Restorasyon Forum

Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Restorasyon Forum - Reklam Alanı

Gönderen Konu: Osmanlılaştırılan Süleymaniye  (Okunma sayısı 2746 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

vecih

  • Restorasyon Forum
  • ****
  • İleti: 363
  • Cinsiyet: Bay
  • Okul: MSGSÜ
Osmanlılaştırılan Süleymaniye
« : 08 Nisan 2009, 23:44:57 »
İktidar nostaljik ve füturistik bir Osmanlı mahallesine çevirmeye çalışırken, Süleymaniye pazarlıkla ya da zorla tartışmalı bir geleceğe hazırlanıyor.

Fotomuhabiri Fatih Pınar, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi`nin desteğiyle `kentsel dönüşümün` etkilerini foto-röportajlarla belgeliyor. Pınar kamerasını ilk olarak Perşembe Pazarı`na çevirmişti. Şimdi Süleymaniye üzerine hazıladığı foto-röportajı Ayşe Çavdar`ın yazısıyla sunuyoruz.


Süleymaniye bir Osmanlı mahallesi
olarak şekillenmeye 16. yüzyılda başladı. Bugün bildiğimiz şekle
ise 1950`lerden itibaren bürünmeye koyuldu. Aslında öncülleri de
yok değildi 1950`lerdeki göç dalgasıyla gelen ve bugün şehri idare
edenlerin `köhneleşme` demeyi tercih ettikleri `dönüşüm`ün.
Önceleri Süleymaniye Camii ve etrafındaki külliye ve medrese kompleksiyle
Osmanlı elitlerini yetiştirmekle maruf Süleymaniye, 18. yüzyılda
yoksullaşmaya, 19. yüzyılda ise militerleşmeye başladı.
İnşa edilen askeri kurumlar Süleymaniye`yi başka türlü bir havaya
büründürdü. 1950`lerde Süleymaniye, DP iktidarıyla canlanmaya
başlayan İstanbul sanayiine yakın konumuyla hızlı bir şekilde
göç almaya başladı. Ahşap konaklar Anadolulu misafirlerini ağırlamaya
koyuldular...
Yangınlar
1977 Süleymaniye SİT alanı ilan edildi ve Türkiye`deki
kültürel miras koruma uygulamalarının problemli yönleri burada
da gözlemlenmeye başlandı. Ahşap evler tarihi miras sayıldıkları
için tamir edilmeleri bin türlü bürokrasiye bağlanıyor ve bu yüzden
ya yıkılıyor ya da bilinçli bilinçsiz yangınlarla yok oluyorlardı.
1994-2004 yılları arasında Süleymaniye`de yaklaşık 150 tarihi
ev küle döndü. Her yangından sonra başlayan `otopark ya da
inşaat mafyası yaptı`, `bilinçli olarak kundaklandı` söylentileri
kısa zamanda ilginçliğini kaybetti.
1982`de dönemin Cumhurbaşkanı
Kenan Evren`in devreye girmesiyle 130`a yakın ev restore edilmesi kaydıyla
İstanbul Üniversitesi`ne verildiyse de böyle bir çalışma hiçbir
zaman yapılmadı. Üniversite bölgedeki evlerin üzerine `Bu
bina İstanbul Üniversitesi`nin koruması altındadır` mealinde
bir küçük tabela çakmakla yetindi.
UNESCO
Süleymaniye`nin kaderinin
1985`te mahallenin UNESCO Tarihi Miras Listesi`ne dahil edilmesiyle
değişebileceği düşünülüyordu. Ancak bu da olmadı. Fener-Balat`ta
iyi niyetle başlayıp soylulaştırmayla sona eren tarihi mahalle iyileştirme
projesi hem İstanbul Büyükşehir hem de Fatih Belediyesi için bir
model oluşturdu. Esasında `Beyoğlu Yasası` olarak da bilinen
5366 numaralı yasanın kabulüyle Süleymaniye`nin soylulaştırılması
için de yasal zemin üretilmiş oldu. Fener-Balat ve Sulukule ile birlikte
Süleymaniye de bu yasa kapsamında 24 Mayıs 2006 tarih ve 10501 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı ile yenileme alanı ilan edildi.
Belediyenin yenileme projesi
uygulamayı düşündüğü bölge toplam 938 bin 718 metrekarelik bir
alanı kapsıyor ve bu alanda 728 tescilli, 1239 tescilsiz yapı bulunuyor.
İBB ile Fatih Belediyesi arasındaki protokol Süleymaniye`de yenileme
projesinin uygulama sürecini diğerlerinden bir miktar farklılaştırmış
durumda. Süleymaniye`deki uygulamanın diğerlerinden en temel farkı
ise KİPTAŞ`ın burada doğrudan bina satın alarak mülk sahibi kimliğiyle
projeye dahil olması.
Projenin taraflarından biri ise kaçınılmaz
olarak TOKİ, zira TOKİ bu yenileme alanında uygulanacak projelere
kendi mülkiyeti altındaki binayı restore ederek katılacak mülk
sahiplerine proje bedelinin yüzde 70`ini 10 yıl vade ve yüzde 4 faizle
kredi sağlıyor. Proje için gereken fon ise Kültür Bakanlığı
ve İl Özel İdaresi`nden sağlanıyor. Ayrıca tanımı tam olarak
yapılmamış bir de `sponsorluk` kurumundan söz ediliyor
projede. Bu bölgede yapılacak projelere bağış ve yardım gibi araçlarla
katılanlara yüzde 100 gelir vergisi indirimi sağlanacağı ifade
ediliyor.
`Osmanlı Mahallesi`
Proje görünürde bölgedeki
ahşam ve kagir yapıların restore edilmesini amaçlıyor. Böylece
moda kullanımıyla Süleymaniye`nin `Osmanlı mahallesi`
kimliğinin yeniden canlandırılması planlanıyor. Bu fikir Murat
Belge`ye bile uzaktan bakınca hoş görünüyor. Keza, 13 Eylül 2008`de
Taraf Gazetesi`ndeki köşesinde Süleymaniye`de başlayan hareketlenmenin
verdiği heyecanla şunları söylemişti: `Bunlar `otorite`nin,
`yönetim`in yaptığı işler değil, toplumun içinden çıkmış
bireylerin yaptıkları. `Olsa` diye ne zamandır beklediğimiz şeyler
böyle böyle başlıyor.`
Ama yakından bakıldığında
mevcut hareketliliğin tam anlamıyla bir canlanma olmadığı anlaşılıyor.
Örneğin avan projenin Yenileme Kurulu`nca onaylanmasından bir müddet
sonra, 25 Eylül 2007`de bir açıklama yapan UNESCO`nun İstanbul Yürütme
Komitesi gidişattan duyduğu hoşnutsuzluğu açıkça dile getirmişti.
Komitenin projeden algıladığı yöntem, adı restorasyon konulan
işlemlerin tarihi yapıları yıkıp çelikle yeniden inşa etmek anlamına
geldiğiydi.
Komite üyeleri Prof. Dr. Nur Akın ve Doç. Dr. Deniz
İncedayı, Osmanlı ahşap mimarisinin en güzel örneklerinin bu projeyle
birlikte tamamen ortadan kaldırılacağını ifade etti. Daha da fecisi,
komitenin projeyle ilgili detayları basından öğrenmek durumunda
kalmasıydı. Belediyenin kendilerini haberdar etmesi gerektiğini söyleyen
komite üyeleri, Türkiye`nin de altında imzasının bulunduğu 2005
tarihli Viyana Sözleşmesi`ni hatırlatarak yapıların yıkılıp
yeniden yapılmasının söz konusu olamayacağını kaydettiler. Komite
üyelerinden Akın`a göre proje `bir cinayet`ti. Bir başka
komite üyesi ve Ulusal Ahşap Birliği üyesi Emine Erdoğmuş ise
projenin Süleymaniye`yi `müsamere dekoru`na dönüştüreceğini
söyledi. Dahası maliyet de abartılmıştı.
Müze kent olacak!
KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet
Yıldırım`ın bizzat yaptığı bir açıklama Erdoğmuş`un her
iki tespitinde de hayli doğruluk payı olduğunu gösteriyor. Yıldırım
şöyle diyor: `Tarihi yarımadadaki o mistik havaya uygun Osmanlı
Türk mahallelerini canlandırıyoruz. Bizim restore edip satacağımız
evlerle Haliç sırtlarından Süleymaniye`ye kadar geniş bir bölgede
hızlı bir yenilenme süreci başlayacak. Bu projeyle İstanbul`a yılda
10 milyon turist çekebilecek bir müze kent ortaya çıkacak. 1280
evlik projede, biz 300 evi üstlendik ve şu ana kadar 20 trilyon lirayla
101 evi satın aldık. Diğerlerini ya ev sahipleri yapacak ya da Büyükşehir
Belediyesi istimlakla restorasyonlarını üstlenecek.`
Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim
Üyelerinden Dr. Besime Şen, Süleymaniye`deki 1280 evden yalnıca
301`inin iyi durumda edildiğini söylüyor. Projenin esas olarak
henüz TBMM`de bekleyen ancak AKP`nin yerel seçimlerden sonraya
ertelediği Kentsel Proje Yasası`nın kabulünden sonra hızlanacağını
da ifade ediyor. Bu proje çerçevesinde Süleymaniye ile birlikte Ayvansaray,
Yedikule, Zeyrek, Cankurtaran, Kumkapı, Gedikpaşa, Laleli, Fener,
Balat, Eyüp, Tarlabaşı ve Üsküdar`da yaklaşık 10 bin binayı
kapsayan dönüşüm projesi hızla hayata geçirilecek. Yalnızca Süleymaniye
ve çevresinde dönüşüm projesinden evi ya da işyeri dolayısıyla
etkilenecek olan nüfus 10 bini buluyor.
Bu etkilenmenin boyutu ise
mevcut mülk sahipliği durumuna göre değişiyor. Projeye TOKİ`den
kredi almak ve kendi evini restore ettirmek suretiyle katılanlar yalnızca
borçlanmakla kalmış oluyorlar. Projeye katılmamayı tercih edenleri
ise Süleymaniye özelinde iki tür akıbet bekliyor. İlki evlerini
KİPTAŞ`a satmak zorunda bırakılmaları, ikincisi ise buna da razı
olmazlarsa `acil kamulaştırma` kapsamında belediye tarafından
uygun görülen bedel karşılığında mülklerini terk etmeleri.
Bölgede
mülk sahibi değil de kiracı olarak bulunanlara ilişkin ise herhangi
bir özel düzenleme bulunmuyor. Ancak belli bir direniş gösterildiğinde
gönülsüz de olsa ilçe ya da Büyükşehir Belediyesi`nin kiracılara
da çeşitli `kolaylıklar` sağladığını Sulukule örneğinden
biliyoruz. En iyi ihtimalle kendilerine borçlanmak suretiyle taşınabilecekleri,
kent çeperinde TOKİ tarafından inşa edilmiş sosyal konutlardan
birisi uygun görülüyor. Rakamlar belediyece açıklanmamakla birlikte
Süleymaniye`de bugüne kadar 101 binanın kamulaştırıldığı,
200 kadar binanın da KİPTAŞ tarafından satın alındığı biliniyor.
Ancak ne kamulaştırma ne de KİPTAŞ`ın satın alma faaliyeti sorunsuz...
Projenin geçmişinde ve geleceğinde
barındırdığı muhtemel uygunsuzlukları ele veren bir haber durumu
bir miktar özetliyor. İlçe belediyeleri yenileme ya da dönüşüm
bölgelerinde vatandaşları ikna etmek için genellikle belediye başkan
yardımcılarını görevlendiriyor ve hane hane dolaşarak gerekirse
pazarlık usulüyle mülk sahiplerini evlerini satmaya ya da projeye
ortak olmaya ikna ediyorlar.
Süleymaniye özelinde ise KİPTAŞ bizzat
mülk satın aldığından bu iş için özel bir `pazarlıkçı`
görevlendirmiş durumda. Süleymaniye ve Vefa`da evlerini KİPTAŞ`a
satan 40 kişinin açtıkları davada ortaya koydukları iddialar
bu pazarlıklarda ne türden argümanlarla oynandığı konusunda şüphe
yaratır nitelikte. Çünkü davacılar KİPTAŞ adına kendileriyle
muhatap olan Hamit Çalışır`ın onları evlerini ya da iş yerlerini
satmamaları halinde elektrik ve sularının kesileceği şeklinde tehdit
ettiğini iddia ediyorlar. Dahası Çalışır`ın kendisini belediye
başkan danışmanı olarak tanıttığını, pazarlık yapmaya zabıtalar
2009-04-08 Bianet http://www.bianet.org
eşliğinde geldiklerini, tehditler karşısında korktukları için
mülklerini satmaya razı olduklarını söylüyorlar.
KİPTAŞ yetkililerinden
Ali Kuru Mahmutoğlu ise doğal olarak iddiaları yalayanlıyor ve Çalışır`ı
`Belki üslubu sert olabilir ama kanunsuz bir şey yapmadı. Sonuçta
bizim görevlendirdiğimiz biri` diyerek koruyor. Çalışır de benzer
şekilde `Ben KİPTAŞ adına mülk sahipleriyle tek tek görüştüm.
Pazarlık yaptım ve anlaştım. Kesinlikle zorla çıkarılma yok`
diyor. Öte yandan mahalle sakinleri, Çalışır`a, dolayısıyla
KİPTAŞ`a `hayır` cevabı verenlerin elektrik ve sularının
kesildiğini doğruluyorlar.
Pazarlıkla ya da zorla Süleymaniye
tartışmalı bir geleceğe hazırlanıyor. Resmi tarih söyleminin
ezberlettiği bir Osmanlı mitinden türetilmiş nostaljik ama aynı
zamanda fütüristik bir `mahalle` mevcudun yerini almak üzere
cilalanıyor. Tarihi yarımada `binlerce turistin gelip ceplerindeki
canım euroları bırakacakları` bir tür `eğlence parkı` görünümüne
alıştırılıyor. Orada olmaları çok değil 40-50 yıl öncesinin
ekonomi-politikaları ile sağlanmış kuşakların çocukları ise
birer fazlalık olarak görülüyor.
Mahallenin Osmanlı kimliği bir
tür ticari yatırım olarak yeniden canlandırılmaya çalışılırken,
zaman içinde evrimleşerek varlığını korumuş hakiki mahalle eski
bir giysi gibi bir kenara fırlatılıyor. Şimdilik ve verili imkânlar
çerçevesinde durum ancak mülkiyet aktarımı babında dava konusu
olabiliyor. Zaten proje tamamlandığında, yani Süleymaniye mahallesinin
yerini onun dijital baskı kalitesindeki fotoğrafı aldığında konuşulacak
fazla bir şey kalmayacakmış gibi görünüyor
Güzel sanatlarda muvaffak olmak, bütün inkilaplarda başarıya ulaşmak demektir. Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki, medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla yer almaktan ilelebet mahrum kalacaklardır.”   M.KEMAL ATATÜRK

 

* Bizi Takip Edin

SimplePortal 2.3.7 © 2008-2024, SimplePortal