paftaları üzerine işlenir. Negatifler, üzerine tarih yazılan ve sıra numarası verilen koruma poşetlerine yerleştirilir ve tekrar başvurulması gerektiğinde kolayca ulaşılacak biçimde saklanır.
Fotogrametri:
Fotogrametri, özel tek veya çift kameralarla yapılan fotoğraf çekimlerinin değerlendirilmesi sonucu ölçekli çizimler elde edilmesine olanak veren gelişmiş bir rölöve tekniğidir. Özellikle iskele kurmadan yüksek binaların rölövesinin yapılmasına olanak veren bu yöntemin restorasyon projesi ön çalışmalarına büyük katkısı olmaktadır.
Analiz Çalışmaları:
Rölöveler tamamlandıktan sonra çizimler üzerinde çalışılarak değişik yapım evrelerinin kronolojik sıralanışı belirlenerek, tarihi doku analiz paftaları hazırlanır. Yapıdaki bozulmalar saptanır; plan, kesit ve görünüşler üzerine işlenen hasarların genel değerlendirmesi sonucu müdahale türleri ve yerleri konusunda karar verilir.
• Rölöveler üzerinde farklı dönemlerin belirtilmesi: Tarihi kaynaklardan elde edilen bilgiler, bina üzerinde bulunan yazıtlar, değişik onarım tarihleri hakkında önemli verilerdir. Ancak bu onarımların plan, kesit ve görünüşler üzerinde ayırt edilerek belirtilmesi için binanın dikkatle incelenmesi, yapım tekniği ve üslup ben-zerliği/farklılığı gösteren bölgelerin saptanması ve analizi gerekir. Bu çalışma sonucunda belirlenen yapım ve onarım evreleri farklı renk ve taramalarla gösterilir. Çizimin sağ alt köşesine yerleştirilen bir lejantla özgün yapı, tarihlenebilen diğer yapım evreleri değişik gösterimlerle belirtilir. Yapım tekniği, üslubu nedeniyle farklı olduğu anlaşılan fakat tarihlenemeyen bölümler, değişik dönem ekleri (?) veya buna eklenen tarih önerisiyle gösterilir.
• Hasar ve bozulmaların rölöveler üzerine işlenmesi: Çatlaklar, oyuklar, yüzey kaybına uğramış taşlar, çiçeklenmeler, ot, ağaç gibi bitkiler, biyolojik bozulmalar, kirlenmeler paftalar üzerine işlenerek müdahale öncesindeki durum grafik olarak anlatılır. Bu paftalar renkli veya siyah-beyaz tekniğiyle hazırlanabilir. Her paftanın bir lejantı olması gerekir. Eğer sonradan yapılan ve korunması gerekli olmayan ekler varsa bunlar rölöve paftalarına işlenir ve Koruma Kurulunun onayı alındıktan sonra kaldırılır. Yapının özgün ayrıntılarını örten eklerin kaldırılmasın-dan sonra ortaya çıkan veriler fotoğrafla belgelenir ve ölçekli çizimleri yapılır. Rölöve paftaları bulgulara göre elden geçirilir ve restorasyon projesi son durum ışığında hazırlanır.

YAPILARDA BOZULMALARA NEDEN OLAN ETKENLER
Yapıların onarımına geçilmeden önce, harap duruma gelmelerine neden olan etkenler gözlem ve teknik incelemelerle araştırılıp saptanır. Restorasyonu yapacak mimar ve restoratör yapıyı dikkatle incelemek zorundadırlar. Onu çeşitli zamanlarda: yazın aşırı güneş altında, yağmur yağarken, karla örtüldüğünde izleyerek, bu koşullardan nasıl etkilendiğini, nasıl davrandığını gözleyip kaydetmeli, çatlama, çiçeklenme, yosunlanma ve benzeri diğer bozulmalarını saptayıp bunlara neden olan etkenleri araştırarak çalışmalarını sürdürmelidir. Mimar ancak binayı iyice tanıdıktan sonra ''tanı''sını koyarak iyileştirme çareleri bulmaya girişebilir. Hasar nedenlerini, bozulma sürecini kavramadan yapılacak müdahaleler yanlış olabilir, ya da tanı doğru konulmadığı için yapılan işlem amaca hizmet etmekten uzak kalabilir. Hasar nedeni ortadan kaldırılmadığında bozulmalar devam eder, harcanan zaman ve emek boşa gider. Ayrıca gecikmeden ötürü hasar büyüyebilir, başka sorunlar ortaya çıkabilir.
Tarihi yapıları restorasyon öncesinde ayrıntılı olarak incelemeye geçmeden önce, hasara neden olan etkenleri gözden geçirmek yararlı olacaktır.
 YAPININ KONUMUNDAN KAYNAKLANAN HASARLAR
Yapının bulunduğu yer (yamaç veya dere yatağı) onun iklime bağlı etkilerden daha yoğun olarak zarar görmesine neden olabilir. Bir yamaç eteğinde, çukurda yer alan bir yapı, önlem alınmadığı takdirde su baskınlarının tehdidine açık durumdadır. Eyüp'te Haliç kıyısına yakın kesimde bulunan türbeler yamaçtan gelen yüzey sularının iyi toplanmaması sonucu, sağanaklar sonrasında uzun süre su içinde kalmakta, ahşap kapıları çürümekte, döşemelerinde, duvarlarının alt kesimlerinde bozulmalar gözlenmektedir.
ZEMİN ÖZELLİKLERİ
Yapının üzerine oturduğu zeminin mukavemetinin düşük olması, ya da homojen olmaması zamanla yapıda bazı hareketlerin oluşmasına, dönme, farklı oturma gibi gözle görülebilen bozulmalara neden olabilir. Temel altındaki zemin homojen olmadığında yapıda çatlamalar görülür. Çatlakların yapıdaki yerlerine, doğrultularına bakılarak hasar nedeninin zeminden kaynaklanıp kaynaklanmadığı hakkında kabaca fikir edinmek mümkündür. Eğer yapı iki ucundan sağlam zemine oturuyor, arada kalan bölgede zemin gevşekse, cephede kapı ve pencere boşluklarının köşelerinden başlayan ve 45 derece açıyla yanlara doğru gelişen çatlaklar gözlenir. Eğer yapının cephesinin yalnız orta kesimi altında sağlam zemin varsa, çatlaklar kama görünümündedir; aşağıda dar, yukarı doğru açılan bir düzen gösterir. Zeminden kaynaklanan hasarların tanınması ve düzeltilmesi zemin mühendislerinin uzmanlık alanına girmektedir; ayrıntılı inceleme için onlara danışılır. Durumun özelliğine göre bir çözüm seçimi söz konusudur: oldukça zor ve pahalı bir işlem olan zemin sağlamlaştırma veya sağlam zemine inen temel yapımı gibi işlemler gerekebilir.
Bir yapının fay hattı üzerinde yer alması, ya da oluşumunda çatlaklar bulunan bir kaya üzerinde yapılmış olması da onun bozulma, yok olma riskini arttıran etkenlerdir.
 STRÜKTÜR TASARIMINDAKİ HATALAR

Binaların taşıyıcı sistemlerinde ilk tasarımdan gelen boyutlandırma hataları varsa; örneğin duvar, ayak, payanda gibi öğeler üzerlerine gelecek yatay ve düşey yükleri karşılayacak kesitlerde yapılmamışlarsa ciddi hasarlar ortaya çıkabilir. Taşıyacağı yüke göre ince/yetersiz kesitli bir duvar zamanla bel verebilir; payandaların yetersiz olması durumunda, kemer, tonoz veya kubbede açılmalar olur, hatta sistem yıkılabilir. Taşıyıcı sistemi hatalı tasarlanmış olan anıtların belki de en görkemlisi İstanbul Ayasofyası'dır. ilk tasarımında şimdiki kubbesinden çok alçak bir yelken tonozla örtülen bina, 31 m. açıklığında bir kubbeyi destekleyecek payanda düzenine sahip olmadığı ve çok hızlı inşa edildiği için kubbenin itkisiyle yan duvarlarda açılmalar olmuş ve kubbe geçirdiği ilk deprem sonrasında çökmüştür (558).
Temellerin zayıf, yetersiz kesitte olmaları da üst bölümlerde, duvarlarda, taşıyıcı ayaklarda çatlamalara, düşeyden ayrılmalara neden olabilir.
 HATALI MALZEME KULLANIMI

Antik dönemden günümüze, önemli yapıtların özenle seçilen malzemelerle yapılması mimarlık geleneğidir. Anadolu'nun birçok ören yerinde rastlanan tapınak, tiyatro gibi anıtlar iri boyutlu, dayanıklı taşlarla yapıldıkları için günümüze kadar gelebilmişlerdir. Mimar Sinan İstanbul’un genel görünümünü etkileyen Şehzade, Süleymaniye, Mihrimah Sultan külliyelerini, Osmanlı döneminde Bakırköy çevresinde çıkarılan küfeki taşının yoğun ve homojen tabakalarından hazırlanan bloklarla inşa etmiştir.
Geleneksel mimarlığımız taş, kerpiç, tuğla, ağaç gibi doğal kökenli malzemelerle oluşturulmuştur. Kullanılan malzemelerin iyi nitelikli olmaması, yapıların bozulmasını hızlandırmaktadır. Taşların içinde kil tabakalarının, başka yabancı maddelerin bulunması hızlı aşınmaya, taşın yabancı maddelerin bulunduğu tabaka ya da damardan kopup ayrılmasına neden olur. Tortul külteler doğada yatay tabakalar halinde yer alırlar. Taşın binada doğadaki tabakalaşmasına uygun olarak yer alması da önemlidir. işlenmeleri sırasında cepheye gelecek kısımlarına dikkat edilmeli, tabakasına başka bir deyişle suyuna göre biçimlendirilmelidir. Eğer blok, taşın suyuna ters olarak hazırlanır ve tabakalaşmasına dikkat edilmeden yerine konursa, bozulma tabakaların cepheden geriye doğru katman katman dökülmesi şeklinde olur. Taşın genel yapısının dayanıksız olması da, kolayca ayrışıp dağılmasına neden olur.
Tuğla yapılarda da tuğlanın iyi pişirilmiş olması yapının dayanımını arttıran önemli bir etkendir. Kötü tuğlalardan yapılan duvarlarda hızlı aşınma, dökülme, çukur oluşumu biçiminde yüzey kayıpları, ayrışma, dağılma şeklinde hasarlar gözlenir. Kargir yapılarda ana malzemeyi birleştiren harcın niteliği de binanın mukavemetini etkileyen önemli bir etkendir. Çamur veya zayıf kireç harçları ile örülen duvarlarda, bozulan harç çözülerek yapının dağılmasına yol açar.
Ahşap strüktürlerde sert ağaç kullanılması yapının ömrünü uzatır. Türkiye'de ise çoğu yumuşak ağaçlarla yapılan ahşap çatkılar daha kısa ömürlü olmakta, harap strüktürlerle birlikte bir yaşam kültürünün izleri de ortadan kalkmaktadır.
 KÖTÜ İŞÇİLİK VE DETAY KULLANIMI

Yapıyı oluşturan bileşenlerin uygun bir bağlayıcı malzeme ve teknikle birleştirilmeleri dayanımları açısından önemlidir. Kesme taş yapılarda blokları birleştirmek için kullanılan kenet ve mil gibi korozyona uğrayabilecek demir bağlantı elemanlarının iyi izole edilmemesi sonucunda, derzlerden içeri giren su demir öğelerin paslanmasına neden olmaktadır. Paslanma sırasında hacmi büyüyen kenet ve miller, yarattıkları iç gerilimle birleştirdikleri duvar bloğunu veya söve, sütun başlığı gibi mimari bileşenleri çatlatmakta, müdahale edilmeyip bozulma ilerlediğinde, mimari öğe parçalanmaktadır.
İlk tasarım hatalarını düzeltmek bazen çok zor olabilir, hasarlar sürekli bakım ile giderilmeye çalışılır. Görünüş açısından bir sakınca olmadığı durumlarda daha uygun bir malzeme kullanımına gidilebilir: örneğin demir mil ve kenetleri paslanmaz çelik ya da titanyum ile yenilemek uygun bir çözümdür.
Yapıyı kurtarmak için başka çözüm bulunamıyorsa, ilk tasarım hatası uygun bir detay çözümü ile giderilmeye çalışılır. Bol yağış alan yörelerde çatıların eğimli yapılması, iyi bir kaplama malzemesi ile örtülmesi binaları korur. Düz çatılar sürekli bakım gerektirir, ayrıca teras çatılarda su geçirimsizliğini sağlamak zor olduğu gibi yoğuşma nedeniyle de bozulmalar görülecektir.
 UZUN SÜRELİ DOĞAL ETKENLER

Yapılar uzun yıllar doğanın değişik etkileri altında yıpranır ve sürekli bakım sağlanmazsa ciddi hasarlar gözlenir. Sıcak yaz günlerinde aşırı sıcak karşısında genleşen malzemeler, soğuk kış günlerinde dona maruz kalır; ısı farkları, donma çözünme döngüleriyle malzemeler yorulur, yıpranır. Suyun kapilarite ile bina içindeki hareketi de yapı malzemelerinde hasara neden olmaktadır. Zeminden yükselen nem strüktürü ıslatarak taşıyıcı sisteme gelen yükü fazlalaştırdığı gibi, ayrıca içinde taşıdığı tuzların duvar yüzeyinde buharlaşması sonucu çiçeklenmelere, duvarın fiziksel ve kimyasal yapısını bozucu etkilere neden olabilmektedir.
Yağmur sularının bozulan bir çatı kaplaması veya deresinden dolayı binadan hızla uzaklaştırılamaması, yosun ve otların gelişmesine uygun ortamı hazırlar. Bozuk olan ayrıntı çevresinde yosunlar yerleşir, ahşap çatı ve döşemelerde mantarlar gelişir. Ciddi hasarların başlangıcı ola- bilecek bu bozulmaların sürekli bakımla giderilmesi gerekir.
Yağmur sularının yüzeyden akarken yaptıkları aşındırıcı etki de, özellikle kolayca aşınan taşlarla yapılmış anıtlarda önemli hasarlara yol açabilir. Suyla ilgili olan don olayı da anıtları tahrip eden önemli etkenlerden biridir. Çatlaklara giren su donduğunda kama etkisi yaparak çatlakların büyümesine, büyük parçaların kopmasına yol açar.
Bakımsızlık, dikkatsizlik, kötü detaylandırma gibi etkenlerle birleşen don, düzeltilmesi güç ve çoğu kez pahalı olan kayıplara neden olmaktadır. Örneğin Osmanlı yapılarında pencere sövelerinin alt kısımlarındaki parmaklık yuvaları kurşunla doldurulmadığında, bu boşluklara giren sular kışın don etkisiyle genleşmekte, sövenin pencere demiri dışında kalan parçasını kopartmaktadır.
Rüzgarın taşıyarak getirdiği ve çatılara, duvar oyuklarına, boşalmış derzlere yerleştirdiği tohumların gelişmesiyle birçok bakımsız binanın cephesinde, üstünde incir, aylandız gibi ağaçların kök salıp geliştiği gözlenmektedir. Rüzgar, özellikle deniz tuzu ve kumlarla birlikte etkidiğinde hızlı ve ciddi yüzey aşınmalarına neden olabilmektedir.
Dalgalar da sürekli etkileriyle kıyı yapılarında, rıhtım ve Limanlarda aşınma ve yıpranmalara neden olurlar. Dalgaların neden olduğu diğer bir hasar, rıhtım altındaki zemini oyarak bitişik yapıların temellerini zayıflatması ve denize doğru kaymalarına neden olmasıdır. Özellikle tanker, vapur ve benzeri deniz taşıtlarının yaptıkları yanal etki sonrasında suların geri çekilmesi sırasında zemindeki çözülme şiddetlenmekte ve hasar artmaktadır.
Yeraltı suları ve nehirleri de benzer biçimde temel altındaki toprağı sürükleyerek temelleri mesnetsiz bıraktıkları için zararlı olurlar. Binalarda ani çatlamalar, düşeyden ayrılmalar görüldüğünde gerekli önlemler alınarak yapıların kurtarılmasına çalışılmaktadır.
Kuşlar, böcekler, fareler gibi hayvanlar da anıtlara zarar veren etkinliklerde bulunur. Martılar avlarını çatılarda yemekte, bu sırada kurşun örtüyü delerek, binanın su almasına neden olmaktadırlar. Güvercinler camilerin camlarını kırarak içeri girmekte, minare boşluklarında yuva yaparak içeride büyük miktarda gübre, çöp toplanmasına yol açmaktadırlar. Ahşap kurtları ise, içten içe ahşabı kemirerek bünyesini zayıflatırlar. Liken ve mikroorganizmalar taşların üzerine yerleşerek onların bozulmasına neden olurlar.
 DOĞAL AFETLER

Ne zaman olacağı önceden bilinmeyen, aniden şiddetli bir felaket olarak ortaya çıkan deprem, toprak kayması, sel, tayfun gibi olaylar tarihi çevrelerin, anıtların hasar görmesine neden olmaktadır. Deprem kuşağı üzerinde bulunan ülkemizde tarih boyunca anıtlar yer sarsıntılarından hasar görmüş, yıkılmış, tekrar yapılmışlardır.
Yanardağ patlaması da can ve mal kaybına yol açan, belli yerleşimlerdeki yaşamı tümüyle yok eden önemli doğal afetlerden biridir.
Seller özellikle akarsu yanındaki tarihi yerleşmelerin uğradığı bir afettir. Edirne, Amasya gibi tarihi kentlerimizde anıtlar yüzyıllar boyunca bahar dönemlerinde taşkınlardan etkilenmişlerdir. Hızlı, güçlü akıntılar, seller köprü ayaklarında hasarlara neden olurlar.
 iNSANLARIN NEDEN OLDUKLARI HASARLAR
insanlar bakımsızlık, terk, kasıtlı tahrip gibi eylemlerle tarihi yapıların yok olmalarına yol açabilirler. Bir tarihi yerleşmenin terk edilmesi ve orada bulunan kentsel dokunun, önemli anıtların bakımsız kalması çoğu kez sosyal, ekonomik sorunlarla ilişkilidir. Anadolu'nun birçok yerinde 1920'Ierde Mübadele sırasında boşalmış eski Rum köylerinin de hazin birer harabe olduğu gözlenmektedir. İstanbul’da Zeyrek ve Süleymaniye semtlerindeki konaklar, asıl sahiplerinin kentin yeni bölgelerine göçmeleriyle terk edilmişler, kira evi olarak slumlaşmışlardır. Sahiplerinin Kültür Bakanlığı'nın aynen koruma kararından hoşnut olmayarak ''yıkılsın, yerine yenisini yapalım'' isteğiyle kaderine terk ettikleri tarihi binalar da her yıl biraz daha harap olmaktadır.
 Kötü kullanım ve onarımlar

Kötü kullanım, harabiyeti hızlandıran önemli bir etkendir. Asıl sahipleri farklı yerlere göçtüğünde, eski konutlar kira evi olarak çeşitli ailelerin kullanımına verilmekte ve yeni kullanıcıların isteklerine göre gelişigüzel eklenen ara kat, bölme duvarları, sokak cephesine açılan vitrin, ayrı giriş ve benzeri öğelerle hızla değişime uğramaktadır. Safranbolu evlerinin veya İstanbul’da Zeyrek ve Süleymaniye'deki ahşap evlerin kötü kullanımıyla ilgili sorunlar birbirine çok benzemektedir.
Tarihi yapılarda bilinçsizce yapılan değişiklikler strüktür düzeninde aşırı yükleme veya süreksizliklere neden olmaktadır.
Venedik Tüzüğü'nün 9. maddesinde de belirtildiği gibi, onarım uzmanlık gerektiren bir iştir. iyi yetişmiş mimar ve restoratörler tarafından, uygun malzeme ve teknik kullanılarak gerçekleştirilmeyen onarımlar kaba tamirden öte geçememektedir. Anıtların tarihi, estetik değerlerini, yapılacak müdahale sınırlarını tanımlayan koruma kurullarının anıtların koruma derecelerini belirlerken hata yapmaları da anıtların zarar görmesine neden olmaktadır.
Bayındırlık etkinlikleri

Yeni yollar açılması, barajlar yapılması tarihi çevreleri tehdit eden çağdaş imar hareketleridir. 1950'Ierde İstanbul’da gerçekleştirilen yol genişletme etkinlikleri, 1980'Ierin ikinci yarısında açılan Tarlabaşı Bulvarı tarihi binaların yıkılıp yok olmasına neden oldu. Tarih öncesi ve değişik tarihi dönemlere ait arkeolojik sitler, kırsal yerleşmeler Doğu Anadolu'da yapılan Keban ve Atatürk barajlarının suları altında kaldılar. Kentlerin plansız gelişmesi, veya yeni planlarla sağlanan imar haklarıyla kat yüksekliklerinin aşırı artması tarihi yapıları olumsuz etkilemekte, hatta algılanmasını olanaksız kılmaktadır. Aşırı yüksek kütlelerle çevrilen külliyelerin siluetteki etkisi zayıflamakta, yoğunluğun artması tarihi yerleşmelerin dar sokaklarının genişletilmesi için baskı yaratmakta, gürültü ve istenmeyen yabancı öğelerin girmesiyle, tarihi çevre görsel bütünlüğünü, uyumlu çevre etkisini yitirmektedir. Önlem almadan eski binaların bitişiğinde derin kazılar yapmak, altından yeraltı geçitleri, tüneller geçirmek, zemin altında maden galerileri açmak vb. etkinlikler de temellerin mesnetlenme düzenini bozarak hasara neden olmaktadır. Tarihi binaların yakınında derin bodrumlu yeni yapılar inşa edilmesi de zemin suyu seviyesini düşürdüğü için sakıncalıdır.
 Hava kirliliği
Atmosferi kirleten sanayi atıkları, ısınma sistemleri, kömürle çalışan vapurlar, motorlu taşıtlardan çıkan zararlı gazlar, yapıların üzerinde kirli bir tabakanın oluşmasına, ayrıca taşları eriten asit yağmuruna neden olmaktadır. Havadaki karbondioksit, kükürt dioksit ve kükürt trioksit gazlarının yağmur suyunda erimesiyle taşları eriten asitler oluşmaktadır. Islanan yüzeylerdeki bezemeler asitin aşındırıcı etkisiyle ayrıntılarını yitirmektedir. Arada sırada ıslanan cephelerde ise kara, geçirimsiz bir tabaka oluşur. Cephelerde biriken kurum mimari ayrıntıların algılanmasını engellemekte, bu kir tabakası altında kalan taşlar özelliklerini yitirerek erimektedirler. Zamanla kabaran, dökülen kabuklar sülfatlaşma belirtisi gösterir. Gözenekleri kalsiyum sülfatla dolan taşlar, bozulma derinliğine bağlı olarak, yüzeyden ıslanma alanı sınırına kadar, tabaka halinde dökülür.
 Trafik 
Tarihi kentlerin insan ve at arabası trafiğine göre düzenlenmiş olan sokak dokusunun kamyon ve benzeri ağır taşıt trafiğine açılması, bu yollar çevresindeki yapılarda titreşimler ve temellere yapılan baskı sonucu ortaya çıkan hasarlara neden olmaktadır. Dar sokakların köşeleri, tarihi kapılar da turist otobüslerinin veya kamyonların sürtünmeleri sonucu çizilmekte, zarar görmektedir. Korunması istenen kentsel dokularda gerekli plan kararları alınarak yayalaştırma bölgeleri oluşturmak, trafiği denetlemek, daha uygun yerlere kaydırmak gerekmektedir.
Ender olmakla birlikte, trafik kazaları (kara, hava ve deniz) da anıtlarda kayıplara neden olmaktadır. İstanbul Boğazı'nda gemilerin kıyıya çıkması ve yalıları yıkması birkaç

RESTORASYON ÖNCESİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR
Restorasyon çalışmalarına başlamadan önce anıt fotoğraf, video vb. tekniklerle ayrıntılı olarak belgelenir, ölçekli çizimleri yapılır, ayrıca
a. tarihçesi, .b. estetik özellikleri ve değeri, c. teknik özellikleri (yapım teknikleri, malzeme ve taşıyıcı sistemi), d. yasal statüsü, incelenir. çoğu kez rölöve ile birlikte yürütülen araştırmalar anıtın iyice tanınmasına olanak verir. Mimar çeşitli kaynaklardan derlediği bilgiler ışığında yapılacak restorasyonu yönlendirecek temel verileri elde eder. Sorunları çözmek için mevcut Olasılıkları gözden geçirir; olumlu ve olumsuz yönlerini tartışarak; en az müdahaleyle en iyi korumayı sağlayacak yöntemi seçmeye çalışır. Yeterli ön araştırma yapılmadan ve düşünme fırsatı olmadan onarıma geçilmesi kötü uygulamaya yol açacağından, bu araştırmalar üzerinde önemle durulması gerekir.
 TARİHİ VE ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR

Tarihi yapılar hakkındaki araştırmaların ilk aşamasında elde edilebilen bilgiler çoğu kez yapım tarihi ve yaptıran kişinin kimliği ile sınırlı kalabilir. Eğer yapının bir yazıtı bulunmuyor ve yaptıran kişinin hangi tarihte yaşadığı bilinmiyorsa, tarihlendirme binanın üslup, yapım tekniği, plan, cephe düzeni gibi özelliklerine bakılarak yaklaşık olarak yapılabilir.
Mimarlık tarihi kitaplarından yararlanılarak üzerinde çalışılan anıtla aynı dönemde yapılmış diğer yapılar hakkında bilgi sağlanır, karşılaştırmalı bir değerlendirmeye gidilebilir. Yapının zaman içinde geçirdiği deprem, yangın ve onarımları saptamak, ilk durumunu anlayabilmek için tarih kitaplarına ve belgeliklere başvurmak gerekir. Cami, medrese, kütüphane, hamam, kervansaray gibi anıtsal eserlerle ilgili vakfiyeler, inşaat ve onarım defterleri Başbakanlık, Topkapı Sarayı Müzesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivlerinde bulunabilir. Osmanlıca, Arapça ya da Farsça olan bu metinleri okumak ve anlamak için tarihçilerin yardımına gerek duyulur.
Bazı anıtlar, mimari dönemler, üsluplar üzerine ayrıntılı araştırmalar mevcuttur. 17 .yüzyılda yaşayan Evliya Çelebi'nin ünlü Seyahatname adlı eseri ve aynı dönemin vakanüvisi Naima'nın Tarih'i dönemlerinde yapılan yeni binalar ve onarımlar hakkında bir kısmı önemli olabilen açıklamalar içermektedir. Belirli yapı tipleriyle (camiler, kiliseler, tekkeler, hamamlar vb) ilgili eserlere dayanarak bugün değişikliğe uğramış yapıların eski durumları saptanabilir.
Genellikle 19. yüzyıldan önceki dönemlere ait özgün çizimleri bulmak güç, hatta olanaksızdır. 19. yüzyıl ve erken 20. yüzyılda yaşayan ünlü mimarların bir bölümünün arşivlerine ulaşılabilmekte ve ilk tasarımlarına ait plan, kesit ve renkli perspektif çizimlerinden yararlanmak mümkün olabilmektedir. Ulusal Mimarlık akımının önde gelen mimarlarından Kemalettin Bey'in eserlerine ait özgün çizimler, kimi değişikliğe uğramış olan yapıların iç mekan düzenleri ve özgün ayrıntılarına ışık tutmaktadırlar.
Eski fotoğraflar tarihi binaların ve kentlerin geçmişteki durumlarını anlamak için en sık başvurulan belgelerdir. Bu teknik olanağın ortaya çıkışından önceki döneme ait minyatürler, gravürler, eskizler, suluboya resimler, yağlıboya tablolar, fotoğraf kadar objektif olmasalar da, kentsel doku ve mimari karakter, meydan ve sokak oluşumları, binaların cephelerinde kullanılan renkler, çatı biçimleri ile genel görünümü etkileyen ağaç türleri hakkında fikir verirler. Tarihçilerin yazdıkları ile grafik belgelerin sağladığı veriler birleştirildiğinde binalar hakkındaki bilgiler daha da netleşmektedir.
Bir anıt ve çevresindeki sokak dokusu ve yapılar hakkında eski haritalar da ayrıntılı bilgi sunarlar. İstanbul’da Suriçi bölgesinin yangın ve imar hareketlerinden önceki kent dokusu için 1875'Iere tarihlenen taşbaskısı harita önemli bir kaynaktır. J. Pervititch ve diğer topograflarca hazırlanan sigorta ve yangın haritaları kentin 20. yüzyılın ilk yarısındaki sokak dokusu ve yapı karakteri hakkında başvurulabilecek kaynaklardır. Bu belgeler yardımıyla üzerinde çalışılan anıtın eski doku içindeki konumu, çevresindeki yapılar hakkında bilgi edinilebilir.
Uzun süre ihmal edilen, üzerinde ağaçlar büyümüş, içi toprak ve yıkıntı ile dolmuş binalarda duvarları ve döşeme seviyesini ortaya çıkarmak için moloz kaldırılır. Arkeolojik veriler barındıran dolguların temizliği bilimsel kazı şeklinde, uzman gözetiminde yapılır. Kazı buluntuları (seramik, yazıt, mimari parça), ile yangın, yıkım, yeniden yerleşmeye ait değişik tabakalar (stratigrafi) fotoğraf ve ölçekli çizimlerle belgelenir. Özgün yapıyı daha iyi kavrayabilmek için sonradan eklenen gelişigüzel duvarların, ara katların, çatıların kaldırılması gerekebilir. Temizliğe başlamadan önceki durum fotoğraf ve çizimlerle belgelenir; kazı ve temizliğe başlayabilmek için Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Kurulu'na başvurularak izin alınır.
 SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI
Anıtın tasarımında etkili olan estetik anlayışının, mimari tasarım ilkelerinin irdelenmesi, yapıldığı dönemin sanat akımlarının belirlenmesi, ait olduğu yapı tipinin tanınması ve tipolojik olarak değerlendirilmesi konuları yapıtın sanat değerinin ortaya çıkarılması açısından gereklidir. Yapının bezeme programı içinde yer alan çini, duvar resmi, ahşap işçiliği, malakari bezeme ve benzeri sanat değeri taşıyan ayrıntıların nitelikleri ve bu niteliklerin dönemleri için taşıdıkları önem araştırılır. Yazıtlar, monogramlar, güneş saatleri, taşçı işaretleri, kullanıcılar tarafından duvarlara yazılmış yazılar ve karalanmış şekiller binanın ilk döneminden günümüze kadar geçirdiği evreler hakkında veri sağlayan belgeler olarak değerlendirilir.
Anıtın sanat değerini anlamak ve yorumlamak açısından tasarımından ve yapımından sorumlu mimar ve diğer sanatçıların saptanması önemlidir. Bir eserin aynı dönemin benzer yapıtlarıyla üslup ve tipoloji açısından karşılaştırılarak, çağının mimarlığı içindeki yerinin belirlenmesi de yararlı olur. Bu ayrıntılı çalışmalar her zaman sanat ve mimarlık tarihi kitaplarından yararlanılarak gerçekleştirilemez. Binanın yapıldığı dönem üzerinde çalışan, o alanda uzman sanat/mimarlık tarihçilerinin birikimlerine başvurulması gerekir.
Yapının ilk tasarımındaki ve daha sonraki dönemlerdeki onarımlarında uygulanan renk düzeninin ve bezeme katmanlarının incelenmesi de restorasyon öncesinde özel bir araştırma konusu oluşturur. Boya tabakalarının analizi için küçük sondajlar yapılır. Değişik bezeme katmanlarının varlığı saptandığında bezemeli son tabakanın altından çıkan ve daha önceki dönemler hakkında ilginç veriler sağlayan izlerin niteliğinin daha iyi anlaşılabilmesi için üst tabakanın kaldırılması gerekebilir. Böyle bir araştırmanın nerede duracağı, hangi bezeme tabakasının sergileneceği veya feda edileceği konusundaki karar Kültür Bakanlığı’na bağlı Koruma Kurulları tarafından verilir.
 TEKNİK ARAŞTIRMALAR
Restore edilecek binanın durumunun incelenmesi, hasar nedenlerinin araştırılması ve teşhis edilmesi disiplinler arası araştırmalar gerektirebilir. Onarımı yürütecek mimar nemden. kaynaklanan çeşitli sorunları, farklı oturma, ezilme, çatlama gibi taşıyıcı sistem aksaklıklarını, malzemelerdeki bozulmaları, yanlış onarımların neden olduğu hasarları teşhis etmek ve çözümleyebilmek için yapı fiziği, zemin ve strüktür mühendisliği, kimya, malzeme bilimi uzmanlık alanlarından yardım alır.
Zeminle ilgili bir kuşku olduğunda, zemin mühendislerine danışılmalıdır. Sondaj, askıya alma veya geçici desteklere gerek olup olmadığına zemin ve strüktür mühendisleri karar verir. Temel genişliği ve derinliğinin anlaşılması için araştırma kazısı yapılması istenebilir. Çatlakların hareketli olup olmadıklarını anlamak için cam Levhalar yapıştırılır veya çatlak monitörü yardımıyla çatlak genişliği sürekli ölçülerek izlenir. Yüzeydeki çatlakların gerisindeki duvarın durumunu gözlemek için sıvaların raspa edilmesi söz konusu olabilir. Ayrıca sıva altındaki duvarın türünü (taş, tuğla, ahşap karkas vb.) anlamak için de benzer araştırmalar yürütülür. Zemin ve sıva altındaki durumu gözlemek için kazı, raspa ve benzeri çalışmalar yapılacaksa, araştırma öncesi durumun fotoğraf ve çizimlerle belgelenmesine özen gösterilmelidir. Ahşap iskeletli yapılarda bağlantıların sağlam olup olmadığı araştırılır; zeminden yükselen nem, çatıdan sızan sular sonucu taşıyıcı öğelerde, kaplamalarda bozulma olup olmadığı incelenir. Ahşap döşemeli kargir yapılarda, kirişlerin duvar içine giren kısımlarının bozulup bozulmadığına bakılması gerekir. Kapalı mekanlarda küf ve mantarlar gelişeceğinden, çatı aralarına ve bodrumlara havalanma olanağı sağlanması önemlidir.
Cephelerdeki incelemeler için genellikle merdiven kullanılır. Merdivenle ulaşma güçlüğü olan yerlere vinç sepeti ile yaklaşılabilir. Daha uygun olanı, onarımda da kullanılacak olan bir iskelenin kurulmasıdır. Genellikle araştırmaların yapıya zarar vermeyen yöntemlerle yürütülmesi yeğlenir. İlerleyen teknoloji bu olanakları arttırmaktadır. Örneğin duvarın içindeki boşluk ve malzeme farklılıklarını anlamak için radar, mekanik darbe ile yaratılan ses dalgaları, ültrasondan yararlanılmaktadır. Duvar örgüsündeki taş blokları, ya da sütun, başlık gibi mimari bileşenleri birleştirmek için kullanılan metal bağlayıcıların (kenet ve miller) yerlerini, ne durumda olduklarını belirlemek için gamma ışınlarından yararlanmak mümkündür.
Bilgisayar programlarıyla anıtın yük dağılımı belirlenebilmekte, basınç ve çekme gerilmelerinin yoğun olduğu, depremde riskli olan bölgeler saptanmaktadır.
Ancak her zaman bu yöntemleri uygulama şansı kolayca elde edilemez. Bu olanaklar sağlanamadığında, araştırmalar daha ucuz yollarla ve yapıya en az zarar vermeye dikkat edilerek sürdürülür. Tarihi yapıda kullanılan malzemelerin özelliklerinin (basınç, çekme, eğilme, su emme, genleşme vd.) belirlenmesi de anıtın mevcut durumunun değerlendirilmesi açısından gereklidir. Ayrıca malzeme türlerinin (taş, tuğla, kerpiç, ahşap, harçlar, metaller, boyalar), hangi kaynaklardan getirildiklerinin, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin saptanması restorasyonda kullanılacak malzemelerin niteliklerinin belirlenmesi açısından da önemlidir. Mevcut malzemelerin tanınabilmesi için uygun yerlerden örnekler alınarak Iaboratuvar testleri yapılır. Harç örneklerinin cephe gerisinden, az bozulmuş kısımlardan alınması uygundur. Bünyeyi oluşturan ana malzemelerden örnek almak için harç bağlantısı gevşemiş, bezemesi olmayan taş veya tuğla elemanları seçmek uygun olur. Kolayca sökülebilen parçalar yoksa, değişik boyutlu matkaplar kullanılarak karot alınması gerekebilir. Hasar verici olan bu yöntemin uygulanabilmesi için önceden yetkili koruma kurulundan izin alınması gerekir. Alınan bütün örnekler numaralanarak torbalara veya kutulara konulur ve yerleri rölöveler üzerine işaretlenir. Karotlar incelenerek yapının o bölgesindeki malzemenin kompozisyonu, doluluk boşluk oranı, harç dağılımı anlaşılabilir; örnekler üzerinde mukavemet ölçümleri yapılabilir. Deneyler sonucu saptanacak olan özellik farklılıkları değişik yapım dönemleri, onarımlar hakkında ipuçları verebilirler. Bu ilişkiler araştırılıp yorumlanır. Malzeme tür, renk, işleniş ve boyut özelliklerinin tarihi bilinen başka yapıların malzemeleriyle karşılaştırılması da önemlidir.
Eğer Ayasofya gibi karmaşık sorunları olan, evrensel öneme sahip antik bir anıtın bakım ve onarımı söz konusuysa önce anıtın özgeçmişi derinliğine incelenmeli ve bugünkü sorunları iyice kavranmalıdır. Bir yandan anıt hakkındaki mevcut yayınlardaki bilgileri derlemek, öte yandan fiziksel durumunu tam olarak saptamak için ayrıntılı gözlem ve kayıtlara gerek duyulur. çağdaş teknolojinin sunduğu olanaklardan yararlanarak, mevsimlere bağlı olarak nem ve ısı, zemin suyu seviyesi değişiklikleri, çatlak hareketleri, deprem etkileri gibi konuların sürekli izlenmesi, kaydedilmesi sağlanır.
YAPININ YASAL STATÜSÜ
Onarılması düşünülen yapının koruma derecesi ona yapılacak müdahalenin sınırlarını da tanımlar. Aynen korunması gerekli 1. grup yapılarda ek ve değişiklik yapma olanağı kısıtlıdır. Önemli iç mekan özelliğine, bezemeye sahip olmayan 2. grup yapılarda, cepheye yansımayan değişikliklere izin verilmektedir. Eğer çalışmaya başlanırken onarılacak binanın koruma grubu bilinmiyorsa, 1/500 ölçekli kadastral durumu, 1/50 ölçekli rölövesi ve fotoğraflarını içeren bir dosya, anıtın bulunduğu yerin bağlı olduğu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na sunularak statüsünün saptanması istenir. Rölöveler yapıyı tam olarak anlatacak şekilde plan, kesit ve görünüşleri kapsamalıdır. Yapıya ait iç ve dış fotoğraflar, çekildikleri yer ve yönleri plan üzerine işaretlenerek, tarihi, estetik ve teknik araştırmaları içeren rapor ve rölövelerle birlikte Kurul'a sunulur. Rölövelerde malzeme türleri ve mimari bileşenlerin korunma durumları açıklamalarla belirtilir. Bezemelerle ilgili fotoğraf ve ayrıntılı çizimlerin de dosya içinde yer alması gerekir. Bölge kurulları sorumluluk bölgeleri içinde yer alan tescilli her bina için bir dosya düzenlerler ve o yapıyla ilgili belge ve bilgileri saklarlar. Restorasyon projesi hazırlamaya girişmeden önce bu görevi üstlenen mimarın ilgili koruma kurulunun dosyasında bulunan eski fotoğraf ve rölöveleri, restorasyon projelerini ve kararları inceleyerek geçmişteki işlem ve kararlar hakkında bilgi edinmesi yararlı olur.
Tarih kitaplarından, arşiv belgelerinden, özel monografilerden ve gözlemlerden yararlanılarak derlenen bilgiler ışığında tarihi yapının dokusunun daha iyi kavranıp anlaşılması mümkün olur. Binanın daha önce yapılmış rölöveleri, eski fotoğrafları, yöreyle ilgili hava fotoğrafları, haritalar, kent planları, gravürler yapıyla ilgili vakfiye ve vakfa ait gelir gider kayıt defterleri, onarım keşifleri veya onarım harcamalarının kaydedildiği defterler, gezginlerin notlarında yer alan gözlemler de sağladıkları bilgilerle bazı karmaşık noktaların çözümlenebilmesine olanak sağlarlar. Bozulma süreçlerinin ve malzemelerin incelenmesi sonrasında derlenen bilgilerle yapılacak restorasyonu yönlendirecek temel veriler derlenmiş olur. Bu bilgiler ışığında onarım olasılıkları tartışılır ve çabalar en az müdahaleyle koruma ilkesine uygun öneri geliştirme üzerinde yoğunlaşır
I.I.  Rölöve Çizimleri
a)1/500 veya 1/200 vaziyet planı (Mevcut Durumun Belgelenmesi)
 Parselde yer alan yapının mimari öğeleri (avlu, bahçe duvarları, kuyu, fırın, tandır, çeşme, müştemilat vb.) ve doğal öğeler (ağaç, bitki türleri, ekili-dikili alan vb.) yapı-avlu-bahçe girişleri, yapının kendi parselindeki oturumu ve köşe kotları, yol yapı ilişkisini tanımlayan kotlar gösterilecektir. Vaziyet planında sokak-bina ilişkisini gösterir aynı ölçekte kesit bulunacaktır.
b-) Kat Planları, (1/50 ölçeğinde kesit ve görünüşleri ölçülü ve ölçüsüz olmak üzere hazırlanacaktır.)
c-) Çatı Planı (1/50 ölçeğinde kesit ve görünüşleri ölçülü ve ölçüsüz olmak üzere hazırlanacaktır.)
d-)Cepheler (1/50 ölçeğinde kesit ve görünüşleri ölçülü ve ölçüsüz olmak üzere hazırlanacaktır.)
e-) Döşeme ve tavan planları (1/50 ölçeğinde kesit ve görünüşleri ölçülü ve ölçüsüz olmak üzere hazırlanacaktır.)
f-) En az iki kesit (Kurulun gerekli görmesi halinde ikiden fazla 1/50 ölçeğinde uygulama projesi çizim tekniğinde)    Birbirine dik, bir tanesi merdivenden geçecektir.
g-) En az iki (Kurulun gerekli görmesi halinde ikiden fazla 1/50 ölçeğinde uygulama projesi çizim tekniğinde)   sistem detayı (Cephe 1/20, Plan 1/20, Kesit, 1/20)
h-) Pencere, kapı, tavan eteği, ocak, dolap, niş, saçak, taşıyıcı sistem, süsleme elemanları vb. yapı öğelerinden tipik olanlarına ilişkin sistem ve nokta mimari detaylar (Ölçekler 1/10, 1/5 ve 1/1 dir.)
I.II. Vaziyet Planı Raporu: Yapının ve bulunduğu parsele bitişik komşu yapıların pafta, ada, parsel, envanter ve kapı numarası, mülkiyet sınırları (Kadastral) mülkiyet durumları, son durum sahiplilik sicil kayıtlarına yer verilecektir.
I.III. Alt Yapıya İlişkin Şematik Gösterimler: Yapının mevcut halihazırdaki varsa özgün pis su tesisatının, yeni elektrik, su, havagazı, telefon tesisatı gösterilecektir.
I.IV. Fotoğraf albümü: 
Binayı, çevresini ve sokağı kültür varlığının, çekim yönlerinin kroki üzerinde gösterildiği, çekim tarihi ve çekim yapan kişinin adının belirtildiği yeteri kadar iç ve dıştan çekilmiş fotoğrafları içeren (10x15 cm ebadında) A4 normunda albüm, (Kurulun gerekli görmesi durumunda aynı yerden çekilecek saydamlar set halinde çerçevelenerek üzerine çekim tarihi ve yeri belirtilerek teslim edilecektir.
I.V. Rölöve Analiz Raporu
A-     Tanımlar
a-) Yapının oluşumunu sağlayan ekonomik, sosyal, kültürel ve tarihi etkenler
b-) Yapının mimari tanımı (Her proje için yapının çevresi ile ilişkisi konumu, açık ve kapalı mekanların mimari tanımı, işlev tanımı, mimari elemanları vb.)
c-) Yapım tekniği ve malzeme kullanımı, temel yatay ve düşey taşıyıcı elemanlar, dolgu elemanları, yatay ve düşey kaplama elemanları, örtü malzemeleri ve tekniği, süsleme elemanlarına ilişkin mevcut durum tanımları
d-) Yapıda yaşayan nüfus ve sosyo kültürel, ekonomik yapısına ilişkin bilgiler
e-) Yapıların oluşumunu sağlayan ekonomik, sosyal, kültürel ve tarihi etkenler ile özgün kullanımına ilişkin ulaşılabilen belgeler, kaynaklar (fotoğraf, resim, tapu kaydı, vb.)
B-     Sorunlar ( Mevcut Fiziki Durum Değerlendirmesi)
a-) Yapısal bozulmalar, deformasyonlar ve dağılımları, temel sorunları, yatay ve düşey yönde taşıyıcı sistem sorunları, dolgu malzemesinin sorunları, cephe elemanları sorunları, cephe kaplama ve üst örtü malzemesine ait sorunlar, cephe mimari süslemelere ve yapı malzemesine ait sorunların tespiti, nedenleri, çözüm önerileri.
b-) Kullanım (Aşırı yüklenme, terk edilme vb.) sonucu oluşan bozulmalar ve dağılımları,
c)Dış fiziksel etkenler (rüzgar, kar, yağmur, güneş, don, yeraltı suyu vb.) sonucu oluşan bozulmalar ve dağılımları,
d)Malzeme sorunları; Yapıdaki mevcut malzemelerin durumu ile korumaya yönelik müdahale yönteminin belirlenmesi ve yeni önerilecek malzemenin tespiti için yapılması gerekli olan malzeme laboratuar analizlerinin verilmesi,
C- Rölöve Müdahale Paftaları
Belirlenen (sistem ve yapı öğelerine ait detaylar hariç) ölçüsüz rölöve çizimleri üzerinde şu hususlar işlenecektir.
a)      Yapıya çeşitli dönemlerde yapılan müdahaleler ve bunların dönemlerine göre gruplandırılması,
b)      Yapıda bugün mevcut olmayan elemanlara ilişkin olarak yapıdan elde edilebilen bilgiler, izler,
c)      Dönem eklerinin, korunması gerekli nitelikte olup olmadıklarının belirlenmesi,
d)      Rölöve analiz raporu ve Rölöve Müdahale paftalarında belirtilen malzeme, bozulmalar ve muhdeslerin tanımları ölçüsüz rölöve paftaları üzerinde işlenecek ve raporla gerekli referans ilişkisi kurularak öneriler ve kararlar getirilecektir.
II. RESTİTÜSYON PROJESİ
II. I. Restitüsyon Projesi Çizimleri
a)      Kat Planları (1/50 ölçeğinde hazırlanacaktır.)
b)      Çatı Planları (1/50 ölçeğinde hazırlanacaktır.)
c)      Cepheler (1/50 ölçeğinde hazırlanacaktır.)
d)      En az iki kesit (1/50 ölçeğinde hazırlanacaktır.)
e)      Detaylar (1/10, 1/5, 1/1 ölçeğinde hazırlanacaktır.)
II.II. Restitüsyon Raporu 
•         Yapının geçirdiği dönemlere ait değişmişliklerin (ekler, yok olan mimari elemanlar, kapatılan-açılan kapılar, pencereler, izler vb.) siyah-beyaz grafik veya renkli anlatımla ifade edilmesi
•         Yapının geçirdiği değişikliklerin (ekler, yok olan mimari elemanlar vb.) her döneme göre ayrı ayrı çizimler üzerinde restitüsyon dayanakları (yapıdan gelen izler, karşılaştırmalı çalışma, benzer yapı, eski fotoğraf, resim, sözlü kaynak, mimari gereklilik vb.) da belirtilerek siyah-beyaz grafik veya renkli anlatımla ifade edilmesi
III. RESTORASYON PROJESİ
III.I. Restorasyon Projesi Çizimleri
a) Kat Planları (1/50 ölçeğinde uygulama projesi çizim tekniğinde hazırlanacaktır.)
b) Çatı Planı (1/50 ölçeğinde uygulama projesi çizim tekniğinde hazırlanacaktır.)
c) Cepheler (1/50 ölçeğinde uygulama projesi çizim tekniğinde hazırlanacaktır.)
d)En az iki kesit (1/50 ölçeğinde uygulama projesi çizim tekniğinde hazırlanacaktır.)
e)En az iki (Kurulun gerekli görmesi halinde
ikiden fazla yerden geçirilen ve yapısal sistem ile malzemeyi tanımlamayı amaçlayan) sistem detayı (1/20 ölçeğinde hazırlanacaktır.)
Bu çalışmalara yönelik sistem detayları plan, kesit ve görünüşleri ölçülü ve malzeme tanımlı olarak 1/20 ölçekte hazırlanacaktır.
f) Detaylar (1/10, 1/5, ve 1/1 ölçekte nokta detayları verilecektir.
Özgün niteliğine göre yenilenmeleri zorunlu veya muhdes olan mimari elemanlar yerine, yeni getirilen öneri mimari elemanlara ilişkin 1/10, 1/5, 1/1 ölçekte detaylar mutlaka üretilecektir.
III.II. Restorasyon Raporu
Restorasyon raporundaki saptamalar ve değerlendirmeler sırasında aşağıdaki hususlara dikkat edilecektir:
a)      Yapıda müdahale türleri saptanırken özgün
yapının korunması açısından kullanım önerileri ile tarihi çevre bağlantılarının irdelenmesi,
b)      Restorasyona yönelik  teknik imkanlarla, özgün malzeme temin edilmesi ve kullanımı durumunda;
•         Yapının korunmasına yönelik müdahaleler ile özgün yapı aksamlarının irdelenmesi,
•         Özgün malzemenin yeni kullanımda değerlendirilmesi
•         Yeni malzemelerin özgün malzemelerle birlikte kullanımında oluşacak kimyasal/görsel uyum ve uyumsuzluklar,
•         Malzemelerin nasıl ve nereden temin edileceği,
c)      Yapılacak müdahalelerde;
•         Restorasyonda koruma ve yenileme ağırlıklı müdahalelerde gereksinimler, ilkeler ve biçimleri
•         Yenilenmeler,
•         Konservasyonlar,
•         Tamamlamalar,
•         Deformasyonların düzeltilmesi,
•         Yapının yabancı elemanlardan ayıklanması
•         Yapının bakımını kolaylaştırıcı önlemler,
•         Yangın önlemleri,
•         Bozulmayı geciktirici önlemler,
•         Nem sorununun giderilmesi,
•         Vejetasyonun (Bitkilenme) giderilmesi,
d)      Onarım Aşamalarında,
•         Yapının mevcut fiziki durumunun tespitine bağlı olarak, korumaya yönelik ilk müdahalelerin neler olabileceğinin saptanması, onarım aşamalarının belirlenmesi,
•         Askılama ve safhaları,
•         Dolgunun boşaltılması,
•         Sökümler, hafriyatın yapılması,
•         Üst örtünün onarımı ve yenilenmesi,
•         Deformasyonların düzeltilmesi,
•         Taşıyıcı sistem müdahaleleri,
Belirtilerek hazırlanacaktır.

Restitüsyon
Sonradan değişikliğe uğramış, kısmen yı-kılmış ya da yok olmuş öğelerin, yapıların veya yerleşmelerin ilk tasarımlarındaki ya da belirli bir tarihteki durumlarının, arşiv kayıtlarından, yapı üzerindeki izlerden, yapıya, yerleşmeye ait çizim fotoğraf gibi belgelerden yararlanılarak plan, kesit, görü-nüş ve aksonometrik çizimlerle ya da ma-ketle anlatımına restitüsyon denir.
Bu bilimsel ve zorunlu bir çalışmadır. Parçaların tekrar birleştirilmeleri söz konu-su olmasa da bu şekildeki restitüsyon çalışmaları, bir eserin özgün tasarımını açıklamak, tarihi gelişimini irdelemek, ka-lıntıların daha iyi kavranabilmesini sağla-mak için yapılır.
Restitüsyon projesi hazırlanırken, yapı üzerindeki izlerden, korunmuş kısımlardan, benzer yapılardan yararlanılarak, yıkılmış, boyutu değiştirilmiş veya içi doldurulmuş açıklıkların, pencere veya kapıların çizim-lerle yeniden eski düzeninde ifade edilmesi mümkün olur.
İncelenen bina birden fazla onarım geçirmişse, bu evrelere ait izler, veriler de-ğerlendirilerek, ilk tasarım ve onu izleyen dönemler 1. Dönem restitüsyonu, 2. Dönem restitüsyonu şeklinde adlandırılabilir.
Yapı hakkında mimari konumu, kontür ve gabarisi v.b. gibi özgün şeklini tanımla-maya veri oluşturacak temel bilgilerin sağ-lanamaması durumunda, restitüsyon çalış-malarının çizim veya maket olarak kalması, (gelecek kuşakları yanıltıcı ve gerçeğine aykırı bir bina yaratmamak için) uygu-lamaya konulmaması gerekir.
   

 
   restorasyonprj:


II. Restorasyon Projesi
Tarihi yapının bozulma nedenleri araştırıldıktan ve teşhis edildikten sonra, bozul-manın durdurulması ve eğer varsa strüktürel aksaklıkların giderilebilmesi için gerekli müdahalelerin belirlenmesidir. Korunmaya değer bir yapı üzerinde çalışıldığından, onarımın özgün dokuya en az müdahale ile gerçekleştirilmesi, yapım tekniklerinin eskisine benzer/uyumlu olmasına dikkat edilmesi, yapının iç düzenlemesinin değiştirilmemesi, mekan bütünlüğünün zedelenmemesi göz önünde tutulması gereken başlıca kurallardır.
Uygulamanın doğru yürütülebilmesi amacıyla her öğe için seçilen müdahale biçiminin paftalar üzerinde (plan-kesit-görünüşler) açıkça belirtilmesi gerekir. Grup koşullarına uygun olarak hazırlanan 1/50 ölçekli proje 1/20 sistem detayları ve gerekli nokta detayları uygulamada kullanılacak malzeme ve tekniklerin belirtildiği raporla birlikte kurula sunulur.
Paftalarda çalışmanın yapıldığı tarih ve projenin oluşumuna katkıda bulunan mimar ve diğer uzmanlık dallarına ait kişilerin adları yer almalıdır. Önerilen müdahaleler restorasyon paftalarına bir lejantla işlenir. Yapının onarım sonrasında alacağı durumu daha iyi açıklamak ve çevresiyle ilişkisini göstermek amacıyla, restorasyon projesine ek olarak normal ve aksonometrik perspektifler ile maketlerden yararlanılır.
Restorasyon projesi genellikle, yalnız strüktürün sağlamlaştırılması ve uygulanacak teknolojilerin belirtilmesiyle kalmaz, tarihi yapının yeniden kullanılmasıyla ilgili önerileri de içerir. Verilmesi istenen işlevin yapıya uyarlanabilirliği araştırılır ve yeni-den kullanım projesinin eserin kütlesel ve mekansal özelliklerini bozacak ekler, değişimler getirmemesine dikkat edilir. Restorasyonda önemli olan yapının korunması-dır, yeniden kullanım bir araçtır.
Yeni işlev verilen binalarda çağdaş kullanımla ilgili servis mekanlarının bina içine yerleştirilmesi, yapının deprem koşullarına uygun hale getirilmesi, yangına karşı önlem alınması, sakatların binaya girebilmeleri için engellerin kaldırılması gibi konular proje aşamasında çözülmelidir.


en az hasarla taşınmasına olanak veren bu teknik ileri mühendislik bilgisi gerektirir. Anıtın taşınacağı uzaklık, aradaki yol durumu, anıtın boyutları, ağırlığı, taşıma sistemini etkiler.



hayat ardına bakmadan yürüyebilme sanatıdır...

a.can.y

  • Restorasyon Forum
  • ***
  • İleti: 143
  • Cinsiyet: Bay
  • ReNoVaTiO
Ynt: RÖLÖVE
« Yanıtla #1 : 18 Eylül 2009, 12:35:21 »
dikkate alınmasını öneririm kendisi bu işte çok iyidir...son derece biçimsiz ve sorunlu  yapıların rölevesini 1 günde çıkarttığımızı hatırlıyorum kardeşim...
    örnek:ulu camii arkası..

sentimental
  • mimar zydrsn
  • Restorasyon Forum
  • ****
  • İleti: 328
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: RÖLÖVE
« Yanıtla #2 : 18 Eylül 2009, 12:39:49 »
dikkate alınmasını öneririm kendisi bu işte çok iyidir...son derece biçimsiz ve sorunlu  yapıların rölevesini 1 günde çıkarttığımızı hatırlıyorum kardeşim...
    örnek:ulu camii arkası..
Vallahi kardeş o gün sen olmasan bitirme bitmez okulda bitmezdi iki günde bitirme teslimi yaptık harbiden bizi sıkıntıya sokan silüet oldu ama olsun onuda olabilecek en güzel hali ile hocaya verdik :)
hayat ardına bakmadan yürüyebilme sanatıdır...

a.can.y

  • Restorasyon Forum
  • ***
  • İleti: 143
  • Cinsiyet: Bay
  • ReNoVaTiO
Ynt: RÖLÖVE
« Yanıtla #3 : 18 Eylül 2009, 12:42:03 »
galiba öyle yaptık..ondAN 100 aldık sanırsam.;)

sentimental
  • mimar zydrsn
  • Restorasyon Forum
  • ****
  • İleti: 328
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: RÖLÖVE
« Yanıtla #4 : 18 Eylül 2009, 12:45:41 »
aynen kardeşim bnm
hayat ardına bakmadan yürüyebilme sanatıdır...

a.can.y

  • Restorasyon Forum
  • ***
  • İleti: 143
  • Cinsiyet: Bay
  • ReNoVaTiO
Ynt: RÖLÖVE
« Yanıtla #5 : 18 Eylül 2009, 12:47:37 »
ama patroncuğumun hakkını da vermek iisterim o gece çok yardımı oldu bize...

sentimental
  • mimar zydrsn
  • Restorasyon Forum
  • ****
  • İleti: 328
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: RÖLÖVE
« Yanıtla #6 : 18 Eylül 2009, 12:59:02 »
ama patroncuğumun hakkını da vermek iisterim o gece çok yardımı oldu bize...
patroncuğum bizim için çok yardımcı oldu gerçekten onun emeklerini boşa geçmememiz lazım
hayat ardına bakmadan yürüyebilme sanatıdır...

a.can.y

  • Restorasyon Forum
  • ***
  • İleti: 143
  • Cinsiyet: Bay
  • ReNoVaTiO
Ynt: RÖLÖVE
« Yanıtla #7 : 18 Eylül 2009, 13:00:40 »
aynen katılıyorum kardeşim...

 

* Bizi Takip Edin

Son Mesajlar

Restoratör aranıyor ( İstanbul/Taksim) Gönderen: Beriltekin
[Bugün, 09:19:09]


Ynt: KKTC Lefkoşa Selimiye Camii (Aya Sofya Katedrali) Gönderen: karacanenes
[25 Mart 2024, 12:09:22]


Teknik Personel Gönderen: TAŞYAPI
[24 Mart 2024, 16:13:27]


ÖN MUHASABE VE MİMAR PERSONEL ALIMI Gönderen: osman.blnk
[24 Mart 2024, 10:19:47]


Restorasyon alanında iş arıyorum Gönderen: Sudenur uysal
[22 Mart 2024, 19:19:58]


RESTORASYON ALANINDA DENEYİMLİ İNŞAAT TEKNİKERİ Gönderen: cabiyotlu
[22 Mart 2024, 11:02:48]

SimplePortal 2.3.7 © 2008-2024, SimplePortal