Çıksalın Sinagogu XIX uncu yy. ın ikinci yarısında inşa edilmiş olan bu bina Hasköy’de Yahudi Mezarlığına en yakın ibadethane idi. Eğimli bir arazi üzerinde inşa edilmiş olan yapı iki katlı olup alt kat okul olarak kullanılmıştı. İbadet mek’anı olan üst kat ise semerdan çatı altında tonoz örtülü idi. 1950 li yıllarda terk edilmiştir
Parmakkapı Sinagogu Hasköy,Kiremitçi Ahmet Sokağındaki bu yapı 1804 yangınında yanmış ve Hahambaşılığın müracaatı üzerine 6 Ekim 1804 tarihli fermanla tamirine izin verilmiş ve eski ölçülerine uygun olarak yeniden inşa edilmiştir Yalnız değişiklik çatıda olmuş ahşap olan üst örtü yerini karğir tonoza bırakmıştır. Cemaat yokluğu yüzünden kapatılmıştır.
Esgher Sinagogu İnşa tarihi bilinmeyen bu Sinagogun mimari yapısına bakarak 19.uncu yy. ın ilk yarısına ait olduğunu söyleyebiliriz. Deniz kıyısına yakın bir yerde inşa edilmiş olan bu mabedin gizli bir tünelle Hasköy’ün iç mahallelerine bağlı olduğu rivayet edilirdi. Hahambaşılığın 28 Temmuz 1948 tarihli bir raporundan anlaşıldığı üzere zift deposu olarak kullanılmak üzere Suphi ismindeki bir şahısa devredilmiş ,daha sonra da dökümhane olarak kullanılmıştır. Haliç sahil düzenlemesi sırasında dört duvarı kalmış olan bu yapı korumaya alınmış bir müddet sonra bu duvarlar da yıkılarak binadan günümüze hiçbir iz kalmamıştır.
Karayim (Kal Ha Kadoş Be Muşta Bene Mikra) Sinagogu
Hasköy’de Mahlul Sokak No.4 dedir. Karay Musevilerine ait olan bu Sinagog’un tarihi Bizans devrine kadar inmektedir. Hz. Davud’un "... yer altının engin derinliklerinden sana sesleniyorum ey Tanrım" (Mezmur/130) sözünden esinlenerek yer seviyesinin altında inşa edilmiştir. XVI. ıncı yy.da harap olduğunu yazılı kaynaklardan öğrendiğimiz bu Sinagog 1729 da Kırım Karayimlerinin yardımlarıyla yeniden inşa edilmiştir. 1774 de büyük bir yangın geçirmiş bu sefer de II.Abdülhamit’ten alınan ferman ile tamirine geçilmiş,Mısır ve Kırım Karayları maddi destekleri ile inşaat geçilmiş ve 1780 de hizmete girmiştir. Cemaatin azalmasından dolayı sadece bayramlarda ve özel günlerde açıktır. Yüksek bir bahçe duvarının içinde kalan Sinagog binası iki katlı ve üzeri ahşap üzerine kiremitle örtülü bir çatıya sahiptir. Sinagog’un kuzey cephesinde "Kadınlar Mahfeline " çıkan ikinci bir kapısı vardır. Teva ibadet mekânının ortasındadır. Güney duvarında ise "Ehal" bulunmaktadır. İç mekan diğer Sinagogların hiçbirinde görmediğimiz bir nevi ipakten duvar kağıdı ile kaplıdır. Orta meânın üzeri yine duvar kağıdı ile kaplı düz bir tavan şeklindedir. Dikdörtgen pencerelerden içeriye bol ışık girdiği için içerisi çok aydınlıktır. Avlu’nun zemini kare şeklinde taş kaplamadır. Bu iç avlunun sağ tarafında avlu duvarına gömülmüş,mermerden ve yuvarlak kemerli kitabeler bulunmaktadır. Bu kitabelerde buraya bağış yapanların isimleri ve onarımlar yazılıdır.
Maalem Sinagogu
Keçeci Piri Mahallesi Harap Çeşme Sokağındaki bu Sinagog 1905 de yanmış ve yenilenmiştir. Dışarıdan geniş ve yüksek bir bahçe duvarının çevrelediği bina, küçük dikdörtgen bir yapıya sahiptir. Maalemi diğer Sinagoglardan ayıran bir takım özellikleri vardır. Bunlardan en önemlisi Ehal’i’ güneye bakacak şekilde olması lazım gelirken güney-kuzey yönüne yerleştirilmiş olmasıdır. Bunun da nedeni 1804 ve 1832 de tamirlerinde Osmanlı Devletinin hassa mimarları tarafından gerçekleştirilmesi olabilir. III Selim devrindeki Ekim 1804 onarımının mimarı Hassa başmimarı İbrahim Kâmi Efendi,1832 de II.Mahmud dönemi tamirinin de mimarı Abdülhalim Efendidir. İbadet mekanını örten kırma çatı altındaki kubbe ,kadınlar mahfelindeki kafesler Osmanlı üslubundadır.
Sinagog’un 1912 deki Hahamı Abraham Mazaltop’dur.
b) Galata ve Beyoğlu’ndaki Sinagoglar Galata ve Pera XIX uncu yy.dan itibaren Musevi yerleşimindeki yoğunluk,ticaret ve sosyal yaşam bakımından Balat-Hasköy yerleşiminin yerini alarak daha ziyade Eskenaz’ların rağbet ettikleri bir bölge olmuştur. 1915 tarihli David Trietcsh "O Juden der Türkei" isimli kitabında İstanbul’da on bin kadar Eskenaz Musevisinin yaşadığını ve bunların büyük bölümünün de Galata ve Pera’da ikamet ettiğini yazar. Hahambaşılık Makamı da 1909 dan beri Beyoğlu Yemenici Sokakta hizmet vermektedir.
Aşkenaz Sinagogu Beyoğlundu Yüksek Kaldırımda olan bu Sinagog Avusturya kökenli Eskenazlar tarafından projesi Mimar Gabriel Tedeschi’ye yaptırılmıştır. Bir Avusturya Musevisi olan Herman Goldenberg inşaata büyük maddi katkılarda bulunmuştur. İstanbul’daki üç Eskenaz Sinagogundan birisidir. Açılışı 23 Eylül 1900 Pazar günü Hazzan Valdovski’nin okuduğu dualar ve Adolf Rosenthal’in Türkçe ve Almanca konuşması ile açılışı yapılmıştır. Sefer Tora’ların Ehal’e yerleştirilmesi sırasında ise Avrupa usulü,fakat Musevi geleneğinde olmayan şampanyalar patlatılmıştır. Törene katılanlar arasında Avusturya-Macaristan Büyükelçisi Baron de Kalaci’de vardır.
Avrupa tarzı bir dış cephesi olan bu yapı 60 000 Franka mal olmuştur. Dış cephede ikinci kat adeta bir Avrupa kilisesi cephesine benzeyen ortada büyük iki yanda daha küçük kemerlidir. Bu kemerlerin alt tarafında dikdörtgen üst kısımlarında da gül pencereler açılmıştır. Bunların üzerinde ise doğu avrupa tarzında kubbeler bulunmaktadır. Abanoz ağacından el işinden Pagoda şeklinde yapılmış olan Ehal ve Teva’yı Carl Carlmann 21 Eylül 1904 de ölen karısı Rachel’in anısına yontucu Fogel’e yaptırmıştır. 400 kişi alabilen bu Sinagog’un iki yandaki balkonlarında kadınlar mahfeli dairevi şekilde olmakla beraber sadece ön cephesinde oturma yerleri bulunur. Orta mekanın üzerini örten kubbe’nin kasnağındaki pencerelerden içeriye ışık girmesi sağlanmıştır.
Kal de Los Frankos (İtalyan Sinagogu)
Kuledibinde Şahsuvar Sokaktadır. 1862 de İtalyan Musevi Cemaati ilk olarak Karaköy Zülfaris sokaktaki bir bina satın alarak burasını Sinagog olarak kullanmaya başladılar. Bu binanın yıkılması üzerine bu sefer Bitpazarında bir binayı kiraladılar. Burası küçük ve cemaata uzak olduğu kısa bir müddet sonra boşaltıldı ve Küçük Hendek Sokakta bir bina kiralandı. Cemaat kendi yerleri olan bir yere yerleşmek istediğinden Yönetim Kurulu Şahsuvar sokakta bir arsa satın aldılar ve gerekli izinler büyük zorluklarla alındıktan sonra inşaata başlandı ve 1886 da Sinagog ibadete açıldı. İtalyan Sinagogunda Cumartesi günleri Meftirim Korosu uzun yıllar konserler verdi ve burası adeta bir konservatuara dönüştü. Cuma akşamları verilen vaaz ve konferanslar için de İstanbul Musevilerinin uzun yıllar kültür ve irfan ocağı oldu. Birçok hatip İtalyan Sinagogunda ahlak ve din konularında konferanslar vererek burasını bir felsefe ocağı haline de getirdiler.
İtalyan Sinagogunun iç ve dış mimarisi eklektiktir. İçteki geniş pencereler klasik sinagog formuna uymaz. Ayrıca Ehal’in bulunduğu yerde mermerden iki sağır sütuna oturan yuvarlak kemer ve üstündeki sivri sağır kemeri ve içteki süslemeleri ile Osmanlı etkisini gösterir. Ehal’in tam üzerinde vitraylı bir gül pencere bulunmaktadır. Oturma sıraları Ehal’in iki yanına teker sıra olarak yerleştirilmiştir. Kadınlar mahfelini taşıyan balkonu korint başlıklı sütunlar taşımaktadır. 1980 de tamirden geçen Sinagog halen cemaate hizmet vermektedir.
Kenesset Sinagogu Galata Büyük Hendek Caddesindeki Apollon Sineması 1923 de kiralanarak süratli bir çalışma ile Sinagog’a dönüştürülmüş 18 Mart 1923 de açılışı yapılmıştır. Balkan Savaşı sırasında Edirne’den İstanbul’a göç etmiş Musevilerin Maftirim Korosu her Cumartesi ayininde burada ilahi ve mezmurlar okudular. 59 yıl hizmette bulunan Kenesset İsrael Sinagogu uzun süre cenaze merasimlerine tahsis edilmişti. 1982 de binanın sahipleri ile çıkan bir ihtilaf sonucu hizmete kapatıldı.
Neve Şalom Sinagogu Beyoğlu Kuledibinde Büyük Hendek Caddezi üzerindedir. İstanbul’un en büyük sinagogu olan bu binanın adı "Barış Vahası" anlamındadır. Bir iddiaya göre XV inci yy.da Seferadlar tarafından yapılmış olan Aragon Sinagogu yıkılmış ve yerine Birinci Kız Musevi İlkokulu yapılmıştır. Bu Okulun spor salonunun 1937 de gerekli izinler alınmadan Sinagoga dönüştürülmesi birtakım olaylara neden olmuştur. Cemaat Başkanı Marsel Franko İbadethaneyi Roş Aşena bayramına (Musevilerin Yeni Yıl kutlaması) yetiştirmek için Milli Eğitim Müdürlüğünden gerekli izinleri almadan inşaatı tamamlamış,fakat izinsiz yapıda yapılan değişiklik üzerine Milli Eğitim Müdürlüğü durumu Başbakanlığa iletir ve cemaata okulun tekrar eski haline getirilmesi için İstanbul Valiliğince iki yıllık bir süre tanınır. Bunun üzerine de Marcel Franko görevinden istifa eder. Okul olarak kullanılan ana bina tekrar eski durumuna getirilir ve içeriye Lakerdacı Sokağından giriş verilir. Binanın tören salonunda bir gardrop "Ehal" e dönüştürülür. İbadet günleri de Şişhanedeki Sarı Madam’ın kahvesinden getirtilen iskemlelerle salon kullanılmaya başladı. Bir müddet sonra Beyoğlu’ndaki Musevi nüfusun artması ve çevredeki Sinagogların bu artan nüfusun ihtiyacını karşılayamadığı gerekçesiyle bu sefer muntazam bir program düzenlenir. Bir inşaat komitesi kurulur, devrin ünlü İtalyan Mimarı Denari’ye proje hazırlattırılır fakat bu sırada Teknik Üniversite mezunu iki Musevi genci olan Elio Ventura ile Bernard Motola kendileri de altı aylık titiz bir çalışma sonucunda bir proje hazırlayıp Komiteye sunarlar ve onların projeleri kabul edilir. Gerekli izinler alındıktan sonra 1949 da inşaata başlanırsa da bir yıl sonra para sıkıntısı yüzünden durma noktasına gelinir bunun üzerine komisyon üyelerinin borç verdiği 50 000 Tl. gibi devrinde büyük bir meblağ olan para ile inşaat tamamlanır ve toplam maliyeti 300 000Tl.yi bulur. Böylece 25 Mart 1951 Pazar günü büyük bir tören ile Hazzan İzak Maçaro’nun "Baruh Aba" duasıyla Sinagog ibadete açılır.
Sinagog’a o sıralarda Büyük Hendek Caddesindeki dar bir aralıktan girilip çıkılabiliyordu. 1952 de ön tarafındaki binalar satın alındı ve cephe sokağa açıldı. Bu tarihten sonra Hahambaşıların İs’ad törenleri,İstanbul’un en büyük Sinagogu olarak kabul edilen bu ibadethanede yapıldı. 6 Eylül 1986 Cumartesi Sabah ayininde bir grup terörest tarafından saldırıya uğrayan Sinagogda 23 kişi hayatını kaybetti. Onarım için kapatılan Neve Şalom 20 Mayıs 1987 de tekrar ibadete açıldı. 1 Mart 1992 de iki teröristin tekrar bombalı saldırısına maruz kalındı ise de bu kez can kaybı olmadan suçlular yakalandı. Neve Şalom’a en büyük saldırı ise 15 Kasım 2003 tarihinde "Bar-Mitzva" töreni sırasında yapıldı ve büyük bir faciaya dönüştü.
Neve Şalom’un dış cephesi muntazam mermer kaplamalıdır. Buradaki ortada büyük iki yanlarda ise ise küçük iki kapıdan dikdörtgen şeklinde bir giriş bölümüne,ağır ahşap kapılarla da esas ibadet mekanına geçilir. Üç basamakla çıkılan Ehal tam karşıdadır. Ehal ile Giriş kapısı arasındaki mekan sıralar halinde sabit oturma koltukları ile doldurulmuştur. Orta mekanı örten ve 8 tonluk kristal bir avizeyi taşıyan büyük ve görkemli kubbe’nin statik hesapları Badin’e yaptırılmıştır. Kartonpiyerlerini ise Garbis Usta hazırlamıştır. Duvarların üst kısmındaki pencerelerin vitrayları Güzel Sanatlar Akademisinde çizilmiş,özel camları da İngiltere’den getirtilmiştir. Hava akımını sağlamak için biri açık diğeri sağır yapılmıştır. Balkon’daki amfi şeklindeki düzenlenmiş kadınlar mahfeline dikdörtgen şeklindeki giriş bölümündeki merdivenlerden çıkılır.
Or Hodeş Sinagogu 1897 de Hahambaşılığın "Galata ve Beyoğlundaki Polonyalı Musevilere ait bir mabet ve okullarının bulunmadığı " gerekçesiyle müracaatları olumlu karşılanmış ve gerekli izin verilmiştir. Beyoğlu Bereketzade Mahallesi Zürefa Sokak’da arsa satın alınarak küçük bir Sinagog inşa edilmiştir. Sinagog’un bir kısmı da küçük bir İhtiyarlar Yurdu olarak kullanılmıştır. Daha sonra İstanbul’da Eskenaz nüfus azaldığından bina Sefaradlara tahsis edilmiş daha sonra da çevrenin yozlaşmasından ötürü terk edilerek Hahambaşılığın aldığı karar ile 1985 de satılmıştır.
Tofre Begadim Sinagogu
Galata’da Felek Sokakta olan bu Sinagog Eşkenaz Terziler Birliği tarafından II.Abdülhamit’in Terzisi Mayer Şönmen ve arkadaşlarının gayretiyle padişahtan izin alarak kurulmuştur. Önce Bereketzade ile Banker (eski Kamondo) sokakları arasındaki arsa Mois Eskenazi ve Mayer Şönman adına satın alınır ve Sultan II. Abdülhamid’in 1893 tarihli fermanında belirtilen ölçüler içerisinde inşaata geçilir. Gerekli para,Musevi cemaati sandığından ve Osmanlı Bankasından ve cemaatin zenginleri tarafından temin edilir. 8 Eylül 1984 de ibadete açılır. 1940-43 yılları arasında çoğunluğu orta sınıf esnaf ve sanatkarlardan meydana gelen cemaat Sinagogu tamamen doldurur hatta çok kimse dualara ayakta katılırmış. 1944 de Sinagog yönetiminin ana direği olan Dr. David Markus,arkadan Hazzan Mordehay Payuk’un ölümü üzerine cemaat Yüksekkaldırım Sinagoguna gitmeye başlar ve cemaat azalır.1980 li yıllarda Mois Eskenazi ile Mayer Şönman’ın varis bırakmadan ölmelerinden dolayı Vakıflar GenelMüdürlüğü ile Yüksek Kaldırım Eskenazi Sinagogu arasında mülkiyet davaları açılır. Uzun süren bu dava neticesinde 21 Aralık 1983 de Sinagog Yüksek Kaldırım Eskenaz Sinagogu adına tescil edilir. 1985 de önemli bir onarım geçiren Sinagog halen Eskenaz Cemaati İdarehanesi olarak kullanılmaktadır.
Zülfiridis Sinagogu Karaköy Meydanı Perçemli Sokağın köşesindedir. Zülfiris Osmanlıca kökenli bir kelime olup "Zülf-Arus" yani gelin perçemi demektir. Hahambaşılık kayıtlarında "Kal Kadoş Galata" ismi ile geçen bu Sinagog’un 1671 de varlığı bilinmektedir. Bugünkü bina 1890 da Banker Kamondo ailesinin verdiği 2900 lira ile tamir edildi,Ehal etrafındaki mermer korkuluklar da Samuel Malki tarafından yaptırıldı. 1904 de Galata Musevi Cemaati Başkanı Jak Leon "Musevi olan ve olmayan ziyaretçilere mahçup olmamak için" iç ve dış restorasyonunun yapılmasını sağladı ve 16 kişilik koronun okuduğu ilahilerle görkemli bir törenle tekrar hizmete girdi.
Zülfiridis’deki en önemli olaylardan birisi 24 Ocak 1909 da toplanan 86 deleğe ile Meşrutiyetin ilânıyla makamından istifa eden Hahambaşı Kaymakamı Moşe Levi’nin yerine yeni bir Hahambaşının seçilmesidir. Uzun bir propaganda kampanyasından sonra beş adaydan biri olan Haim Nahim 74 oyla seçilerek "Osmanlı Hahambaşısı unvanını aldı.
1968 de yeniden önemli bir tamir geçiren Zülfiridis için 1978 de cemaatin azlığından dolayı sadece Cumartesi günleri açık tutulması için karar alındı. Bir müddet sonra "Minyan" ( bazı duaların okunabilmesi için gerekli olan 10 yetişkin erkek) okunamadığı için muvakkaten hizmete kapatıldı. 2001 de Kamhi ailesinin maddi-manevi yardımları .Naim Güleryüz’ün öneri ve tasarımlarıyla 500.Yıl Vakfı tarafından Kutlama Programı çerçevesinde " 500 Yıllık Huzurlu Yaşam Müzesi" olarak düzenlenip hizmete girmiştir. Müzenin bahçesinde bulunan Heykeltraş Nadia Arditti’nin "Yükselen Ateş" adını verdiği anıt Balkan,Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale ve Gelibolu’da şehit düşen Türk-Yahudi askerlerin anısına dikilmiştir.
Şişli İlçesindeki Sinagoglar Beth Israel Sinagogu 1950 li yıllardan itibaren İstanbul’daki Musevi nüfus Nişantaşı ve Şişli semtlerine doğru ikametgahlarını değiştirmeye başlamışlardır. Bu göçün neticesi olarak Şişli’de Sinagog sıkıntısı duyulmaya başlandı ve Beyoğlu,Şişli,Galata cemaati yönetim kurulu 1951 de Şişli Efe sokak’ta ,terkedilmiş olan 1920 li yıllardan beri garaj olarak kullanılan eski Şişli Sinagogunun yeniden ihyasına karar aldı. Mimar Aram Deregobyan ve mimar Jak Pardo’ya proje ve inşaat havale edildi.25 Ocak 1952 de gerekli izinleri ve proje onayı alınan Sinagog’un temel atma töreni yapıldı ve aynı sene içinde iç dekorasyonu tamam olmadığı halde Roş Aşena ve Kipur bayramları burada kutlandı. Sinagog’un kapısı üzerindeki "Kal Kadoş Beth Israel " yazısı Daragobyan’ın hattıdır.Mabed’in içindeki kartonpiyer ve Ehal’in üzerindeki altı köşeli yıldız Onnik Cezarliyan’ındır. Binanın cephesindeki sağlı sollu beşer kabartma taş ise "On Emir" i simgeler. Kadınlar mahfeli Ehal’in iki tarafındaki balkonlarda olup buraya çıkan merdivenler evvelce içeriden iken bu sonra dışarıya alınmıştır. 1961 de Sinagog’a ritüelik bir havuz olan "Mikve" eklendi. Dikdörtgen şeklindeki orta mekanın üzeri gökyüzünü temsil eden mavi renkte tonoz ile örtülüdür. Üç bölümden meydana gelen oturma yerleri ise,düğün ,bar mitza gibi törenlere katılan davetlilerin oturabilmeleri için çok sık yapılmıştır.
Dar’ül Aceze Binasının içindeki Sinagog Yoksul hasta ve yaşlıları barındıran bu hayır kurumu yapılırken din farkı gözetmeksizin içerisine küçük bir sinagog,şapel ve mescid yapılmıştır. Sinagog 25 Mayıs 1903 Pazar günü görkemli bir törenle hizmete girmiştir. Haham Hayim Nasi’nin açılış konuşmasından sonra Sefer Tora’lar Ehal’e yerleştirildi ve Hazzan Merkado Davila’nın okuduğu "Anoten Teşua" duası ile Sinagog ibadete açıldı. 1990 da bir tamir geçiren sinagog halen Dar’ül Aceze’de hiç Musevi vatandaş olmamasından dolayı faaliyette değilse de varlığını devam ettirmektedir.
Sarıyer İlçesindeki Sinagoglar Boğaziçi’nin Anadolu yakasına yerleşim 19 .uncu yy.da yabancı elçiliklerin yazlık binalarının burada yapılanmasıyla hareketlenir. Yeniköy deki Museviler de Adalarda olduğu gibi yazlıkçıdır. Arnavutköy ve Bebekde ise küçük bir musevi topluluğunun olduğunu 1848 de ölen Haham Eliezer de Toledo’nun notlarından öğrenmekteyiz. 1800 lerde Bebek’de mevcut oman bir Sinagog’dan bahsederse de bu mabet günümüzde yoktur.
Yeniköy Sinagogu
Köybaşı Caddesinde küçük bir sinagogdur. Musevi Banker Kamondo tarafından 1870 li yıllarda inşa ettirildiği söylenir. Sokağa bakan dar cephesindeki kapının üzerinde yuvarlak kemerli üç penceresi onun da üzerinde kabartma olarak "Süleyman Yıldızı" bulunur. Kadınlar mahfeli küçük bir parmaklıkla ayrılır.balkon şeklinde değildir. Ehal dolabı ise ahşaptır. Cemaati yok denecek kadar az olduğu için sadece Cumartesi sabahları ve Bayram günleri hizmet vermektedir.
Beşiktaş İlçesindeki Sinagogolar. Bu ilçedeki Ortaköy, yerleşim tarihi boyunca farklı kültürlerden ve dinlerden gelen insanların iç içe barış içinde yaşadığı bir yer olması bakımından önemlidir. Buradaki Musevi yerleşimi Taşmerdiven,Karakaş ve Dere mahallelerindedir. Evliya Çelebi Ortaköy’ün iki büyük yalısının Musevilere ait olduğunu söyler. 1618 deki Bedesten ve 1891 deki Beşiktaş yangınlarından evsiz kalan birçok aile Ortaköy’e yerleşmiştir. 1921 de Rusya’dan gelen Musevi göçmenlerde burada oturmaya başlamışlardır. 1936 da nüfusu 16 000 olan bu semtte kayıtlara göre 700 Musevi ailesinin yaşadığı bilinmektedir.
Etz ha-Hayim Sinagogu Ortaköy,Muallim Naci Caddesindedir. "Hayat Ağacı" anlamına gelen bu isim Bizans’dan beri birçok Sinogoga konmuştur. 1707 de büyük bir yangın geçirdiğini 1707 tarihli tamirine izin verilen bir fermandan öğreniyoruz. Ne yazık ki bina 1813 de tekrar yandı. 12 Kasım 1825 tarihli fermanla onarımına izin verilen Sinagog tekrar yenilendi ve iki sütunun taşıdığı yuvarlak alınlıklı ve kemerli giriş kapısını Eliyahu ben Kamhi yaptırttı. Ne yazık ki bu Sinagog’un kaderinde olan yangın onu bu sefer 1 Ekim 1914 de vurdu ve çıkan yangın sonucu kullanılamayacak bir duruma getirdi. Bunun üzerine ibadet yanındaki "Midraş" denilen dini okulda icra edilmeye başlandı . Günümüzdeki Sinagog ise burasıdır. Bu yeni yapılanan Sinagog’un evvelce ahşap olan Ehal’ini 1977 de Viktorya Azuz kardeşi Avram Azuz’un anısına mermerden yaptırmıştır. Esas Sinagog’dan günümüze sadece şimdi bahçede bulunan Ehal kısmı kalmıştır. Bu Ehal Mermer ,korint başlıklı iki sütunun taşıdığı bir silme ve onun üzerinde üçgen arşitrav’dan meydana gelir.
Üsküdar İlçesindeki Sinagoglar Buradaki Musevi yerleşimi Üsküdar sırtlarındaki Dağhamam,Bağlarbaşı ve Kuzguncuk’da toplanmıştır. Bir rivayete göre 1618 de Galata’da çıkan Veba salgınından kaçan Museviler buraya gelip yerleşmişlerdir. Bir zamanlar Bellavista diye anılan Kuzguncuk Eskenazlar tarafından "Vadedilmiş Topraklar" a varmadan önceki son durak olarak kabul edilirdi. İnciciyan’a göre,çok dindar olan bir kısım Museviler yaşlılıklarını burada geçirip burada ölümü beklemeyi tercih etmişlerdir. Burada oldukça büyük bir Meşatlığın (Yahudi Mezarlığı) bulunması herhalde bu yüzden olmalıdır.
Beth Yaakov Sinagogu/Kuzguncuk
Kuzguncuk’ta İcadiye Caddesindedir. Aşağıdaki Sinagog diye bilinen bu yapıya, yıkılmış olan eski bir sinagog’un yerine 27 Temmuz 1862 deki bir fermanla yeniden yapılmasına izin verilmiştir. 1983 de büyük bir onarım geçiren Sinagog’un tavanında kalem işi yapılmış İbranice yazılar ve çiçek dalları vardır. Yüksekce bir bahçe duvarı ile sokaktan ayrılan bina iki katlı ve son derece sade bir yapıya sahiptir. Sadece giriş kapısı iki sütunun taşıdığı üçgen bir alınlık ile binanın tek cephe süslemesidir. Bahçesinde ise iki "Mitraş" (Dini okul) vardır
Kuzguncuk Virane (Kal de Ariva) Sinagogu Kuzguncuk’ta Yakup Sokağındadır. 1840 larda yapılan bu Sinagog Yahudi nüfusun azalmasından dolayı kapandı. Edmond Benkohen ’in yaptığı mali yardım neticesinde onarılarak 22 Haziran 1980 de yeniden ibadete açıldı. Sade bir yapıya sahip olan bu Sinagog’un giriş kapısı demirden olup etrafı marsilya tipi tuğlalarla çevrilidir. Kapının üzerinde ise Süleyman’ın yıldızı altında kitabesi bulunmaktadır. Ahşap Ehal’in önünde ,mekanın ortasında vaaz kürsüsü bulunur. Oturma sıraları duvar boyunca dizilmiştir.
Kadıköy İlçesindeki Sinagoglar
Avrupa-Asya ulaşımında önemli bir konumu olan Bağdat Demiryolları’nın başlangıç noktası olan Haydarpaşa ve civarına Musevi yerleşimi 19 uncu yy. ın ikinci yarsındadır. 1922 yangınından sonra semt sakinleri başka yörelere taşınınca Musevi nüfusta büyük bir azalma olmuştur.
Hemdet İsrael Sinagogu/Haydarpaşa
Yeldeğirmeni,İzzettin Sokaktadır. Beylerbeyi sırtlarndaki Dağhamam Sinagog’unun yanmasıyla bölgedeki Museviler yeni bir bina arayışına başladılar. II.Abdülhamid’in 14 Ocak 1896 ’daki fermanıyla Sinagog yapımına izin alındı,arsa bulundu ve kısa sürede inşaat bitirildi. Sade bir mimariye sahip olan binaya giriş iki yandan mermer korkuluklu ve mermer basamaklı merdivenlerledir. İki katlı cephe pencereleri alt katta dikdörtgen,üst katta ise ikizli yuvarlak kemerlidir. Üçgen bir alınlık da cephe görünümünü tamamlar. Bu çatının altında geleneksel Sinagog mimarisinde kullanılan dışarıdan görülmeyen,üstü çatı ile kaplı kubbe vardır. 2000 altın liraya mal olan inşaatın büyük bir kısmı bağışlarla temin edilmiştir. 3 Eylül 1899’da "Roş Aşena" bayramı ile hizmete giren Sinagog’un adı "İsrailoğullarının Şefkati" anlamındadır. Yıldız Sarayı’nın mücevhercisi ve Hahambaşılık Meclisi üyelerinden Aron de Leon’un oğlu Jak tarafından sinagoga 100 altın lira değerindeki halen asılı bulunan kristal avize hediye edilmiştir. Ehal’in mermer merdivenlerini İsak Roza yaptırmıştır. Sinagog’un ilk Hahamı Menahem Farhi’dir.
Adalar İlçesindeki Sinagoglar Marmara Denizindeki Adalar Bizans devrinde İstanbul’un sürgün yeriydi. Yüzyılın başından itibaren İstanbul’da ikamet eden Musevilerin yazlık yerleşimleri olmuştur.
Hesed Le’Avraam Sinagogu /Büyükada Büyükada Pancur Sokaktadır. 1900 lü yıllarda Büyükadaya sayfiyeye giden Musevilerin ihtiyacını karşılamak için Avram Arslan Efendi’’in hibe ettiği arsası üzerine inşa edilmiştir. Bu yüzden de Mabede "Avram’ın İyiliği" anlamına gelen ismi konulmuştur. Or ha-Hayim Hastahanesinin mimarı olan Gabriel Tedeschi’nin çizdiği projeyi Behor Parali uygulamıştır. 1 Eylül 1904 de Hahambaşı Moşe Levi tarafından yapılan açılışta her taraf Türk bayrakları ile süslenmişti. İki yandaki mermer korkulukları olan bir merdivenle ana mekâna çıkılır. Cephedeki iki katlı pencereler ile bir sinagog’dan ziyade Büyükada köşklerini anımsatan bir görünümü vardır. Sinagog’un iç mekanı geniş pencerelerden giren ışık ile oldukça ferahtır. Üç mermer basamakla çıkılan Ehal’in bulunduğu ahşap dolabın etrafı taştan sivri bir kemerle çevrilidir. Ehal’in bulunduğu duvarın üst kısmında yuvarlak pencere içinde vitraydan "Süleyman Yıldızı" işlenmiştir. Kadınlar mahfeli klasik Sinagog mimarisinde olduğu gibi sütunlara oturan bir balkondadır.
Beth Yaakov Sinagogu/Heybeliada
1940’ lı yıllarda yazlıkçı Musevi ailelerinin Heybeliada’ya gelmeleri ile burada bir Sinagog zorunluluğu doğdu. Kuyu mahallesi Orhan Sokak’daki 698 metrekarelik arsa 1947’ de satın alınarak devrin milletvekillerinden Salamon Adato’nun desteği ile yasal izinler alındı ve inşaata geçildi. Sinagog’un 10 Haziran 1956 da açılışı yapıldı.
Kaynak :
www.kenthaber.com