Gönderen: vecih
« : 04 Temmuz 2009, 10:32:53 »İspanya`nın Sevilla kentinde geçtiğimiz hafta düzenlenen UNESCO Dünya Kültür Mirası Komitesi toplantısında oluşturulan Dünya Kültür Mirası Taslak Raporu`nda dile getirilen eleştiriler ve İstanbul`a verilen bir yıllık ek sürenin yankıları sürüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi`na bağlı Koruma Uygulama ve Denetim Müdürlüğü (KUDEP) Genel Müdürü Yüksek Mimar Mehmet Şimşek Deniz, verilen ek sürenin basına yansıdığı gibi İstanbul`un listeden çıkarılmaması için son şans olmadığını, İstanbul`un listeden çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya bulunmadığını söyledi.
Dünya Kültür Mirası raporunda Sulukule, Osmanlı`dan kalma ahşap binaların korunması, Sultanahmet`teki Four Sesasons Oteli inşaatı, Haliç`teki metro köprüsü inşaatı ve trafik mastır planı gibi uygulamalar nedeniyle eleştirilen İstanbul`a bu eksikliklerin giderilmesi için bir yıllık bir süre tanındı. Şimdi tanınan bu süre sonunda UNESCO`nun nasıl bir karar alacağı ve yenileme çalışmalarında neler yapılacağı merak konusu. KUDEP Genel Müdürü Mehmet Şimşek Deniz`e göre, ek süre yalnızca alan yönetim planının oluşturulması verildi. Yani İstanbul listeden çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya değil.
BASINDA YANLIŞ YANSITILDI
UNESCO`nun Dünya Kültür Mirası heyetinin İstanbul`daki muhataplarından biri olan ve üç yıldır UNESCO toplantılarına katılan Mehmet Şimşek Deniz şunları söyledi: `İstanbul`a bir yıl süre verildi gibi bir sonuç doğru değil. Böyle bir karar alınmadı. Ben üç yıldır katılıyorum UNESCO`nun toplantılarına. Verilen süre alan yönetim planının oluşturulması için verilen süredir. İstanbul`a bir sene süre veriyoruz bir sene sonra sizi çıkaracağız diye bir şey yok. Bu iki konu birbirine karıştırılıyor.`
İstanbul`un dünyanın en önemli kültür miraslarından biri olduğunu söyleyen Deniz UNESCO heyetinde de böyle bir eğilim olmadığını belirterek şöyle devam etti: `Maalesef 2006`dan beri hep bu şekilde söyleniyor. İstanbul7un bir marka değeri var. İstanbul Roma gibi Atina gibi Kahire gibi bir kent. İstanbul`u dünya mirası listesinden çıkarmak da UNESCO heyetine zaten ters gelen bir durum. Ama tabi bazı konularda itirazları var. UNESCO`nun her ülkede bir eleştirel yaklaşımı var. Onlar diyorlar ki Süleymaniye ve Zeyrek`teki evler aynı Mısır`ın piramitleri gibi ya da Kyoto`daki Japon imparatorluk sarayı gibi ya da Güney Amerika`daki Maya, İnka kalıntıları gibi bir öneme sahip.
SÜLEYMANİYE VE ZEYREK`E ÖVGÜ VAR
Raporun tamamı okunmadan haber yapıldığını belirten Deniz, Sevilla`dan çıkan raporda İstanbul`daki birçok çalışmadan da övgüyle bahsedildiğini belirterek şunları söyledi: `Üç seneden beri alanda olumlu gelişmeler var. Süleymaniye`de, Zeyrek`te yapılan onarım çalışmalarından raporda övgüyle bahsediliyor. Süleymaniye Türkiye`nin gündemine çok geç girdi. Ama artık bir koruma kanunumuz var ve çalışmalar yapılıyor. Şu anda KİPTAŞ Süleymaniye`de çok sayıda mülk satın aldı. Biz de KUDEP olarak burada çalışmalar yapıyoruz. Süleymaniye`nin yakın çevresinde şu anda çalışmalarımız devam ediyor. 31 evin restorasyonu tamamlandı. Bütünlüklü bir program yok demek doğru değil. Süleymaniye`deki dönüşüm iki üç sene önce başladı. Burada kimlikli olmayan yapılar yıkıldı. Zaten Sevilla`daki toplantıda da bakın benim önümde raporlar var, koruma çabalarına övgü ve takdir var. Biz bu çalışmalar için iki tane ahşap atölyesi kurduk. Biri Süleymaniye`de diğeri de Zeyrek`te. Biz UNESCO`ya burada brifigler verdik.`
UNESCO`YLA HEM FİKİRİZ
Türkiye`nin her zaman UNESCO`nun tavsiyeleriyle hemfikir olduğunu belirten Deniz sözlerini şöyle tamamladı: `Bu kararlar tavsiye niteliğindedir. Eleştirilen konular da projedir. Yapılan uygulanan şeyler değildir. Ayvansaray`daki uygulamalara ve lastik tekerlekli tüp geçit projesine itirazları var. İstanbul`un siluetine zarar vermemek kaydıyla bu ulaşım alt yapısının kurulmasını istiyorlar. Bu da çok doğru bir talep. Türkiye de buna böyle yaklaşıyor zaten. Haliç`teki metro köprüsünde de genel görünüme zarar verilmemesini istediler ki buna da katılıyoruz. Sulukule`de ise bizim devam eden çalışmalarımız var. Onların tavsiyeleri ve eleştirileri bu yönde. Biz bu tavsiyelerin önemli bir bölümünü yerine getirdik. Sulukule`de Bizans surlarının restorasyonu konusunda iyi bir standardın yakalanmasını, oradaki tarihi evlerin yıkılmamasını istediler. Sulukule`de 355 tane yapı var. 42 tanesi eski eser. UNESCO diyor ki, `bu eserleri onarın, yeni yapılacakları onlarla uyumlu kotlarda yapın ve cephe dizaynlarında yapın. Bizim çabamız da bu yönde.`
İmkânsız bir iş isteniyor
İstanbul`u yönetenlerden imkânsız bir iş istendiğini belirten Korhan Gümüş, UNESCO`nun taleplerini karşılamak için İstanbul`daki tüm entelektüel birikimin yerel yönetimle işbirliği yapması gerektiğini söyledi. İstanbul`un liste dışında kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğununun altını çizen Gümüş şunları söyledi: `Bu konuda eleştiriden çok sorumluluk üstlenmek gerekiyor. İstanbul`da şehircilik alanında çalışanların sorumluluk üstlenmesi çok önemli. Bu durum kentin kültürel mirasına sahip çıkamadığını gösteriyor. Sorun esas olarak restorasyon sorunu değil bilgi ve derinlik sorunu. İstanbul`da restorasyona zanaatçılık mantığı hâkim oldu. Hâlbuki tarihi eserlerin, kültür mirasının korunması, yenilenmesi bilgi ve derinlik işi. İstanbul liste dışında kalırsa ki bizim açımızdan kalabilir. Kentin kalkınması için kullanamıyoruz demektir. Surların restorasyonunu köy duvarı gibi yapılıyorsa bu mimarlığın mezarıdır. Restorasyon işlerine pratik yaklaşım kentin gelişme dinamiklerini öldürüyor.`
Tarih:04.07.2009 Kaynak: yenisafak
Dünya Kültür Mirası raporunda Sulukule, Osmanlı`dan kalma ahşap binaların korunması, Sultanahmet`teki Four Sesasons Oteli inşaatı, Haliç`teki metro köprüsü inşaatı ve trafik mastır planı gibi uygulamalar nedeniyle eleştirilen İstanbul`a bu eksikliklerin giderilmesi için bir yıllık bir süre tanındı. Şimdi tanınan bu süre sonunda UNESCO`nun nasıl bir karar alacağı ve yenileme çalışmalarında neler yapılacağı merak konusu. KUDEP Genel Müdürü Mehmet Şimşek Deniz`e göre, ek süre yalnızca alan yönetim planının oluşturulması verildi. Yani İstanbul listeden çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya değil.
BASINDA YANLIŞ YANSITILDI
UNESCO`nun Dünya Kültür Mirası heyetinin İstanbul`daki muhataplarından biri olan ve üç yıldır UNESCO toplantılarına katılan Mehmet Şimşek Deniz şunları söyledi: `İstanbul`a bir yıl süre verildi gibi bir sonuç doğru değil. Böyle bir karar alınmadı. Ben üç yıldır katılıyorum UNESCO`nun toplantılarına. Verilen süre alan yönetim planının oluşturulması için verilen süredir. İstanbul`a bir sene süre veriyoruz bir sene sonra sizi çıkaracağız diye bir şey yok. Bu iki konu birbirine karıştırılıyor.`
İstanbul`un dünyanın en önemli kültür miraslarından biri olduğunu söyleyen Deniz UNESCO heyetinde de böyle bir eğilim olmadığını belirterek şöyle devam etti: `Maalesef 2006`dan beri hep bu şekilde söyleniyor. İstanbul7un bir marka değeri var. İstanbul Roma gibi Atina gibi Kahire gibi bir kent. İstanbul`u dünya mirası listesinden çıkarmak da UNESCO heyetine zaten ters gelen bir durum. Ama tabi bazı konularda itirazları var. UNESCO`nun her ülkede bir eleştirel yaklaşımı var. Onlar diyorlar ki Süleymaniye ve Zeyrek`teki evler aynı Mısır`ın piramitleri gibi ya da Kyoto`daki Japon imparatorluk sarayı gibi ya da Güney Amerika`daki Maya, İnka kalıntıları gibi bir öneme sahip.
SÜLEYMANİYE VE ZEYREK`E ÖVGÜ VAR
Raporun tamamı okunmadan haber yapıldığını belirten Deniz, Sevilla`dan çıkan raporda İstanbul`daki birçok çalışmadan da övgüyle bahsedildiğini belirterek şunları söyledi: `Üç seneden beri alanda olumlu gelişmeler var. Süleymaniye`de, Zeyrek`te yapılan onarım çalışmalarından raporda övgüyle bahsediliyor. Süleymaniye Türkiye`nin gündemine çok geç girdi. Ama artık bir koruma kanunumuz var ve çalışmalar yapılıyor. Şu anda KİPTAŞ Süleymaniye`de çok sayıda mülk satın aldı. Biz de KUDEP olarak burada çalışmalar yapıyoruz. Süleymaniye`nin yakın çevresinde şu anda çalışmalarımız devam ediyor. 31 evin restorasyonu tamamlandı. Bütünlüklü bir program yok demek doğru değil. Süleymaniye`deki dönüşüm iki üç sene önce başladı. Burada kimlikli olmayan yapılar yıkıldı. Zaten Sevilla`daki toplantıda da bakın benim önümde raporlar var, koruma çabalarına övgü ve takdir var. Biz bu çalışmalar için iki tane ahşap atölyesi kurduk. Biri Süleymaniye`de diğeri de Zeyrek`te. Biz UNESCO`ya burada brifigler verdik.`
UNESCO`YLA HEM FİKİRİZ
Türkiye`nin her zaman UNESCO`nun tavsiyeleriyle hemfikir olduğunu belirten Deniz sözlerini şöyle tamamladı: `Bu kararlar tavsiye niteliğindedir. Eleştirilen konular da projedir. Yapılan uygulanan şeyler değildir. Ayvansaray`daki uygulamalara ve lastik tekerlekli tüp geçit projesine itirazları var. İstanbul`un siluetine zarar vermemek kaydıyla bu ulaşım alt yapısının kurulmasını istiyorlar. Bu da çok doğru bir talep. Türkiye de buna böyle yaklaşıyor zaten. Haliç`teki metro köprüsünde de genel görünüme zarar verilmemesini istediler ki buna da katılıyoruz. Sulukule`de ise bizim devam eden çalışmalarımız var. Onların tavsiyeleri ve eleştirileri bu yönde. Biz bu tavsiyelerin önemli bir bölümünü yerine getirdik. Sulukule`de Bizans surlarının restorasyonu konusunda iyi bir standardın yakalanmasını, oradaki tarihi evlerin yıkılmamasını istediler. Sulukule`de 355 tane yapı var. 42 tanesi eski eser. UNESCO diyor ki, `bu eserleri onarın, yeni yapılacakları onlarla uyumlu kotlarda yapın ve cephe dizaynlarında yapın. Bizim çabamız da bu yönde.`
İmkânsız bir iş isteniyor
İstanbul`u yönetenlerden imkânsız bir iş istendiğini belirten Korhan Gümüş, UNESCO`nun taleplerini karşılamak için İstanbul`daki tüm entelektüel birikimin yerel yönetimle işbirliği yapması gerektiğini söyledi. İstanbul`un liste dışında kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğununun altını çizen Gümüş şunları söyledi: `Bu konuda eleştiriden çok sorumluluk üstlenmek gerekiyor. İstanbul`da şehircilik alanında çalışanların sorumluluk üstlenmesi çok önemli. Bu durum kentin kültürel mirasına sahip çıkamadığını gösteriyor. Sorun esas olarak restorasyon sorunu değil bilgi ve derinlik sorunu. İstanbul`da restorasyona zanaatçılık mantığı hâkim oldu. Hâlbuki tarihi eserlerin, kültür mirasının korunması, yenilenmesi bilgi ve derinlik işi. İstanbul liste dışında kalırsa ki bizim açımızdan kalabilir. Kentin kalkınması için kullanamıyoruz demektir. Surların restorasyonunu köy duvarı gibi yapılıyorsa bu mimarlığın mezarıdır. Restorasyon işlerine pratik yaklaşım kentin gelişme dinamiklerini öldürüyor.`
Tarih:04.07.2009 Kaynak: yenisafak