Tarihi eser restorasyon ihalelerine eleştiri getiren Restoratör Ahmet Selbesoğlu `Bugünkü ihale sistemi Osmanlı`da olsaydı ortaya Süleymaniye değil ucube gecekondular çıkardı` dedi.
Tarihi eser restorasyon ihalelerine eleştiri getiren Restoratör Ahmet Selbesoğlu`Bugünkü ihale sistemi Osmanlı`da olsaydı ortaya Süleymaniye değil ucube gecekondular çıkardı` dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü`ne bağlı İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü restoratörlerinden Ahmet Selbesoğlu, tarihi eser restorasyonu ihalelerinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu uyarınca en çok fiyat kırana verildiğini belirterek, ``Eğer Osmanlı İmparatorluğu sultanları, bugün bizim ihale yöntemimizle Süleymaniye`yi, Sultanahmet`i, Selimiye`yi ısmarlasaydı, ortaya bugünkü gibi ucube gecekondular çıkardı`` dedi. Yurt içinde ve dışında birçok kültür varlığının restorasyon uygulamasının kontrolünü üstlenen Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü`ne bağlı İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü Yıldız Sarayı Kontrol Amiri restoratör Ahmet Selbesoğlu, tarihi eser restorasyonlarında karşılaşılan sorunlar hakkında bilgi verdi. Türkiye`deki ihale yöntemini eleştiren Selbesoğlu, çok kıymetli tarihi eserlerin, Süleymaniye`nin, Yıldız Sarayı`nın, Selimiye`nin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu`na göre restore edildiğini ve ihalenin en çok fiyat kırana verildiğini anlattı.
Selbesoğlu, şöyle devam etti: ``Bu zamana kadar onarılan bütün eserler, götürü bedel anahtar teslim usulüne göre yapıldı. Eski eser uygulamalarında asla böyle bir şey yapılamaz. Şu andaki sisteme göre ihaleyi en çok fiyat kırana veriyoruz. Örneğin, buranın maliyeti 100 lira. Kim çok kırdı? Bir firma yüzde 50 kırdı, ihale ona veriliyor. Bunu alan firma da işe 50 lira harcıyorsa en azından 10 lirasını kar etmek ister. Bu işin olması mümkün değil. 100 liralık bir işi kırdığınız zaman müteahhit en kötü malzemeyi, en kötü işçiyi kullanacak, işçinin sigortasını, vergisini, malzemesinin parasını vermeyecek. Türkiye`de işler bu şekilde yapılıyor. Hükümetin acilen tedbir alıp, bu yasayı değiştirmesi, ihaleleri başka kriterlere bağlaması gerekiyor. En büyük sıkıntımız bu.``
Restorasyon ustalarının sertifikası yok
Selbesoğlu, ülkedeki önemli tarihi eserlerin restorasyonunu büyük firmaların alamadığını, basit firmaların aldığını ifade ederek, ``Başka bir iş yaparken, mesela kerestecilik yaparken bir tane iş bitirme buluyor ve müteahhit oluyor. İhalede kırıyor, `Bir şey yaparız` diyor. Onlar da işin içinden çıkamıyor. Ucube binalar çıkıyor. Depremde yıkılan binaların, kötü yapılan restorasyonların sebebinin altında bunlar yatıyor`` diye konuştu. Restorasyonlarda çalışacak usta bulmanın da kolay olmadığını, ustaların sertifikasının bulunmadığını ifade eden Selbesoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ``Restorasyonlarda Anadolu`nun çeşitli yerlerinden gelen işçiler çalışıyor. 2 gün usta yanında çalışmış, `Ben ustayım, yaparım` diyor. Yapabilir mi? Yapamaz. Neden bunlar çalışıyorlar? Çünkü ucuz. Gerçek bir kündekari ustasının maaşı bugün aylık 10 bin TL`dir. Şimdi 1000-1500 TL`ye çalışıyor. Kalemkar ustasının, nakkaşın maaşı 7 bin TL civarında olmalı. 7 bin TL`yi de kimse vermez. İşi bilen ustanın, taşçının çalışması lazım. Taşçıya soruyorum `Kurşun kenet yaptın mı?`, `Falan yerde yaptım` diyor. `Ne yaptın?` diyorum. `Matkapla deldik, sonra çelik koydum, çimento koydum` diyor. Kurşun kaç derecede erir bilmiyor. Kurşun tehlikelidir, rutubet varsa patlar. Bunu bilmiyor adam. Ama Süleymaniye`yi yapan usta, bütün bunları mimar seviyesinde biliyordu, taş ustası kurşunun kimyasını biliyordu. Onun için Süleymaniye, Selimiye ortaya çıkmış. Eğer Osmanlı İmparatorluğu sultanları, bugün bizim ihale yöntemimizle Süleymaniye`yi, Sultanahmet`i, Selimiye`yi ısmarlasaydı, asla böyle bir şey ortaya çıkmazdı. Ne çıkardı? Bugünkü gibi ucube gecekondular ortaya çıkardı.``
Restoratör Selbesoğlu, Osmanlı`nın oturmuş sistemi olduğunu, yapılanların çok iyi arşivlendiğini, eserlerin disiplin içinde yapıldığını anlatarak, günümüzde arşiv sisteminin çok iyi yapılmadığını söyledi. Tarihi eserleri doğru dürüst restore etmek için bilinçli olunmasının önemine işaret eden Selbesoğlu, ``Süleymaniye`yi, Ayasofya`yı tahrip edersek bir daha geri getiremeyiz`` dedi.
Kaynak : Milli Gazete / 2009-02-06