Restorasyon Forum

Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Restorasyon Forum - Reklam Alanı

Gönderen Konu: Ahşap ile ilgili Bilmek İstedikleriniz, Ahşap, Varakçılık, Antik Eserler,  (Okunma sayısı 5284 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

M.Kemal Bektaş

  • Restorasyon Forum
  • ***
  • İleti: 158
  • Cinsiyet: Bay

AHŞAP İLE İLGİLİ BİLMEK İSTEDİKLERİNİZ



AHŞAP İLE İLGİLİ BİLMEK İSTEDİKLERİNİZ
NEDEN AHŞAP:

Doğal, Ekolojik, her an yenilenebilir ve sürekli olan bir kaynaktır ahşap. Sağlıklı, bakımı ve tamiri gayet kolay, ergonomik, dayanıklı ( Aynı oranlardaki ahşap 1 kg beton ve çelikten daha fazla yük taşımaktadır.). Ahşap  Isı yalıtımıyla mükemmel b ir yapı malzemesidir. Üretimi hızlı olan ahşabın her türlü  geri dönüşümü yapılabilmektedir. Direnci yüksektir.



AHŞABIN BOZULMASINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER NELERDİR:

Ahşabın düşmanları
mantarlar, bakteriler, böcekler ve termitler ağacın biyolojik düşmanlarındandır. Bunlardan bazıları ahşabın tamamen yok olmasına bazıları ise sadece görüntü bozukluklarına neden olurlar.
Biz bu bozulmaları Biyolojik, fiziksel, kimyasal olmak üzere üç bölümde incelemekteyiz.

Biyolojik bozulmaya bakteriler, mantarlar, böcekler, termitler neden olmaktadır. Islak ve toprakla temas eden ağaç malzemede; tomruk havuzları, nehirler, sulak topraklar, deniz tahkimatı, maden ocakları, v.s yerlerde bakteriler bozulmalara neden olabilmektedir. Zararları fazla olmayıp renk değişikliği ve kokuya neden olmaktadırlar.
Asıl zararları mantarlar vermektedir. Mantarların dikili ağaçlara, taşıma ve depolama esnasında tomruklara, kullanım yerindeki keresteye, binalardaki ağaç malzemelere zararları büyüktür.
Dünya ölçüsünde dikkate alındığında, mantarların çürüme ile meydana getirdiği yıllık kayıplar çok büyüktür. Dikili ağaçlara arız oldukları gibi, taşıma ve depolama esnasında tomruklara, biçmeden sonra kurutmada ve kullanış yerinde keresteye arız olmaktadırlar.
 Mantarlar basit bitkisel canlılardır. Yapılarında klorofil bulunmayışı ile diğer yeşil bitkilerden ayrılmaktadır. Fotosentez yolu ile kendine besin üretmemekte ve diğer bitkilerle hayvanlara arız olarak beslenmektedirler. Arız oldukları ortamı Küfleri yardımıyla çürüterek zararlı olmaktadırlar.
 Mantarlar, eşeyli ve eşeysiz yoldan oluşturulan sporların çimlenmesi ile çoğalmaktadır. Sporlar yuvarlak veya oval biçimde olup, ancak mikroskop yardımı ile görülebilmektedir. Bir spor çimlendiğinde hüf adı verilen iplikçikler meydana getirmektedir. Hüfler, salgıladıkları enzimlerle, besin ortamında kimyasal bir reaksiyon oluşturmakta ve böylece gelişmeleri için gerekli besin maddelerini sağlamaktadır. Sporlar küçük ve hafif olduklarından hava cereyanı, su ve hayvanlar yardımıyla yayılabilmektedir.
 Ağaç malzemeyi çürüten bütün mantarların gelişmesi için gıda maddesine (odun), yeterli sıcaklığa, rutubet miktarına ve oksijene ihtiyaçları vardır. Bunlardan herhangi birinin bulunmaması halinde mantarlar ya ölmekte, ya da daha iyi şartlara ulaşıncaya kadar herhangi bir gelişme olmadan daima fom (gemm)halinde kalmaktadır.
 
 Sütün ağaçların diri odunu mantara karşı ya az, dirençlidir ya da hiç dirençli değildir. Öz oduna arız olan mantarlar da vardır. Mantarlar hücre çeperine veya hücre içerisindeki maddelere asız olurlar. Hücre çeper maddeleri (selüloz, hemiselüloz, ve liginin) ve hücre içi maddeler (şeker, nişasta, yumurta akı maddeleri, yağlar) mantarların salgıladığı enzimler yardımı ile tahrip edilmektedir.

 Ev Mantarı işlenmiş ağacı en çok yıkımlayan mantar türüdür. Öncelikle iğne yapraklı ağaçları yıkımlar. Mobilya ve doğramaları çürüten en tehlikeli mantardır. Sadece oluşumu sırasında, çevresinden alacağı suya gereksinim duyar. Daha sonraki su gereksinimini kendi bünyesinden sağlar.
 Mantarın en sevmediği iki etken ışık ve temiz havadır. Aydınlık, kuru ve havadar ortamda, ev mantarı gelişme olanağı bulamaz. 5 °C. ile 27 °C, arasındaki sıcaklık ve % 15 ile %30 arasındaki ağaç nemi mantarın gelişmesine ve yayılmasına en uygun ortamdır. 40 °C’nin üzerindeki sıcaklıkta, mantar yaşamını sürdüremez.
 Gelişmiş ev mantarının ağaç üzerindeki görünüşü disk veya kenarları şişkin bir tabak biçimindedir. İçi, pası andıran kahverengidir. Çerçeve biçimindeki kenarları beyazdır. Ortasındaki kalınlığı 1 cm, dolayındadır. Eti andıran yumuşaklıkta bir yapısı vardır. Bu bölüm, mantarın meyvesi sayılır. Üzerinde mantarın üremesini sağlayan sporlar oluşur.
 Ev mantarı çok hızlı ürer. Orta büyüklükte bir mantar başı, gelişme devresinde ve uygun ortamda, bir saatte 50 milyon spor (tohum) üretebilir. Ev mantarının sporları insanlar, aletler, yapı artıkları, hatta rüzgar aracılığı ile yayılabilir. Mantar, 1 metreyi geçen kalınlıktaki duvar veya topraktan bile sızabilir. Bu yüzden ev mantarına, duvar mantarı adı da verilir. Zamanında ve görüldüğü anda yeterli önlem alınmazsa, ağacı kısa zamanda yıkımlar. Çok çabuk yayılan mantar ağacı parçalar. Küçük ve düzgün kenarlı parçalara ayırır. Ağacın rengi demir rengini andıran kahverengine dönüşür.
 Ev mantarı tarafından yıkımlanmış ağaç küflenir. Pis, iğrenç bir koku çıkarır. Ağaçları ev mantarından korumak için alınması gereken önlemler “ağaçların korunması” bölümünde görülecektir.
 Hakiki ev mantarı  tehlikeli bina mantarlarındandır. Daha ziyade iğne yapraklı ağaç ahşabına arız olur. Ayrıca tomruk ve kereste depolarında ve maden ocaklarında da tahribat yaptığı da görülür, tahribatı destrüksiyon çürüklüğü şeklindedir.
 Mantar çevresinin iklim şartlarına uyar. Çürüklüğü meydana getirebilmesi için belirli bir rutubete ihtiyacı olup, havanın nisbi rutubetini ahşaba taşıyabildiği için, kuru ahşaba da saldırabilir. Belli başlı tanınma özeliği; kuru, gevrek ve kolay kırılabilir misel ipleri bulunmasıdır.
 Optimal hayat şartları, çok çeşitli olup, çoğunlukla ahşaba sıkıca tutunmuştur. Et kıvamında tavada yapılmış pasta gibi, beyaz kenarlı şişkinlikleri ihtiva eder. Keskin kenarlı, olmayan katlama yerlerine ortasında şapka tabakası vardır. Bodrum Mantarı  daha ziyade yapraklı ağaç ahşabında destrüksiyon çürüklüğü yapar. Yayılma alanı çok geniş olan bir mantardır. Rutubet ihtiyacını yüksek olmasından ötürü çoğunlukla yeni yapılara, döşemelere arız olur ve büyük bir tahrip kuvveti vardır. Optimal hayat şartları, yüksek rutubet, 25 ile 30 oC sıcaklıktır.
 
 Şapkaları, ince pamuklu, başlangıçta beyazımsı, sonraları zeytuni ile siyah olup köke benzer dallanmış ipleri havi üst yüzeyi vardır. Şapkanın ince kirli ekmek kabuğuna benzer bir yapısı vardır. Kabuk başlangıçta sarı beyaz sonraları gri kahverenklidir. Üst yüzeyinde çoğunlukla siğile benzer ve muhtelif büyüklükte çıkıntılar vardır.

Beyaz gözenekli ev mantarı  bu tür, binalarda, ormanda, maden ocaklardaki direklerde çok rastlanan bir mantardır. Gelişmesi için yüksek rutubet derecesine ihtiyaç vardır; tahrip yeteneği büyüktür. 24 mm kalınlığındaki bir tahtayı bir yılda çürütebilir. Daha ziyade iğne yapraklı ağaç ahşabına saldırır ve destrüksiyon çürüklüğü yapar. Optimal hayat şartları, %40-45 ahşap rutubeti, yaklaşık olarak 25 oC sıcaklıktadır.
 
 Şapkası nadir olarak görülür, ahşaba sıkıca tutunur. Kalın derisi içinde dik olarak borucuklar geçer. Rengi başlangıçta beyaz, sonraları sarıdır. Miseli hakiki ev mantarınki ile karıştırılabilir; 4 mm’ye kadar kalınlıkta olan ipleri beyaz renkte olup kuruduktan sonra da yumuşaktır.

Böcekler ülkemiz için mobilya böceği, ölüm saati böceği ve ev teke böceği  gibi çeşitleri olup zararları ağaçlara, ahşaplara büyüktür.

Fiziksel bozunma
Fiziksel bozulma mekanik aşınma (traverslerde, ağaç köprü, merdiven vb.), hava şartları (yağmur suyu, güneş ışığı, kirlilik vb çevre faktörleri) ve yanma, (15 mm den kalın malzeme yanmada kömürleşme tabakası oluşturmakta, ısının iç kısma yayılmasını engellemekte. İzolasyon etkisi oluşmaktadır.

Kimyasal bozulma ise kuvvetli asit ve bazların tahribatlarıdır.

AHŞABIN FAYDALARI NELERDİR?
Ahşap hafiftir. Kendi ağırlığının az olması nedeniyle bağlantılara  iletilen yüklerde beton ve çeliğe nazaran daha az olur. Bu sebeple temel kesitlerinin daha küçük olması sağlanır.  Ahşabın montajı daha kolay ve çabuktur .Hafif olması beton ve çeliğe nazaran montaj işini daha kolay, daha çabuk ve daha ekonomik olması sağlanır.  Taşınması kolaydır. Atölyeler de anında montaja hazır duruma getirilir. Hafif olduklarında taşınmaları için özel araçlara ihtiyaç yoktur. İşçiliği kolay, imali süratlidir. Montajdan hemen sonra tam yükle yüklenmesinde sakınca yoktur.  Yerinden söküldükten sonra az bir zayiatla tekrar istifade edilmesi mümkündür.  Sıcak bir malzemedir, sıhhidir, şekil vermek (işlemek) kolaydır. İşlenmesi mevsime bağlı değildir.
 Ahşap Asit, baz ve duman gazlarına karşı dayanıklıdır.  İyi bir ısı ve ses yalıtım malzemesidir. Depreme karşı mukavemetlidir. Depremde dahi insanı koruyan can dostu olmuştur. Ahşap doğada yok olabilir, ahşabın çevre kirliliği sorunu yoktur (olanı da değerlendiriliyor bildiğiniz gibi). Yangına karşı en güvenli malzeme ahşaptır. Ahşabın ısı geçirmemesi ve kömürleşme özelliği ile yangına karşı en güvenli malzeme olduğu bilimsel veriler ortaya konarak kanıtlanmıştır.
 Ahşap uzun ömürlüdür, hafiftir, dayanıklıdır. Ahşabı doğru işlendiğinde ve kullanıldığında, "kapı şişti, pencere kapanmıyor" gibi sözleri duymayız. Sağlıklıdır, kolay temizlenir, nefes alır sayesinde bizlerde sağlıklı nefes alırız. Ortam değişikliğinden az etkilenir.
 Ahşabın kullanıldığı ülkelerde ormanlık alanlar artmaktadır. Bir ülkede ahşap tüketimi ne kadar fazlaysa ormanlık alanlar o kadar fazlalaşır. Umarız ülkemizde de ahşap endüstrisi gelişir.
 Ahşap evlerle, sağlıklı, çevreci, ekonomik, ucuz ve uzun ömürlü bir hayata kavuşmak mümkündür.

Ahşap doğanın bize sunduğu en değerli ve eşsiz malzemedir. Dünyanın ilk yapı malzemesi olan ahşap yüzyıllarca yerini ve güvenilirliğini korumuştur. Günümüzde tekrar ahşaba dönüş başlamıştır. Ahşabın güzelliği, faydaları, doğal izolasyonu, depreme karşı direnci, sağlıklı ve uzun ömürlü oluşu gelişmiş ülkelerin ahşabı tercih etmesinin nedenlerindendir
Ahşap yapıların yangına korumasız olduğu düşünülür. Fakat yanan ev değil içindeki eşyalardır. Gerekli kalınlıkta malzeme kullanılmış bir ahşap yapı yangın anında dış yüzeyinin kömürleşmesi nedeniyle kendine doğal bir koruma perdesi meydana getirir ve bu doğal izolasyon alevlerin iç kısma kadar gitmesini geciktirir. Bu sayede taşıyıcı kiriş ve kolonlar saatlerce dayanabilir.
Dünyada ahşap yapılar, beton ve metal yapılara oranla daha çok tercih edilmektedir. Ses ve ısı izolasyonunda ahşabın beton ve metale oranla üstünlüğü vardır. 7 cm kalınlığında ahşap bir duvar, 50 cm kalınlığında beton bir duvarın ses ve ısı izolasyonuna sahiptir.
 Ahşap evlerde yaşayan insanların psikolojik ve fizyolojik açıdan kendilerini çok daha sağlıklı hissetmelerinin nedeni ahşap duvarların doğal yapısı sayesinde nemi evin içine almayacak bir filtre sistemine sahip olmasıdır. Betonarme evlerdeki nem oranının yoğunluğundan romatizma, böbrek hastalıkları, astım ve dolaşım bozuklukları yaşanır. Nefes alan ahşabın bu hastalıklara olumlu etkileri olduğu kanıtlanmıştır. Aynı zamanda beton yapıların çift kat hasır demirlerinin arasından mecburen geçen 220 volt elektrik taşıyan teller manyetik alan oluşturur. Aşırı stresin nedenlerinden biri de, vücudumuzun içinden geçen bu manyetik alandır.
 Günümüz teknolojisinde zaten uzun olan ahşabın ömrü kullanılan doğal ilaçlar sayesinde daha da uzatılabilmektedir. Emprenye dediğimiz bu kimyasallar tamamen doğal malzemelerden üretilmektedir ve ahşabın çürümesini önler
 Ahşap yapılarda yaşayanların fizyolojik ve psikolojik açıdan kendilerini cok daha sağlıklı hisseder. Ahşabın insanla birlikte soluk alır. Romatizma, astım, böbrek hastalıkları ve dolaşım bozuklukları  üzerinde olumlu etkileri vardır. Japon deprem uzmanlarının, tüm dünyada depreme karşı en dayanıklı yapının Osmanlı ahşap karkas sistemi olduğunu açıklamışlardır.   ABD'deki konutların yaklaşık yüzde 90'ının ahşaptır. Şiddetli bir deprem sonrasında hasar gören betonarme bir yapının yıkılmak zorundadır Ancak hasar gören ahşap bir yapının ise kısa sürede onarılıp, tekrar içinde yaşanılabilir hale getirilebilmektedir. Ahşap yapılar çok hafiftir, kolay kolay çökmez. Çökse bile içinde bulunanları korumaktadır.

Tarihten günümüze ulaşan en güzel sarayların, tapınakların ve diğer görkemli yapıların hiçbirinde beton kullanılmamış  ve binlerce yıldır ahşap kullanılması sayesinde  ayakta kalmışlardır. Dünyanın en büyük tarihi üç ahşap yapısından bir tanesinin, 100 metre boyu ve sekiz katlı bir binaya eşdeğer yüksekliğiyle tam 100 yıldır ayakta olan Büyükada'daki Rum Yetimhanesidir.
 


 
 AHŞAP DOĞRAMALARI NASIL KORURUZ?


Ağaçları yıkımlayan zararlıların yapmış oldukları tahribata uygun önlemleri iş işten geçmeden almak gerekir. Bu konudaki bilgisizlik, ve önlem eksikliği, büyük kayıplara yol açar. Ağacın ham gereç olarak, kullanılması oldukça geniş bir alanı kapsamaktadır. Mobilya endüstrisi ve yapı marangozluğunda tüketilen ağacın hastalıklara karşı korunması gerekir. Ağaçların bozucu dış etkilerden, hastalıklardan korunması amacı ile değişik teknikler ve gereçler kullanılır.
 Örtü gereçleri, ağacın hem daha güzel görünmesini sağlar, hemde dış etkilerden korurlar. Katman oluşturan boyalar ve vernikler bu özelliktedirler. Vernik ve boyaların oluşturduğu katman, ağaca yerleşmiş ve onu yıkımlama başlamış zararlıları önleyemez. Böyle zararlıları önlemek ve öldürmek için zehirli koruyucu gereçlerden yararlanılır.

 Ağaçtan üretilen eşya ve yapı elemanlarını korumamız gereken bir etken de ateştir. Ağaç kolay tutuşan ve çok iyi yanan bir gereçtir. Bazı gereçlerle ağaç daha zor yanar duruma getirilebilir. Hastalıklara ve yangına karşı kullanılan gereçlerin uygulanması farklılıklar gösterebilir. Bazıları basit aletlerle, özel avadanlık ve düzen gerektirmeden ağaca sürülebilir. Bazıları ise uzman kişilerin kullandıkları özel düzenlerle sürülebilir.

Ağacı yıkımlayan zararlılara karşı kullanılan koruyucu gereçler zehirlidir. Gereçlerin bazıları önleyici etkileri için seçilir. Önleyici gereç sürülen ağaca mantar ve böcekler girmezler. Bu gruptaki gereçler ağaçlara sürülmek içindir. Diğer grup koruyucu gereçler ise hastalığı giderici, iyileştirici niteliktedir. Mantarları, böcekleri öldürerek etkinlik gösterirler. Zehirli olan, bütün koruyucu gereçler kullanılırken büyük özen gösterilmelidir. Kullananın derisinde, solunum organlarında; sindirim organlarında tehlikeli hastalıklara yol açabilirler. Zehirli koruyucu gereçlerin kullanılışında alınması zorunlu önlemler şunlardır;
 
 1. Zehirli koruyucu gereç, konuyu iyi bilen uzman bir kişi tarafından kullanılmalıdır.
 2. Gereci satan firmanın önerilene kesinlikle uyulmalıdır.
 3. Koruyucu sürülürken özel elbise, gözlük ve eldiven kullanılmalıdır.
 4. Gazlı koruyucularda maske ile çalışılmalıdır.
 5. Çalışma sonunda elbise, gözlük, eldiven ve maske özenle temizlenmelidir.
 6. Zehirli koruyucularla çalışma sırasında bir şey içmemeli ve yememelidir.
 7. Bazı koruyucular kolay yanacak niteliktedir. Bunlar kullanılırken yangın önlemleri alınmalıdır.
 8. Çalışma sonunda koruyucu konulmuş bütün kaplar özenle temizlenmelidir.
 9. Çalışma bitince el, yüz yıkanmalı ve artıklarla çoğunlukla, çırakların oynamaları önlenmelidir.
 10. 0labilecek kaza ve zehirlenmelerde vakit geçirmeden doktora gidilmelidir. Doktora veya hastaneye gidilirken, olaya neden olan gereci veya ayrıntılı isim etiketini de, birlikte götürmelidir.



Koruyucu Gereçlerin Türleri
Koruyucu gereçler eriticilerine ve etki şekillerine göre gruplara ayrılırlar.


1. Suda eriyen koruyucular
 Macun veya tuz halinde satılırlar. Suda erirler. Kurutulmuş ağaçlarda ve %30’a kadar nemli ağaçlarda kullanılırlar. Fırça ile sürülebilir veya tabanca ile püskürtülebilirler. Mantar ve uçan zararlılara karşı etkindirler. Daha çok sağlıklı ağaçlara sürülür ve önleyici özellik gösterirler. Kuru ve yaş ağaca, yeterli derinliğe kadar girerler: Kokusuzdurlar. Kuruduktan sonra üzerlerine boya, vernik v.b. gereçlerin sürülmesine uygundurlar. Suda eriyen koruyucu sürülmüş ağaç; yağmur ve nemden korunmalıdır. Bu önlem alınmazsa bir süre sonra koruyucunun etkisi kalmaz
 
 

2. Yağlı koruyucular
 Eskiden bu grupta en çok kullanılan gereç, taşkömürü katranı idi. Taşkömürü katranının etki derinliği yeterli, etki süresi oldukça uzundur. Ağacı özellikle mantarlara karşı iyi korur. Örneğin taşkömürü katranı emdirilmiş gürgen demiryolu traversin dayanma süresi 50 yıla çıkar. Bu nedenle demiryolu traversleri, maden direkleri, telefon ve elektrik direkleri taşkömürü katranı emdirilerek korunur, Madenkömürü katranının ağaca emdirilmesi, kapalı kazanlarda basınç etkisi ile yapılırsa, ağaca girme derinliği artar.
 Son zamanlarda kimya endüstrisi tarafından bulunan ve yağlı koruyucular grubuna katılan yeni gereçlerle de başarılı sonuçlar alınmaktadır. Yağlı koruyucuların bazıları açık havada kullanılacak ağaçlara sürülür. Bazı koruyucular ise, yalnız yapı içlerinde kullanılan ağaçlara sürülürler. Yağlı koruyucular suda erimez ve nemden etkilenmezler. Kokuları türlerine göre değişir. Dokunma, yeme veya soluk alma yolu ile zehirleme yaparlar. Ağacın gözeneklerini tıkamazlar, Yağlı koruyucuların üzerine vernik boya v.b. katman yapan gereçler sürülebilir. Kapalı kutularda satılır ve öyle saklanırlar .



3. Gazlı koruyucular
 Çıkardıkları gaz etkisi ile ağacı zararlılardan koruyan gereçlerdir. kullanılmaları özel düzeni ve uzman kişiyi gerektirir. Böceklerin yıkımına uğrayan değerli ağaç eşyanın, kurutulması amacı ile kullanılır. Müzelerde bulunan ye ağaçtan yapılmış olan değerli sanat yapıtları, gazlı koruyucularla kurtarılabilir. Zehirli gazla doldurulmuş kapalı bir ortamda bekletilen ağaç eşyanın her tarafı zehirlenmiş olur. Eşyanın içindeki zararlı kurtçuk ve böceklerin tamamı bu yöntemle öldürülebilir.
 Böcek ve kurtçuklarla savaşmanın bir yolu da, ağacı veya ağaç eşyayı sıcak hava etkisinde bırakmaktır. Örneğin 55 °C ile 80 °C sıcaklıkta 1-3 gün bırakılan ağacın içindeki zararlılar ölürler. Bundan sonra ağacın yüzeyine su da eriyen koruyuculardan biride sürülebilir.




AHŞAP KULLANDIĞIMIZ OBJELERDE BAKIM VE ONARIM YAPILIR MI?

Evet yapılır. Tarihe tanıklık yapmış olan tarihi eserlerin gelecek kuşaklara aktarılması için bakım ve onarımları yapılır. Biz buna restorasyon ve konservasyon diyoruz. Geçmişin kültür ve sanatına ışık tutan bu objelere biz kültür varlıkları diyoruz. Kültür varlıklarının aslına uygun hale getirilmesi için yapılması gereken en doğru çalışma ancak konusunda bilgili bir ekip ve yüksek teknoloji ve kimyasal işlemler kullanılarak yapılabilir. Kültürel varlıkların restorasyonu zahmetli ve pahalı bir çalışmadır. Bilinçsizce yapılan onarımlar tarihi dokuya zarar verir ve bu eserler çöpe dönüşür.. Ayrıca, eseri aslından çıkararak başka bir yapı haline dönüştüreceğinden gelecek nesillere de yanlış bilgiler aktarmış oluruz.
Ahşap objede nem oranı ve topografik koşullar, fiziksel ve kimyasal değişikliklere neden olmaktadır. Rutubetli ortamlar, ahşap malzemelerde bakteri ve mantar oluşumuna bağlı çürümeler, renk değişikliği ve bir birine dik çatlaklar oluşturmaktadır. Hava ve nemin de etkisiyle ahşap, bünyesine aldığı rutubeti kuruyup geri vermek sureti ile genleşip büzülecektir. Bu da, malzemede çatlama, yarılma gibi bünyesel deformasyonlara neden olacaktır. Ahşap eserlerin restorasyonunda Yanlış malzemelerin kullanılması da çok sık rastlanan bozulma nedenlerindendir.
Biz ahşabın onarımının yapılmasına restorasyon diyoruz. Restorasyon ahşabın özgünlüğüne zarar vermeden gelecek kuşaklara aktarabilmek için yapılan zorunlu müdahaleler-onarımlardır ve aktif konservasyon çalışmaları içerisinde yer alan bir uygulamadır. Restorasyon, eserdeki bozulmayı önlemek anlamında yapılacak herhangi bir şey kalmadığında yapılması gereken bir uygulamadır. Bu yüzden en son tercih edilen metottur. Çünkü yanlış veya hatalı uygulanması eserin tamamen kaybedilmesine neden olmaktadır.
Ahşabın kimyasal metotla bakımlarının yapılarak uzun süre dayanması amacıyla yapılan işlemlerine de konservasyon diyoruz. Konservasyon objenin, zaman içerisinde oluşabilecek fiziki, kimyevi, biyolojik, mekanik ve bunlar dışında kalan çeşitli tahrip unsurlarıyla bozulup asli hüviyetini kaybetmesini önlemek, belli şartlar altında muhafazasını sağlamak ve sağlıklı bir şekilde yaşayabilmesini temin etmek için koruma amacıyla alınan önlemlerdir. Diğer bir deyişle, çevre koşullarını kontrol altına alarak objeyi çürüme ve bozulmalara karşı kalıcı hale getirmektir. Çünkü çürüme, kimyasal değişikliklerden, böcek ve mikroorganizmalardan, fazla ısı, ışık ve nemden; bozulma ise objenin sergileme, saklama biçiminden veya insan hatalarından kaynaklanmaktadır.
Koruma işlemi yalnızca objenin zarar görmesini önlemek, geciktirmek veya durdurmak için yapılan uygulamaları değil, aynı zamanda gerek pasif gerekse aktif metot ve tekniklerle müdahale etmeyi de kapsamaktadır. Bundan dolayı konservasyon eser için yapılan en zararsız işlemdir ve objeyi mümkün olabilen en az değişiklikle korumaya çalışır.
Karbon kirlenmesi (motorlu taşıt gazları), eserlerin yüzeyinde depolanarak fiziksel ve kimyasal değişimlere neden olmaktadır. Su ve rüzgar erozyonu gibi doğal afetler, eserlerde çatlakların büyümesine neden olmaktadır. Aşırı sıcaklık değişimleri, ahşap eserlerde genleşmelere neden olup malzemenin yıpranmasına neden olmaktadır. Kuşlar, böcekler, fareler gibi hayvanlar da ahşap eserlere  zarar.
Tarih boyunca ağacı işleyip şekillendiren insanoğlu gerek kullanım amaçlı gerekse sanatsal nitelikli eserleri yaratırken, bilgi, sezgi, tasarım, ustalık ve tecrübesini de kullanıyordu. Bu açıdan, ahşap ürünlerin ait oldukları döneme ilişkin sayısız bilgiyi gelenek, kültürel ve sanatsal düzey, sosyal ve ekonomik hayat vb. günümüze taşıyor olmalarından dolayıdır ki titizlikle korunmaları ve gelecek nesillere aktarılmaları gerekmektedir.
Ahşap kültür varlıkları tüm tarihî eserler gibi, iki başlık altında incelenir. İlk gruptakiler genelde mimaride strüktürel öğe olarak yer alan taşınamazlardır; diğerleriyse, fonksiyonel, dekoratif veya sanat eseri niteliği taşıyan ve genellikle küçük boyutlu olan taşınabilir objeler. İlk gruptaki eserler dış şartlara daha çok maruz kaldıkları için daha hızlı yıpranmış, dolayısıyla devamlı korunma ve bakıma gereksinim duymuşlardır. İkinci gruptakiler, daha şanslı olmakla birlikte, bulundukları ortamın kendileri için uygunsuz şartlarından olumsuz etkilenmektedirler.
Dünya üzerinde binlerce çeşit ağaç vardır ve hemen hepsi farklı fiziksel, kimyasal ve biyolojik farklılıklar göstermektedir.
Ahşap eserlerin konservasyon ve restorasyonu yapılmadan önce, bozulma nedenlerinin iyi saptanması gerekir. Konservasyona geçildiğindeyse, öncelikle eserin bulunduğu yerde yapılan müdahaleler tercih edilmelidir. Ancak, çeşitli nedenlerden ötürü mekân değişimi zorunlu ise, tedavi yapılacak ortam ile eserin doğal ortamı arasındaki nem seviyeleri arasındaki farkın aşırı olmamasına dikkat edilmelidir. Eserin yeni yerine adaptasyonu, nem oranı farkının kademe kademe değiştirilmesiyle sağlanır. Ani değişikliklerin çatlama, kavlama, şişme vb. yaratması ve eserin çok büyük zarar görmesi kaçınılmazdır.
 Tarihî değerdeki ahşap obje tek çeşit ağaçtan yapılabildiği gibi, birkaç çeşit ağacın bir arada kullanılmasıyla da üretilebilir. Ayrıca sedef, bağa, fildişi, çeşitli metaller, kâğıt, deri vb. malzemeyle de işlenmiş olabilir. Malzeme zenginliği, konservasyon ve restorasyon müdahalelerini kapsamlı kılar. Eserlerin uğradığı tahribat görsel ve aletli laboratuar analizleriyle saptanır. Sonuçlara göre de uygun tedavi yöntemi seçilir. Ahşap objenin konservasyon ve restorasyon programı, bir hastanın teşhis ve tedavi yöntemlerine benzer. Bu açıdan, tüm verilerin ayrıntılı değerlendirilmesi gerekir. Mikroorganizmaların verdiği zararlara gelince... Böcekler ahşabın içinde yaşayıp onu yiyerek çürütür. Mantarlar da çeşitlerine göre ahşabı ıslak, kötü koku salan bir konuma sokarak yapısını bozar ve yüzeyde giderilemeyen renk lekeleri oluşturur. Ahşabı istila eden mantar ve böcek gibi biyolojik zararlıların faaliyetleri, ortamın nem oranı ve ısı derecelerinin iyi ayarlanmasına paralel olarak, etkin ilaçlı tedaviler sayesinde durdurulur. Ahşap, hücre yapısı gereği ağaçların cinsine göre değişen oranlarda bazı kimyasal maddeleri içermekle birlikte, iki ana maddeden oluşur. Esnek olan selüloz ile ağacın olgunlaşmasını sağlayan lignin, çeşitli yağlar, madensel ve organik maddeler, renk veren boyalar ve su, ağacın diğer bileşenleridir. Bu nitelikleriyle ahşap, bazı böcek ve mikroorganizmalar için besin kaynağıdır. Hem restorasyon ve konservasyonda, hem de yeni ahşap ürünlerde şiddetle bertaraf edilmesi gereken bu zararlılar, olumsuz şartlarda kolaylıkla üreyip yaşamlarını sürdürürler.
 Geçmişte, ahşap objelere yapılan onarımların çoğu eserlerin ömrünü uzatmak bir yana, onlara zarar vermiştir. Tedavi esnasında bu uygulamalar mekanik ve kimyasal yöntemlerle geri alınır ve eser kurtarılır. Titiz bir çalışmayla obje ilk yapıldığı orijinal özelliklerine yaklaşır
 Ahşap bilindiği gibi hücre yapısına sahip, biyolojik faaliyetleri büyüme, beslenme, üreme vb. olan ağaçtan elde edilir. Hücreler, bu faaliyetlerini ağacın kesilmesiyle yitirmesine karşın, dış dünyayla ilişkiyi tamamen kesmez. Karşımıza, bulunduğu ortamın nemiyle sürekli alışveriş halinde milyonlarca hücreden oluşan bir yapı çıkar ortaya. Ahşapta sürekli devam eden bu özelliğe “higroskopi özelliği” adı verilir. Hücre yapısına sahip tekstil, deri, kemik, kağıt vb. tüm organik kökenli objeler de bu özelliği gösterir. Çevresiyle gerçekleştirdiği nem alışverişi ahşapta bazı olumsuzluklara yol açar. Ortamın bağıl nemi ahşabın bünyesindeki nem seviyesinden az ise, ahşap içerdiği fazla nemi dışarı vererek kurur ve ufalır. Ortamın bağıl nemi ahşabın neminden fazla olduğu tersi durumda, ahşap ortamın nemini bünyesine çeker ve hücreler suyla dolarak şişer. Sonuçta, kütle boyutu büyür. İşte, ahşabın çalışması denilen küçülme, çatlama, çarpılma, kamburlaşma, genişleme vs: istenmeyen durumlar böyle oluşur. Ağaç halinden ürüne dönüşünceye kadar, ahşabın bahsedilen bu özelliklerinin göz önünde bulundurularak, gerek işleme yöntemleri ve ahşap cinslerinin seçimi, gerekse nemi fazla olan ağacın başlangıçta iyi kurutulmasının önemi de büyüktür. Tüm ahşap cinslerinin çalışma özellikleri farklıdır. Bu nedenle, taşınamaz ve taşınabilir ürünlerde bulunacağı yere göre uygun ağaç seçme zorunluluğu vardır.

Tüm tarihî ahşap eserlerin yüzeyinde, dış şartların etkisiyle ilk yapıldığı zamanki ham yüzey dokusundan farklı, ince bir tabaka oluşur. Buna patina adı verilir. Ahşap eserdeki patina ilkin obje üretildiği sırada, yüzeye uygulanan cila, boya vb. işlemlerle oluşturulan yüzey dokusu üzerinde, dış şartlardan etkilenerek zamanla oluşur. Sonuçta, yüzeyin rengi yapıldığı zamankinden farklı tonda çıkar karşımıza. Özellikle Türkiye'de çok sayıda ahşap esere malzeme olan ceviz ve meşede tanen oranının yüksek oluşu ve bu maddenin nemden çok etkilenmesi, ahşabın koyulaşmasına neden olur. Bir bakıma, ahşap yüzey nemle bağlantı kurarak kendi kendini boyar. Bu nokta konservasyonda uygulanılan yüzey temizleme ve yeniden cilalama işlemlerinde göz önünde bulundurulmalıdır. Maalesef, birde yapılan ahşap restorasyonlarında patinanın gerekliliği dikkate alınmadığından, pek çok değerli obje tahrip edilmektedir.
 Üzeri boyalı ve bezemeli ahşap eserlerde ise, boya tabakalarının yok olmaması için, temizleme işlemleri büyük bir titizlikle yapılmalıdır. Eğer, bu tabakalar pul pul olup dökülme durumuna gelmişse, temizleme işlemlerinden önce sağlamlaştırma yapılmalıdır.
 Konservasyonda bir diğer önemli safha, böcek ve mantarların tahribatıyla oluşan süngersi dokuyu sağlamlaştırmak için uygulanan konsolidasyon. Çok fazla tahrip olmuş dokulara uygulanan korisolidantlar doğal veya sentetik mum ve reçinelerle hazırlanır. Konsolidant seçimi de ilerde istenildiği zaman geri alınabilir türde olmasına dikkat edilmelidir. Gerekli yerlerin konsolide edilmesinden sonra, eserin strüktürünü oluşturma işlemine geçilir. Zaman içinde kopmuş, kırılmış, çatlamış yerler uygun yapıştırıcılar ve birleştirme yöntemleriyle yerlerine monte edilir. Eksik parçalar eserle aynı cins ağaçtan ve forma uygun şekilde, böcek ve mantarlara karşı sterilize edilmiş olarak hazırlanıp monte edilir.
 Bütün bunlardan sonra sıra, eserin bulunacağı ortamın olumsuz şartlarından korumak için yapılacak yüzey işlemlerine gelir. Esasen doğal cilalar tatbik edilmekle birlikte, kimi durumlarda sentetik esaslı koruyuculara da başvurulur. Eserin yeni yapılmış gibi pırıl pırıl görünmemesi, önemle gözetilmesi gereken bir ayrıntı sorunudur. Tedavisi tamamlanan eserlerin teşhir ortamlarında nem, ısı, ışık, biyolojik aktivite vb. açılarından kontrol altında tutulmaları da zorunludur. Ahşap objelerin toz, ısı, ışık, nem gibi olumsuz faktörlerden uzak tutulmasına, böceklere karşı periyodik ilaçlanmasına da özen gösterilmelidir.
 



 
DOĞRU AĞAÇ CİNSİNİN SEÇİMİ
Ağaçları Ayıran Özellikler
Renkler, dokuları, sertlikleri, taşıma kabiliyetleri, dayanıklıkları, boya tutma kabiliyetleri, kuruma kolaylıkları ve lif düzgünlükleri.ağaçları ayıran özellikler olup ahşap objeyi yapmadan önce iyi bir ağaç seçimi yapmak gerekir. (Bakınız Ahşap el oyma sanatı ve ahşap oymacılıkta kullanılan ağaçlar – Mustafa Kemal Bektaş)
Ahşap ve Su İlişkisi
Ahşap çalışması bir problem olarak görülse de yapılacak işte doğru ahşap seçimi, ahşabın iyi kurutulması ve ahşap elemanın tasarımı doğru yapılırsa bu problem o kadarda sıkıntı yaratmaz.
Çoğu malzemenin aksine su ile temasa girse dahi boy yönünde çalışma yapmaz. Ahşap ısı değişimi ile boy değişimine uğramaz. Isı ile yumuşayıp sertleşmez. Sadece suyla ve sadece enine kesitlerde bir çalışma söz konusudur. Bu sebeplerden dolayı ahşabın birçok tasarımda avantajı kavranmış ve tasarımlarda ahşabın yerini ayrı kılmıştır. Bir diğer sorun olan ahşap dönmesi ise ahşabın boyuna kesitlerinin uygun yerleştirilmesiyle çözülebilir.


Ahşapta Nem Oranı ve Ahşabı Koruma:
Yeni kesilmiş ağaç kururken, içerdiği nemin, kuru ağırlığının %30 miktarına düşmesine kadar asıl boyutlarını korur, buna %30’luk lif doygunluk ayarı denir. Bu noktadan itibaren, kurudukça büzülür. Benzer şekilde, kuru ahşaptaki nem maksimum %30 oranına kadar arttığında şişer. Nem oranının bu oranın üzerine çıkması daha fazla genleşmeye sebep olmaz. Nem hareketi, eğilme, burkulma ve çatlama gibi şekil değişikliklerini de beraberinde getirebilir.
Ahşap malzemeden istenen verimin alınabilmesi için uygun nem oranına kurutulmuş olması gerekir. Yaklaşık olarak %30 nem içeriğinin biraz daha altına kadar lifler doymuş ve şişmiş olarak kalır. Daha sonra kuruma, kademe kademe gelişen çekme olayına neden olur.
Kurutma Yöntemleriaçık havada ve fırında olmak üzere iki çeşit kurutma yöntemi vardır. Ancak doğal kurutma uzun sürede yapılan ve koşulları zor bir işlemdir. Özellikle %20’nin altındaki nem içeriklerine ulaşmak için fırında kurutma gerekmektedir. Ahşapta bulunan reçinenin dışarı atılmasını sağlaması fırında kurutmanın en önemli avantajlarındandır.
[Nem oranını %20’nin altına sabitlemek ahşabı kuru tutmak anlamına gelir. Eski evlerde çözüm olarak çatı saçakları uzun tutularak dış cepheye gelen yağmur miktarı en aza indirgenmeye çalışılmış. Bir diğer yöntem ise yüzeyi su geçirmeyen bir tabaka ile örtmek yani boyamaktır. Ancak ahşap çalışmasından dolayı boya kısa sürede çatlama gösterir. Dış cephede ahşabın üzerine macun kullanmamak ve nefes alan ahşap boyaları kullanmak, işe yarayan kuru tutma yöntemleri arasında yer alabilir.
Koruyucu özellikli yeni boyalar, vernikler, poliüretanlar ve epoksiler en kullanışlı yüzey koruyuculardandır. Parke zemin üzerine uygulanacak bir ürünü seçerken aşınmaya karşı dayanıklı, dış cephede kullanılacak bir ürünü seçerken ise elastikliği ve güneşe dayanaklılığı gibi özelliklerinin aranması gerekmektedir
Güneş etkisi ahşabı eskitir ve bu eskime zamanla yağmurun etkisi ile çatlamalara ve elyaf kaybına neden olabilir. Yüzeyde küf oluşabilir, çatlaklarda pislik birikir, çatlağın büyümesi ile içeriye su bile girebilir. Yüzey koruyucular bu durumu en aza indirmek için kullanılır.
hşapta Boya Yüzeyi ve Uygun Boya Seçimi, Boya Sökme İşlemleri:
Ahşap üzerindeki eski boyanın sökülmesi için, mekanik temizleme, sıcak hava tabancaları ve boya sökücüler kullanıla bilir yöntemlerdendir.

Mekanik Temizleme en çok tavsiye edilen yöntem boyanın zımpara ile sökülmesidir. Sökme işleminde önce bir ıspatula veya boya kazıyıcı kullanarak boyanın sökülmesine uğraşılır. Kazıma işlemi bittikten sonra zımparalama başlar. Bu yöntemle hem bütün boyanın sökülmesi sağlanır hem de yeni boyanın uygulanması için sağlıklı bir yüzey hazırlanır

Sıcak Hava Tabancaları ısı ile boyayı yumuşattıktan sonra kazımak ve ardından zımparalayarak uygulanır. Eğer boya ahşaba kadar tümüyle sökülecekse bu yöntem uygundur. Tavsiye edilen aletler, özel elektrikli ütü ve sıcak hava tabancasıdır. Ahşaba zarar veren aletler ise, pürümüz lambası(en çok kullanılan),bütan gazı ve alev lambasıdır. Yakma hızlı bir işlemdir ama yeni boya için uygun bir yüzey bırakmaz.
Boya Sökücüler yüzeye kimyasal sökücüler sürüp boyayı yumuşattıktan sonra kazıyıp zımparalayarak uygulanır. Önerilen yöntem ise, solvent esaslı sökücüler ve kostik sökücülerdir. Boya söküldükten sonra çürümüş ya da elyafı zayıflamış bölümler tamir edilmeli ve yüzeye fırça ile bir ön koruma maddesi uygulanmalıdır



AHŞAPLARDA ZIMPARA İŞLEMLERİ:

Zımparalama İki aşamada yapılır( kaba-ince). Genellikle işlemler kalın (80) numaralı (1inç uzunlukta 80 tanecik) zımparalarla başlayıp, ince numaralı zımparalar(180-220) ile sona erer. Ahşap için kullanılan zımpara, ahşapta oksitlenme yapması için çok fazla demir içermemesi gerekiyor. Zımpara numaraları küçüldükçe zımpara tanecik sayısı büyür ve kalınlaşır. Kaba temizlemelerde 16-26 numara zımpara kullanılır. Zımparalama işlemi, perdah ve sistirelemenin bırakmış oldukları izleri giderilmesi amacıyla yapılır. 
[Norton eleği;Zımpara taneciklerinin büyüklüklerini saptama ve birbirlerinden ayırma işinde kullanılan elekler


Son ıslatma ve yeniden zımparalama:

Zımparalama işleminden sonra yüzeyde oluşan baskı, gözenekleri kapatır ve sıkıştırır. Vernik sonrası bu yüzeylerin tekrar kabarmaması için önceden bir ıslatma işlemi daha yapılır ve buna son ıslatma ]adı verilir. Kabarma işlemi olduktan sonra kuruması beklenir ve son kez ahşap zımparalanır. Son zımparalama işlemi makinalarla yapılması gerekiyor
Zımpara tozlarının fırçalanması

Bu işlem yumuşak kıllı fırçalar ile aspiratörler veya kompresör tabancası ile yapılabilir. Bu sayede iş üst yüzey işlemlerini hatasız kabul edecek duruma getirilir. Mobilyanın kalitesini belirleyen aşamadır.Geniş açıklamalar için bakınız ““Antik eserlerinizin boyanması, korunması ve bakımı (Restorasyonu ve Konservasyonu) Işıl Tuana- Mustafa Kemal Bektaş”
TÜRLERİNE GÖRE AHŞAPLARDA ZIMPARA KULLANIM ALANLARI

Çok inceVernik katmanları arası ve son kat vernik atılacaksa İnce Üst yüzey işlemlerinden önceki son perdah işlemleri İnce perdah işlemleriKapa perdah işlemleriÖzel kaba talaş kaldırma işlemleri
 
 Ahşaplarda boyama ve vernikleme için bakınız “Aşama aşama  altın varak yapımı- Işıl Tuana- Mustafa Kemal Bektaş”

 Ahşapların restorasyonu ve konservasyonları için bakınız  “Antik eserlerinizin boyanması, korunması ve bakımı (Restorasyonu ve Konservasyonu) Işıl Tuana- Mustafa Kemal Bektaş”
 Ahşapların mimari sanat tarzlarına göre restorasyonu için bakınız “Antik eserlerinizin tamiri için Mimari sanat Tarzları Işıl Tuana- Mustafa Kemal Bektaş”
 Antik eserlerinizin orijinal dokusuna göre gomalak cila uygulanması ve restore edilmesi için bakınız “Gomalak cila dedikleri, Gomalak cila ve Antikacılık,Işıl Tuana – Mustafa kemal Bektaş”
 
 Sizlere bu yazı dizimizde Ahşapla ilgili A dan Z ye merak ettiklerinizi paylaştık. Bir sonraki yazı dizimizde tekrar buluşmak dileğimizle saygılar.


IŞIL TUANA       -        M.KEMAL BEKTAŞ

Melike Varakçılık

 

* Bizi Takip Edin

Son Mesajlar

Ynt: KKTC Lefkoşa Selimiye Camii (Aya Sofya Katedrali) Gönderen: karacanenes
[25 Mart 2024, 12:09:22]


Teknik Personel Gönderen: TAŞYAPI
[24 Mart 2024, 16:13:27]


ÖN MUHASABE VE MİMAR PERSONEL ALIMI Gönderen: osman.blnk
[24 Mart 2024, 10:19:47]


Restorasyon alanında iş arıyorum Gönderen: Sudenur uysal
[22 Mart 2024, 19:19:58]


RESTORASYON ALANINDA DENEYİMLİ İNŞAAT TEKNİKERİ Gönderen: cabiyotlu
[22 Mart 2024, 11:02:48]


Ynt: NAKKAŞ/KALEMİŞİ/RESTARASYON EKİBİ Gönderen: nAKkaŞBey38
[22 Mart 2024, 01:59:53]

SimplePortal 2.3.7 © 2008-2024, SimplePortal