Restorasyon Forum

Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Restorasyon Forum - Reklam Alanı

Gönderen Konu: Bursa Tarihi Dokusu  (Okunma sayısı 7108 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

JeoPardy

  • Restorasyon Forum
  • ****
  • İleti: 356
  • Cinsiyet: Bay
Bursa Tarihi Dokusu
« : 06 Ağustos 2009, 17:22:13 »



Bursa Saat Kulesi (Osmangazi

--------------------------------------------------------------------------------
 
Bursa Saat Kulesi, Tophane semtinde Osmangazi ve Orhangazi türbelerinin yakınındaki park içerisinde Abdülaziz döneminde (1861-1876) yapılmıştır. Bu kule kare planlı ve dört katlı idi. Kesme taştan yapılan kulenin ikinci ve üçüncü katlarında bir balkon bulunuyordu. Kulenin her cephesinde sivri kemerli birer pencere, yanında da birer niş vardı. Kulenin üçüncü katında Bursa’ya bakan yüzünde yuvarlak kadranlı bir saat bulunuyordu. Bu kule yıkılmış ve günümüze gelememiştir. Kulenin ne zaman yıkıldığı konusunda da herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Bugünkü saat kulesi ise, yine aynı yerde Vali Reşit Mümtaz Paşa ve Belediye Reisi Mehmet Emin Bey zamanında 2 Ağustos 1904’te yapımına başlanmış, 31 Ağustos 1905’te de tamamlanmıştır.

Kule 33 m. yüksekliğinde kesme taştan yapılmıştır. Kuleye dört basamaklı yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir. Kulenin içerisinde 89 basamaklı ahşap bir merdiven bulunmaktadır. Kulenin kare gövdesini beş profilli saçak altı parçaya bölmektedir. Her katın cephesinde yuvarlak kemerli, dikdörtgen birer pencere bulunmaktadır. En üst katın her bir yüzüne de yuvarlak kadranlı birer saat yerleştirilmiştir. Ağırlıklarla çalışan bu saatin çanının çapı 90 cm. dir.
 


İznik Surları ve Sur Kapıları (İznik)

--------------------------------------------------------------------------------
 


İznik’teki Bizans dönemi eserlerinin başında surlar ve sur kapıları gelmektedir. İznik’te Bizans öncesi yapılan Helenistik Çağ surlarından hiçbir iz günümüze gelememiştir. Yörede yapılan kazılarda da onlarla ilgili bir kalıntıya rastlanmamıştır. İznik Gölü çevresindeki surlardan ve Göl Kapısı’ndan da bir kalıntı bulunamamıştır.

Roma dönemi surlarının üzerine yapılan Bizans surları ve Osmanlının onarımları ile bu surlar Anadolu’nun en iyi korunmuş savunma sistemleri arasındadır. Helenistik dönemin önemli bir yapılanması olan Hippodamos planı düzeninde, birbirini kesen caddelerden oluşan şehir planında İznik’in iki ana caddesi Antik Cardus ve Decumanus sur kapılarına kadar uzanmaktadır. Bizans sur kapılarından günümüze İstanbul, Lefke ve Yenişehir Kapısı gelmiş, Göl Kapısı, Hotos Kapısı ve duvarlardaki diğer küçük kapılardan önemli bir kalıntı günümüze ulaşamamıştır. Bunlardan Lefke ve İstanbul kapıları Roma zafer takları biçiminde olup, MS.123 yılındaki depremden sonra surların içerisinde kalmıştır.

İznik surları güneybatıda zikzaklar çizerek uzanmaktadır. İznik surları ile ilgili ilk bilgileri Strabon vermektedir. Helenistik dönemde 16 stad (2.893) uzunluğundaki ilk şehir surlarının kalıntıları günümüze gelememekle beraber, o dönemde şehrin daha küçük olduğu ve surların da küçük kapsamlı olduğu anlaşılmaktadır. Günümüze gelen surların büyük bir bölümü MS.258-259 yıllarında Trakya’dan gelen göçlere karşı koyabilmek için İmparator Gallienus (253-260) zamanında yapılmaya başlanmış, Marinus, Quietus (260-261) döneminde çalışmalar devam etmiş, eski surlar yenilenmiştir.

İstanbul Kapısı yakınındaki burçlarda bulunan bir kitabede şehrin 727’de Arap ordularınca kuşatıldığı ve surların güçlendirilmesi için de İznik tiyatrosunun kesme taşlarının sökülerek burçlarda kullanıldığı öğrenilmektedir. İmparator III.Leon ve V.Constantinius’un özellikle surları güçlendirdiği ele geçen kitabelerden öğrenilmektedir. MS.740 yılındaki deprem İznik sur ve burçlarının bazı bölümlerini yıkmış ve İmparator II.Mikhail (847-867) 859 yılında surları yeniden düzenlemiştir. İznik’teki 1065 depremi surlara zarar vermiş ve Bizans imparatorluğu sırasında bu sırlar yeniden onarılmıştır. Laskarisler döneminden günümüze gelen bu surlar düzgün bir planı olmamakla beraber 4.970 m. uzunluğunda son derece düzgün bir savunma hattını oluşturmuştur.

İznik’te günümüze gelebilen surlar; ana surlar, ön surlar, hendekler ve kapılar olmak üzere dört ayrı bölümden meydana gelmiştir. Bunlardan ana surlar, 11 m. yüksekliğinde olup kare ve yarım yuvarlak kulelerle desteklenmişlerdir. Bunların önünde 16 m. uzaklığında daha alçak bir ön duvar ile içi su ile doldurulmuş bir hendek bulunuyordu.

Duvarlar üç sıra taş ve üç sıra tuğla ile örülmüştür. Bu yapı sistemi ile İznik surları İstanbul surlarına benzemektedir. İznik’in her iki sur duvarının da birbirlerinden 60-70 m. aralıklarla yerleştirilmiş, ana surda 108, dış surda 130 olmak üzere toplam 238 kulesi bulunuyordu. Roma ve Bizans döneminde yapılan bu surlardan Roma dönemine ait olanlar tuğladan, Bizans dönemine ait olanlar ise tuğla ve moloz taştan karışık olarak yapılmıştır. Kuleler genellikle iki katlı olup, katlar arasındaki üst örtüyü tonozlar meydana getirmiştir. Yakın tarihlere kadar bu kulelerin içerisinde freskoların bulunduğu da anlaşılmaktadır. Kulelerde sur duvarlarında olduğu gibi daha önceki dönemlere ait devşirme parçalar, mermerler çokça kullanılmıştır. Son derece sağlam ve korunaklı yapılan bu surlar Arap akınları, Haçlı seferlerine ve Selçuklulara karşı direnmiştir.

İstanbul’un Haçlılar tarafından 1204’te ele geçirilmesinden sonra Bizans imparatoru ve yönetimi İznik’e gelip burada Bizans İmparatorluğunu devam ettirmişlerdir. 1204-1261 yılları arasındaki bu dönemde İznik surları onarılmış, ön surlar yeni burçlarla desteklenmiştir.

Surlarla ilgili bilgileri ilk kez 1553-1555 yıllarında İznik’e gelen Besbek ile Dernschwam, Ch.Texier (1833), Fr.Von der Goltz (1891-1892), A.Korte (1893-1895) vermiş, plan ve krokilerini çizmişlerdir. Onların bu çalışmaları günümüzde yapılan kazılara ışık tutmuştur.

İznik sur kapılarından İstanbul ve Lefke kapılarını Roma İmparatoru Hadrianus’un(117-138), Yenişehir ve Göl kapılarını da İmparator II.Claudius Godhicus’un (268-270) yaptırdıkları ele geçen kitabelerden öğrenilmiştir. Roma İmparatorluk dönemi mimarisinin teknik ve üslubunu yansıtan bu kapılar aynı zamanda birer zafer takı görünümündedirler.


İstanbul Kapısı

İstanbul Kapısı İmparator Hadrianus zamanında, MS.70-71 yıllarında yapılmıştır. Bugün İznik’in kuzeyindeki Atatürk Caddesi’nin surlarla birleştiği yerde olan bu kapı çeşitli dönemlerdeki onarımlardan sonra günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir. Roma ve Bizans dönemlerinde İstanbul’a giden yolun buradan başlamasından ötürü İstanbul Kapı ismi ile anılmıştır.

Kapının önündeki dış kapı ön sura ait olup, iki yanında iki silindirik küre bulunmaktadır. Bir sıra moloz taş, iki sıra tuğla ile yapılmış olan kapının üç yöne bakan birer mazgal penceresi bulunmaktadır. İstanbul Kapısı kuleler arasındaki yolun ortasında olup, yan ve üst söveleri silindirik, koyu renkte granit sütunların hatıllar ve demir kuşaklarla birbirlerine bağlanmasından oluşmuştur. Burada bulunan sövelerin üzerindeki büyük kemer köşe duvarlarının üzerine oturtulmuştur. Ayrıca kemer ile söve arası da tuğla ile örülerek doldurulmuştur. Üstteki yatay sütunun uçları konsollarla takviyeli olup, dışarıya çıkıntı yapmaktadır. Kapı üzerinde yüksek kabarma olarak yapılmış bir savaş sahnesi görülmektedir. Bu kabartmaların üst kısmında da Pampfilya tipi bir lahit kapağı görülmektedir.

İstanbul Kapısı 2.80 m. genişliğinde, 2.75 m. yüksekliğindedir. Kapının kuzey ve güney cepheleri aynı yapı özelliğini taşımaktadır. Bu kapı orta kapıdan biraz farklı bir eksendedir. Bizans döneminde Theodor Laskaris XIII.yüzyılda buraya bir demir kapı eklemiştir. Ana geçidin her iki yanında 3,50 m. uzunluğunda, 0,90 m. genişliğinde yayalar için iki geçit yapılmıştır. Bu geçitler üzerinde de kurt dişi lentolardan oluşan beyaz mermer bezemeler dikkati çekmektedir. Kapının iki yanına nöbetçi odaları yerleştirilmiştir. Kapının şehre bakan yüzünde bir kitabe olduğu, çivi deliklerinden anlaşılmaktadır. Bu deliklere dayanılarak okunabilen kitabede; “Gaius, Cassius Chrestus’un çabasıyla yapımı tamamlanan bu eseri Prokonsil M. Plancius Varus imparatorların yüce evine ve eyaletin başşehri Nikaia’ya adadı” yazılıdır. İstanbul Kapı’sındaki bu yazıtlar Roma İmparatoru Vespasian (69-79) ve İmparator Titus’un (79-81) müşterek yönetimleri sırasında yazılmıştır. Kitabede ismi geçen M. Plancius Varus İznik’in önemli bir kişisi olup, Bithynia ve Pontus eyaletlerinde prokonsillük yapmıştır.

Kapının kuzey ve güney cephelerinde, geçitlerindeki nişler içerisinde Roma döneminde heykellerin bulunduğu, Bizans dönemlerinde de onların yerine fresklerin yapıldığı günümüze gelen izlerden anlaşılmaktadır. Roma döneminde yapılmış olan ana kapının yanında sur duvarlarına bağlanan bir iç avlu, bunun güneyinde de İznik’e girişi sağlayan bir iç kapı bulunmaktadır. Bu kapı 4.15 m. yüksekliğinde, 4.01 derinliğinde iki kanatlı ahşap bir kapı ile kapatılıyordu. Bunun iki yanında da 1.75 m. genişliğinde yayalar için geçitler bulunuyordu. Burada bulunan ve tiyatrodan sökülmüş bir taşın üzerinde de Grekçe; “Düşmanın cüretinin, tanrının yardımıyla, utanca dönüştüğü şu yerde, Hıristiyan dostu krallarımız Leon ve Constantinius, yüz basamaklı bir zafer kulesi yaptırdılar. Coşku içinde giriştikleri bu işi gerçekleştirerek, Nikaia şehrini içten bir gayretle onardılar. Her üne laik saray mabeyincisi patrik Artavasdos’un yapıtın tamamlanmasında büyük emeği geçti” yazılıdır. Ayrıca tiyatrodan buraya getirilen, MS. II.yüzyıla tarihlenen sakallı bir mask da bulunmaktadır. O zamanki inanışa göre bu masklar kenti kötü ruhlardan ve düşmanlardan korumak amacı ile buraya yerleştirilmiştir. İç kapının kuzeybatı yüzeyinden kazınmış bir büst kabartmasının Büyük İskender’e ait olduğu belirtilmektedir.


Lefke Kapısı

Lefke Kapısı, İznik’in doğusunda, Kılıçarslan Caddesi’nin sonundadır. Bu kapı, Osmaneli’ne açılan yoldan ötürü bu isimle tanınmıştır. İznik’in 13 km. doğusundaki Karadin yerleşim yerinden ötürü bir süre “Karadin Kapı” ismi yakıştırılmıştır. Osmanlı döneminde haç yolu üzerinde bulunduğundan ötürü de bir süre bazı gezginler buradan “Şam Kapı” ismi ile söz etmişlerdir. İmparator Hadrianus (117-138) bu kapıyı iki yanındaki kuleleri ile birlikte bir zafer takı biçiminde yaptırmıştır.

Lefke Kapısı’nın ana giriş kemerinin güney ayağı üzerinde dokuz satırlık bir Grekçe kitabe bulunmaktadır; bu kitabede “Uğurlu olsun, eyaletin başşehri Nikaia Gaius teşekkür eder” yazılıdır. Kitabede ismi geçen kişi büyük olasılıkla Caius (Julius Basus) veya Gaius (Cassius Chrestus)’dur. Kapının kente bakan yüzündeki arşitrav üzerinde iki satırlık bir yazı vardır. Burada, “İmparator Kayser, Tanrı Traianus Parthicus’un oğlu Tanrı Nerva’nın torunu, halkın egemenlik yetkisini kendinde taşıyan (Tribunicia Potestas), Traianus Hadrianus Augustus’a, Augustusların en dindar Neokoru, Dionysos ve Herakles soyundan gelen, Bithynia ve Pontus’un birinci şehri, imparatorların en kutsal senatosunun kararları uyarınca Metropolis olan Nikaia sundu” yazılıdır. Lefke Kapısı’nın kente bakan yüzünde yaya geçişi üzerindeki nişte bir kitabe daha bulunmaktadır. Burada, “Proconsul ve şehrin patronu M. Plancius Varus’u dostu Cladius Quintianus onurlandırdı” yazısı bulunmaktadır. Bu yazıtlardan da anlaşılacağı gibi, Plancius Varus’un bir mermer heykeli bir niş içerisinde bulunuyordu.

Lefke Kapısı’nın batı ve doğu cepheleri aynı özellikte yapılmıştır. Bugün kapının 1.80 m.lik kısmı toprak altında kalmıştır. Kapının iki yanında 0.88 m. genişliğinde, 3.60 m. uzunluğunda yaya geçitleri bulunmaktadır. Bunların ortasındaki yuvarlak kemerli asıl giriş 4.30 m. genişliğinde ve toprak altında kalan kısımlar dışında 3.70 m. yüksekliğindedir. Yan geçitlerde kurt dişi motifli lentoların üzerinde akantus yapraklı başlıklar ve kemerlerle çevrili nişler görülmektedir.


Yenişehir Kapısı

İznik’ten Yenişehir ve Bursa yönüne giden yolun başındaki Yenişehir Kapısı, Roma döneminde MS.I.yüzyılda İmparator Cladius zamanında yapılmıştır. Bu kapı da çeşitli dönemlerde tahrip olmuş ve onarılmıştır.

Yenişehir Kapısı, diğer kapılar gibi üç bölümden meydana gelmiştir. Dışarıdan kente girişi sağlayan ilk kapı ön sura bağlıdır. Bu kapı da önceki dönemlere ait devşirme parçalardan yapılmış ve surla birleştirilmiştir. Dış kapı 4.20 m. genişliğinde, 5.75 m. yüksekliğinde, 3.10 m. derinliğindedir. Tuğla kemerli kapı ahşap hatıllarla sınırlandırılmış, iç kısımları tuğla ile örülmüştür. Günümüze gelen izlerden kapının iki kanatlı olduğu anlaşılmaktadır. Ana surla bağlantılı orta kapı ise, dış kapının 15 m. kuzeyinde olup, oldukça sade yapı tekniği göstermektedir. Bu kapı 3.50 m. genişliğinde, 5 m. yüksekliğinde ve 3.95 m. derinliğindedir. Roma döneminde yapılan bu kapı kesme taştan yapılmıştır. Kemeri üzerinde sade bir silme görülmektedir. Kapının üst kısımları tamamen yıkılmış olduğundan yeterli bilgi bulunmamaktadır. Doğusunda tuğladan iki katlı silindirik, üzeri kubbeli bir kulesi vardır.Batı yönündeki kulenin yalnızca temel izleri görülmektedir. Orta kapıdaki izlerden Lefke Kapısı’na konulmuş olan kitabenin burada da tekrarlandığı anlaşılmaktadır. İç kapıya kare bir avludan sonra ulaşılmakta olup, bu kapıdan da günümüze çok az kalıntı gelebilmiştir. Bunun da antik devşirme malzemeden yapıldığı izlerden anlaşılmaktadır.

Yenişehir Kapıları ile Lefke Kapı’sı arasındaki sur doksan derecelik bir açı ile dönmektedir. Açının bu köşesindeki bir kule içerisinde de Aziz Mikhael’in at üzerinde büyük bir freskosu yakın tarihlerde bulunmuştur. Ancak zamanla bu fresko da tahrip edilmiştir.

İznik surlarının göl kıyısında kalan uzak kesimlerinde de Laskarisler döneminde diğerlerinden çok daha alçak bir ön sur yapılmış ve bunun önüne de gölün suyundan yararlanılarak bir su hendeği kazılmıştır.
 
   


Abdal Köprüsü (Osmangazi) 

--------------------------------------------------------------------------------
 
Abdal Köprüsü, Acemler ve Hürriyet Mahalleleri arasında Bursa, Mudanya yolunda, Nilüfer Çayı’nın üzerindedir. Köprüyü Abdal Çelebi isimli bir tüccar 1669 yılında yaptırmıştır. Bursa Salnamelerine göre (1906) 12 gözlü olan bu köprünün iki ucu toprak altında kalmıştır. Köprü 64 m. uzunluğunda, 4.75 m. genişliğindedir. Orta kısım yol seviyesinden biraz daha yüksekte ve sivri kemerlidir.

Köfeki taşından yapılan köprünün kuzey tarafında bir mihrap nişi, ayakları üzerinde de selyaranlar bulunmaktadır. Bu köprü 1971 yılında Karayolları tarafından onarılmıştır.

 

ikvtk
  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 7
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Bursa Tarihi Dokusu
« Yanıtla #1 : 06 Ağustos 2009, 17:36:55 »
Birbirinden değerli nadide yapılar acaba kaçımız bu değelerin farkında, paylaşım için tşk ederim.
ilk ve tek

Gülçin

  • Restorasyon Forum
  • **
  • İleti: 84
  • Cinsiyet: Bayan
Ynt: Bursa Tarihi Dokusu
« Yanıtla #2 : 01 Mayıs 2010, 18:49:05 »
Beykent Üni. Mimari restorasyon olarak Bursa ya bir gezi düzenlemek istiyoruz bu yazı nereleri gezmemiz gerektigi konusunda cok yardımcı oldu =))ellerinize saglık

 

* Bizi Takip Edin

Son Mesajlar

Ynt: KKTC Lefkoşa Selimiye Camii (Aya Sofya Katedrali) Gönderen: karacanenes
[25 Mart 2024, 12:09:22]


Teknik Personel Gönderen: TAŞYAPI
[24 Mart 2024, 16:13:27]


ÖN MUHASABE VE MİMAR PERSONEL ALIMI Gönderen: osman.blnk
[24 Mart 2024, 10:19:47]


Restorasyon alanında iş arıyorum Gönderen: Sudenur uysal
[22 Mart 2024, 19:19:58]


RESTORASYON ALANINDA DENEYİMLİ İNŞAAT TEKNİKERİ Gönderen: cabiyotlu
[22 Mart 2024, 11:02:48]


Ynt: NAKKAŞ/KALEMİŞİ/RESTARASYON EKİBİ Gönderen: nAKkaŞBey38
[22 Mart 2024, 01:59:53]

SimplePortal 2.3.7 © 2008-2024, SimplePortal