Restorasyon Forum

Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Restorasyon Forum - Reklam Alanı

Gönderen Konu: Sanatın SU hali  (Okunma sayısı 2524 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

vecih

  • Restorasyon Forum
  • ****
  • İleti: 363
  • Cinsiyet: Bay
  • Okul: MSGSÜ
Sanatın SU hali
« : 29 Mart 2009, 22:11:11 »
Beşinci Dünya Su Forumu`nda açılan `İstanbul Suları ve Su Kültürü` adıyla açılan sergi su forumuyla birlikte sona erdi, ancak biz su damlalarının izini takip edince kendimizi başka bir hikayenin içinde bulduk. O hikayenin baş kahramanı Adell Armatür Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ercan Topçu... Topçu, armatür üretimi yapan babasının gel fabrikanın başına geç demesinin ardından vefat etmesi üzerine vasiyetin gereğini yapan bir doktor. Ailesinin üç kuşaktır yaptığı gibi, armatür üretmeye devam eden Topçu, fabrikayla birlikte ailesinden başka bir geleneği, toplama kültürünü de devralmış. Aileden kalan evraklar, el yazmaları, saat ve mühürler ile koleksiyon dünyasına adım atan Topçu, 20 yıldır işin içinde olan profesyonel bir koleksiyoner haline gelmiş. İşte serginin ortaya çıkmasını sağlayan da bu... Hazır armatür üzerine çalışırken, su kültürüyle de ilgili arşiv oluşturan Topçu, neredeyse müzeyi andıran arşivini bize açtı, İşe eski muslukları toplayarak başlayan Topçu`nun Efemera`olarak adlandırılan belge ve dökümanları da görebileceğimiz arşivde neler yok ki... Topçu, 19 yüzyıla ait su faturalarından çeşme karpostallarına, ve gravürlerden İstanbul Memba Suları İşletmeleri`ne ait hisse senetlerine, ibriklerden, nalınlara, şifa taslarından çeyiz testilerine, havludan damacana etiketlerine dek suyla ilgili ne varsa bir araya getirmiş. Topçu, tarihi değerleri korumayı, sosyal bir sorumluluk kabul ediyor.


İNSANI ŞEKİLLENDİREN SU


Topçu`nun müzesindeki eserlerin motiflerini yakından incelediğinizde uygarlıkların yaşam tarzlarınıın sanat eserlerine de yansıttığını görebiliyorsunuz. Örneğin Hun dönemine ait eserlerde, zamanın güç sembolü olan ejderha figürleri ön plana çıkarken, Osmanlı`da bunların yerini daha yumuşak, sanatsal incelikle işlenmiş bitki ve çiçek figürleri alıyor.


Kullandığımız eşyaların motiflerinin kişiliğimiz üzerinde etkili olduğunu biliyoruz. Tek kullanımlık ve fabrikasyon plastik bardaklar kullanan günümüz insanının anı hızlıca yaşamaya çalışırken inceliklerini kaybettiğine tanık oluyoruz. Bu tanıklığımız sergide bir kez daha karşımıza çıkıyor. Hun dönemindeki bir tasın üzerinde kartal varken, Osmanlı`ya ait bir musluğun tutacağıın sarık şeklinde işlenmiş olduğuna şahitlik ediyorsunuz. Eserlere bakarken inceliklerine dalıp gitmemek mümkün değil. Peşkirlerin, sürahilerin öyle naif ve asil bir duruşu var ki tıpkı Osmanlı insanına benziyor. Topçu`nun koleksiyonunda 13. yüzyıldan günümüze muslukların zaman içinde değişen formlarını da görebiliyorsunuz.


DAMACANADAN SIZANLAR


Ercan Topçu`nun müzesini gezerken...


**Tekli ibriklerin ev dışında, leğen ve ibrik kombinasyonlarının ise ev içinde kullanıldığını


**19. yüzyılda Çanakkale bölgesinde her genç kızın çeyizinde testi olduğunu


**Müslümanların ibriklerinde ağırlıklı olarak bitki ve geometrik desenler bulunurken gayri müslim tebanın ise hayvan figürlerine daha sık yer verdiğini


**Eski Hunların güçlü hayvan motifi kullanmalarının nedenininin o hayvanın gücünün kendilerine geçeceğine inanmaları olduğunu


....öğrenebiliyoruz


Şifa Tası: Üzerinde Esma-ül hüsna ve Kuran-ı Kerim`den ayetler, nazar duaları ve şifa ayetlerinin yer aldığı kalem işçilikle yazılan eserlerin 19. yüzyılın sonuna dek kullanıldığı tahmin ediliyor. İç içe geçmeli bardak: Osmanlı zamanında üst düzey bir yetkili tarafından kullanıldığı düşünülen Aznavur işi gümüş seyehat bardağı içi içe geçen üç halkadan oluşuyor. Sultan 2. Abdülhamid tuğralı bardak dönemin şartlarına göre farklı ve portatif.


Mermer Damacana: 1868 yılına ait bu mermer damacana Osmanlı`da çarşıda bardak ile su satılan günlere bir seyahat yaptırıyor. Damacananın üzerinde üç dilde, Osmanlıca, Rumca, Ermenice`Ala Kayışdağı Suyu` yazıyor.


Su matarası: Uzun yolculuklarda kullanılan bu matara 230 yaşında. İlk sahibinin üzerine kendi adını yazdırmasının ardından, matarayı alan diğer kişiler de bu geleneği bozmamış. Üç kez el değiştiren mataranın üzerinde üç farklı mühür var.


Yüksek topuklu nalınlar: Kadınlar bir hamam kazanı alır, bunun içine kendisi için gerekli olan, sabun, tarak, bohça, tas gibi eşyaları doldurur başlarında taşırlardı. Hamama kız bakmak için gitmek bir gelenekti. Genç kızlar evli olmadıklarını belirtmek için yüksek topuklu nalın giyerdi.


29.03.2009

Kaynak:Yeni Şafak
Güzel sanatlarda muvaffak olmak, bütün inkilaplarda başarıya ulaşmak demektir. Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki, medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla yer almaktan ilelebet mahrum kalacaklardır.”   M.KEMAL ATATÜRK

 

* Bizi Takip Edin

SimplePortal 2.3.7 © 2008-2024, SimplePortal